1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman askerleri Ortadoğu'ya gitmeli mi?

Nina Werkhaeuser / DW28 Temmuz 2006

Ortadoğu’ya bir barış gücü gönderilmesi yönünde tartışmalar sürüyor, ancak hangi ülkelerin bu güce katılacağı belirsiz. Bu tartışmaların en çok yaşandığı ülkelerden biri de Almanya. DW’den Nina Werkhaeuser’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZou

“Evet, Alman ordusu son yıllarda çok sayıda barış gücünde yer aldı ve olumlu katkılarda bulundu. Ama bazı politikacıların daha hiçbir talep gelmese bile otomatikman Alman askerlerinin katılımını teklif etmeleri düşündürücü. Politikacılar, kriz bölgelerindeki Alman dış politikasını otomatikman diplomasi ve askeri görevden oluşan bir ikili paket olarak algılar hale mi geldi?

Tabii ki dünya, şu an Ortadoğu’da bir uluslararası barış gücünün neye benzeyeceğini ve ne tür etkileri olabileceğini tartışıyor. Almanya’nın da bu tartışmalara katılması normal. Ama Alman politikacılar, Alman ordusunun herhangi bir şekilde katılımını gündeme getirme hatasına düşmemeli. ‚Almanya acil bir durumda görevden kaçamaz. Almanya’nın İsrail’e karşı sorumlulukları var’ gibi düşünmeden dile getirilen ifadelerle de olsa.

Sorumluluk demişken…. Sorumluluk, birşeyi yapmama anlamına da gelebilir. Alman askerlerini, tarihi nedenlerden dolayı hoş karşılanmayacakları bir bölgeye göndermek düşüncesizce ve budalaca olur. Bunun Alman demokrasisinin temel felsefesine dayanan önemli bir nedeni olduğunu söylemek sıradan bir bahane değil.

Barış gücünün görevleri daha açıklığa kavuşmuş, kararlar alınmış değil. Ama bir İsrail askeriyle bir Alman askerinin birbirine ateş açabileceği yönündeki en küçük olasılık bile Almanya’nın kendini konunun tamamen dışında tutmasını gerektirir.

Hem dürüst olalım. Alman askerlerine Ortadoğu’daki böyle bir barış gücünde çatışma tehlikesinden uzak özel bir görev bile verilse bu gerçekçi olmayacaktır. Çünkü söz konusu olan silahsız mavi berelilerden oluşan bir güç değil, sağlam, savaş tecrübesine sahip bir ordu. Bu Alman ordusu için tek bir anlama gelebilir: Uzak dur!

Bu, çatışmanın tarafları onaylasa bile geçerli. Ki taraflar daha barış gücüne onay vermedi. Verecek gibi de görünmüyor. Ayrıca bir Alman askeri BM göreviyle uluslararası bir güçte de yer alsa kimliğini kışla kapısında bırakamaz, ülkesini temsil eden kişi konumu sürecektir. Alman hükümetinin kendisini geride tutması ve ateşkesin ardından Ortadoğu’da istikrarı başka şekillerde desteklemesi durumunda diplomatik alanda hiçkimse onu suçlamayacaktır.

Tüm bunlar bir yana, Almanya’nın dünyanın her yerinde polis rolüne soyunmaya hazır olduğu izlenimi yaratması ölümcül bir hata olur. Yurtdışına asker göndermek belirli durumlarda uygun bir araç olabilir. Ama Kabil ile Kinshasa arasında her yere asker göndermek normal bir durum haline gelmemeli. Ortadoğu, Alman ordusunun yurtdışı görevlerinden oluşan uzun listeye eklenecek olursa, dış politik uygulamalarda itibar edilen sınırın hala geçerli olup olmadığı gerçekten sorgulanmak zorundadır.“