1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman İslam Konferansı'nın geleceği

22 Temmuz 2011

2006'da düzenlenen Birinci Alman İslam Konferansı'nın amacı, devlet ile Müslümanlar arasındaki diyalogu iyileştirmekti. Bonn'da düzenlenen bir sempozyumda uzmanlar bu hedefe ne kadar ulaşıldığını irdeledi.

https://p.dw.com/p/121QF
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/AP/Montage DW

"İslam Almanya’nın ve Avrupa’nın bir parçasıdır.” Almanya’da dönemin Federal İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble, 2006'da birinci Alman İslam Konferansı’nın açılışında bu ifadeyi kullanmıştı. Günümüzde Almanya’da dört milyon Müslüman yaşıyor. Bunların yarısı Alman vatandaşı. Her yıl düzenlenen Alman İslam Konferansı’nda devlet yetkilileri ile Müslüman toplumun temsilcileri, uyumdan İslam dini dersine kadar çeşitli konularda görüş alışverişinde bulunuyorlar. Ancak ortada pek somut bir sonuç yok. Peki, Alman devleti ile ülkede yaşayan Müslümanların en önemli ortak platformu olan Alman İslam Konferansı bugün hangi noktada? Ve gidişatı nasıl olmalı? Protestan Kilisesi tarafından Bonn kentinde düzenlenen bir sempozyumda bu sorulara yanıt arandı.

İslam dini dersi projesi övüldü

Alman İslam Konferansı'nın hedefi, Müslümanların topluma uyumunu teşvik etmek, ortak yanları güçlendirmek ve farkların üstesinden gelmek. Peki bu hedeflere ne kadar ulaşıldı? Alman siyaset bilimci Münir Azzavi, örneğin Konferansın önayak olmasıyla bazı eyaletlerde başlatılacak İslam dini dersini övüyor. Ancak Azzavi, gelecek yıl iki eyalette pilot proje olarak başlatılacak olan uygulamanın eleştirilecek yanlarına da dikkat çekti:

Hamide Mohagheghi
Hamide MohagheghiFotoğraf: DW


„İslam Konferansı’nın görevi, somut sonuçlara varmak. Kuzey Ren Vestfalya ve Aşağı Saksonya'da bunun meyveleri toplanıyor. Ancak bu olumlu örnekler çoğaltılmalı. Konferans sırasında farklı modeller üzerinde görüş alışverişi yapılıyor, ancak somut karar alınmıyor. Oysaki örneğin Bavyera, Baden Württemberg veya Hessen eyaletlerinde de birçok Müslüman yaşıyor. Ancak orada neredeyse hiç gelişme kaydedilmiyor.”

Çifte azınlıkta olmak zor

İlk konferanstan bu yana Almanya’da uyum, ortak değerler ve hoşgörü hakkında çok yazıldı, çizildi. Din ve İslam dini kamuoyunun gündeminden düşmüyordu. Öncelikle Almanya’ya sonradan gelen Müslümanların durumu toplumu birçok sorun ile karşı karşıya bırakıyor. Ren Bölgesi Protestan Akademisi tarafından Bonn’da düzenlenen sempozyumu yöneten Jürgen Klußmann da bu görüşte. Uyumun zorlu bir süreç olduğunu söyleyen Klußmann, özellikle bir Müslüman için çifte azınlıkta olmanın kolay olmadığını, hem Faslı, Cezayirli ya da Türk, hem de Müslüman iken, sadece uyruk ile değil din ile de bir azınlık oluşturulduğunu ve bunun iki kat daha zor olduğunu vurguladı.

Sempozyumun katılımcılarından Paderborn Üniversitesi İslam İlahiyatı öğretim üyesi İran asıllı Hamide Mohagheghi ise, dindar bir Müslüman olarak Almanya’da yaşamanın herhangi bir sorun teşkil etmediğini söyledi. Mohagheghi „Bence, İslam’ı doğru anlarsanız, bu ülkede yaşarken sorunla karşılaşmazsınız.” dedi.

Uyum sorunu doğrudan İslam ile bağlantılı değil

Ludwigsburg’da İslam İlahiyatı öğretim görevlisi olan Abdülmalik Hibavi de, uyum sorununun doğrudan İslam dini ile ilişkilendirilmesine karşı çıkarken, sempozyumun düzenleyicilerinden rahip Rafael Nikodemus, genelleme yapılmasının doğru olmadığını vurguladı:

Münir Azzavi
Münir Azzavi

„Burada gerçekten bir tanıya varırken dikkat etmek zorundayız. Farklı kültürden gelen, Müslüman olan ve gayet iyi bir şekilde uyum sağlamış insanlar var. Bir de belli bölgelerden, belli sosyal tabakalardan gelen ve uyum konusunda güçlük çeken insanlar var.”

Alman İslam Konferansı'na ihtiyaç var

Protestan Kilisesi’nin düzenlediği ve çok sayıda Müslüman’ın da katıldığı sempozyumda birçok ilahiyatçı görüş bildirdi ve Müslümanların Almanya’ya uyumunun daha elverişli hale gelmesi için önerilerde bulundu. Bu önerilerden biri, İslam’ın da kilise benzeri merkezi bir çatı altında örgütlenmesiydi. Ayrıca Müslümanlara eğitimde fırsat eşitliği verilmesi, Alman basınının Müslümanlar hakkında objektif habercilik yapması ve geldikleri ülkeler hakkında da bu çizgiyi sürdürmeleri, dile getirilen talepler arasındaydı. Sempozyumda Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki diyalogun ve devlet ile Müslümanlar arasında bir platform niteliği taşıyan Alman İslam Konferansı’nın önemi vurgulandı.



© Deutsche Welle Türkçe

Rim Najmi / Çeviri: Aydın Üstünel

Editör: Ahmet Günaltay