1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanlar kesenin ağzını açtı

25 Ocak 2011

Konjonktürün canlanması sayesinde Almanların para harcama hevesi yerine geldi. İç tüketim, yani Almanların yerli ürün ve hizmetlere harcadığı para, kriz yıllarının ihracat kaybından doğan açığı fazlasıyla kapattı.

https://p.dw.com/p/102l7
Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

Alman Tüketim Araştırmaları Merkezi tüketim barometresinin 2007 sonrasının en yüksek düzeyine sıçradığını saptadı. Tüketim moralinin düzelmesiyle birlikte Almanlar da kesenin ağzını açtı. 2011’de de tüketimin yüksek düzeyde seyretmesi bekleniyor. Ama bakalım Almanların satın alma gücü tüketim ihtiyacını karşılamaya yeter mi? Çünkü Avrupa’nın başka hiçbir ülkesinde reel gelirler Almanya’daki kadar yavaş artmıyor.

Tüketim furyası

Münih İFO Enstitüsü Konjonktür ve Anketler Blümü Başkanı Kai Carstensen
Münih İFO Enstitüsü Konjonktür ve Anketler Blümü Başkanı Kai CarstensenFotoğraf: APImages

Almanya’yı iyimserlik sardı. Şirketler sipariş artışı beklentisiyle yatırım yapıyor. 2010 yılının büyüme hızında iç tüketimin payı üçte ikiyi bulmaktaydı. Münih’teki İFO Enstitüsü’nün konjonktür ve anketler bölümü başkanı Kai Carstensen bu yılın 2010’u aratmayacağını belirterek, öncelikle kriz döneminde yatırımlarını erteleyen şirketlerin durumunu şöyle özetliyor: 'Şirketlerin eksikleri giderme ihtiyacı söz konusu. Uluslararası kıyaslamalara göre son on yılda Almanya’da fazla yatırım yapılmadı. Hatta Almanya’nın yatırım sonunculuğuna düştüğü yıllar oldu. Sanayi sektörünün makine ihtiyacı yatırımları harekete geçirdi.'

Özel sektördeki iyimserlik kıvılcımı tüketiciye de sıçradı. İstihdam artarken, daha az eleman işten çıkarılıyor. İşini kaybetme korkusu azalıyor. Ama Almanların büyük bölümü harcamak yerine parasının büyük bölümünü götürüp bankaya yatırıyor. Konjonktür uzmanı Kai Carstensen, özel tüketim harcamalarındaki artışın büyümeye önemli katkısı olduğunu, kendilerine şaşırtan asıl gelişmenin ise özel hanelerin tüketme hevesindeki sıçrama olduğunu belirtiyor.

Ekonomik yapı yerine oturdu

Para harcamanın, özellikle de dayanıklı tüketim malı almanın tam zamanı. Faizler o kadar düşük ki, insanın ev alası bile geliyor. Tüketici uzun vadeli kredi alabilecek kadar kendine güveniyor. Almanya sadece krizi atlatıp toparlanmasıyla göz doldurmuyor. Aynı zamanda birleşmeden sonra ilk kez kalıcı büyüme zemini hazırlamış olmasından da yararlanıyor. Alman ekonomisinde ani çöküş değil, yıllar süren tedrici daralma oldu. Almanya büyüyememezlik çekti. Şimdi bu dönemin geride kaldığı anlaşılıyor. Alman ekonomisi küresel krizden önce çok güçlüydü. Şimdi bunun meyvelerini topluyor. Özel hanelerin de bunu fark ettiği anlaşılıyor.

Tüketim bazlı büyüme riskli

Sendikal makro ekonomi ve konjonktür araştırmaları enstitüsünün direktörü Gustav Horn
Sendikal makro ekonomi ve konjonktür araştırmaları enstitüsünün direktörü Gustav HornFotoğraf: AP

Ancak tüketim hevesi sürekli mi olacak, yoksa Almanlar biraz nefes almış olmanın rahatlığıyla mı para harcıyor, orası belli değil. Sendikal makro ekonomi ve konjonktür araştırmaları enstitüsünün direktörü Gustav Horn, iç tüketimin uzun vadeli konjonktür motoru olacağından şüpheli. Horn, 'Almanya’nın güçlü iç tüketimle büyüme eğrisine oturduğunu ve önümüzdeki yıllarda yüksek büyüme kaydedeceğine işaret eden olumlu senaryonun yere sağlam bastığı söylenemez', diyor.

Tüketim hacmini, hanelerin satın alma gücü belirliyor. Ama Almanya reel gelir artışında Avrupa sonuncusu. Yabancı ülkelerin Alman mallarını ucuz almasına yardımcı olduğu için bu durum ihracatçı şirketlere yaradı. Ancak reel gelirlerin düşmesi aynı zamanda, çalışarak para kazananların harcama kapasitesinin daralması anlamına da geliyor. Trendin değişmesi ve hanelerin cebinde daha fazla para kalması için reel gelirlerin hissedilir şekilde artması gerektiğini belirten Gustav Horn, tüketimdeki canlanmanın kalıcı kılınabilmesinin buna bağlı olduğunu söylüyor.

Refah eşittir ihracat

Küresel krizlerin Almanya’yı daha fazla sarsmasına rağmen ihracat Alman ekonomisinin omurgası olmayı sürdürecek. Kai Carstensen Almanya’nın refahını ihracattaki gücüne borçlu olduğunu hatırlatıyor. Carstensen kriz riskine rağmen ihracat gücünün korunmasının refah düzey artışı açısından kaçınılmaz olduğunu şu sözlerle vurguluyor: 'İhracatın ağırlığı düşürülmek isteniyorsa o zaman bunu mümkün kılan yüksek reel ücretlere de ihtiyacımız yok, dememiz gerekir. Böyle bir durumda herkes reel gelirinin yarısını kaybetmektense, Almanya’nın ucuz atlattığı krize uzun süre katlanmayı tercih eder.'

© Deutsche Welle Türkçe

Annika Reinert/Çeviren: Ahmet Günaltay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu