1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya işsizliğe çözüm bulamıyor

dpa26 Aralık 2003

Almanya’da işsizlik sorununun önüne geçilemiyor. İstihdam piyasasındaki durgunluk, 2004 yılında da aşılamayacak gibi görünüyor. Tüm tahminler bu yönde.

https://p.dw.com/p/Abho
Almanya'da işsiz sayısı 4 milyon sınırının üstünde
Almanya'da işsiz sayısı 4 milyon sınırının üstündeFotoğraf: AP

Almanya’da işsiz sayısı 4 milyon sınırının üstüne yerleşip kaldı. Uzmanlar, önümüzdeki yıl umulan yüzde 1.5 ila 2’lik ekonomik büyümenin de istihdamı artış eğilimine sokamayacağı konusunda hemfikir. Ekonomistler tam aksine işsiz sayısının önümüzdeki yıl hafif bir yükselişle yılda ortalama 50 bin kişi artacağını ve işsiz sayısının 4 milyon 400 bine ulaşacağını tahmin ediyor. Uzmanlar, istihdamda hafif artışın ancak yılın ikinci yarısında gelebileceğini hesaplıyor.

İstihdam piyasasına yönelik reformların önemli bir bölümü Noel öncesinde Federal Meclis ve Eyalet Temsilcileri Meclisi’nden oluşturulan Uzlaşma Komisyonu‘nda belirginleşti.

Başbakan, Dışişleri Bakanı ve muhalefet partilerinin başkanları arasında varılan uzlaşmaya göre, iş ve işçi bulma kurumları yeniden yapılandırılacak, uzun süreli işsizlere daha çabuk iş bulabilmek için işsizlik parasıyla sosyal yardımlar birleştirilecek. Aynı zamanda işsizlik parası alma süresi kısaltılacak ve işten çıkarmaya karşı koruma sağlayan madde gevşetilecek.

Krize çözümü bulanamıyor

Ancak istihdam piyasasındaki krizden çıkmayı garanti edebilecek bir yol da yok. Bu belirsizlik kendisini sürekli gösteriyor. Çalışma saatlerinin daha esnek biçimde ayarlanması, düşük maaş alanlarının belirlenmesi, işten çıkarma ve toplu sözleşme özerkliğinin gevşetilmesi gibi önlemler konusunda hükümet ve muhalefet arasında sert tartışmalar yaşanıyor.

Bunun arkasında, siyasette ve aynı zamanda uzmanlar arasında onyıllardır süren bir tartışma yatıyor. Bir kesim, maaşların azaltılması ve gelire ek vergi yoluyla şirketlerin masraflarının düşürülmesinin işten çıkarmalara teşvik olduğunu savunuyor.

Karşı cephe ise satın alma gücünün yükseltilmesi yoluyla talebin de artacağı görüşünde. Uygulamada ikisi de kanıtlanmış değil. Dolayısıyla hangisinin doğru olduğu sorusu yanıtsız kalıyor. Acı gerçeklerin yanında bakış açıları, beklentiler ve psikoloji de önemli rol oynuyor.