1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya Irak'la ilgili iddialardan rahatsız

Heinz Dylong18 Ocak 2006

Şu sıralar Almanya’nın gündemini Irak Savaşı belirliyor. Dönemin hükümetinin yansıttığı savaş karşıtı izlenime rağmen, Alman görevliler bir şekilde savaşa müdahil oldu mu? Federal istihbarat ajanlarının Amerikan askerlerine aktif destek verdikleri iddiası, buzdağının sadece görünen ucu. Heinz Dylong’un konuyla ilgili yorumunu sunuyoruz:

https://p.dw.com/p/AZrV

Hiç şüphe yok ki bu meselenin aydınlatılması gerek. Irak Savaşı başladıktan sonra, Mart 2003’te, Alman Federal İstihbarat Servisi’nin elemanları Irak’ta ne yapıyordu? Hangi makamlar bu durumdan haberdardı? Peki CIA’in işkence merkezleri ve gizli uçuşlarıyla ilgili iddialar? Bir Alman vatandaşının CIA tarafından kaçırıldığından Berlin’de kim haberdardı? Alman görevliler Guantanamo’da neden sorgulamaya katıldı? Sorular birbirini kovalıyor. Görünen o ki, soruşturma komisyonu kurulması şart. Hem de sadece son ortaya atılan iddialara ilşkin olarak değil, kamuoyunu tatmin edecek, daha geniş çaplı bir soruşturma yürütülmeli.

Tüm bu soruların temelinde Sosyal Demokrat Parti ve Yeşillerden oluşan eski hükümetin izlediği dış politikanın güvenilirliğinin, popüler olduğu kadar doğru bir tavır olan savaş karşıtlığının içtenliğinin sorgulanması yatıyor. Olaylara tersten bakıldığında bu şu anlama geliyor: Almanya’nın dolaylı olarak Irak Savaşı’na destek verdiği, gizli bir şekilde savaşa katıldığı ortaya çıkarsa, bu politika puan kaybedecek. Ayrıca bu bilgilerin de bizzat ABD tarafından sızdılırıldığına dair bir kanı uyanıyor. Dönemin Başbakanlık Dairesi Müsteşarı ve Babakan Schröder’insağ kolu Franz-Walter Steinmeier’in şimdi Dışişleri Bakanı olduğu gözönünde bulundurulduğunda, insan eski bir hesabın görüldüğü izlenimine kapılıyor...

Ama tabii Guantanamo’daki sorgulamaların çok tuhaf olduğunu inkar etmek mümkün değil. Ve elbette dönemin İçişleri Bakanı Otto Schily, sonradan ABD büyükelçisinde bir Alman vatandaşının CIA tarafından yanlışlıkla kaçırıldığını duyması ve suskun kalması garip. Tüm bunlar açıklığa kavuşturulmalı.

Aynı durum gizli ajanların Bağdat’taki davranışları için de geçerli. Bu iki ajanın savaş başladıtan sonra Bağdat'ta kaldıklarını Berlin de inkar etmiyor. Ancak bu ajanların Amerikalıların iddia ettikleri gibi bombalanacak hedefleri belirlemeye mi yardımcı oldukları, yoksa Berlin’in ileri sürdüğü gibi savaşın seyri hakkında Almanya’ya bilgi mi aktardıkları şüpheli... Başbakanlık Müşteşarlık Dairesi veya Dışişleri Bakanlığı’nın durumdan haberdar olduğu iddiaları gözönünde tutulduğunda, Amerikalıların iddiası akla yatkın gelmiyor. Bu nasıl bir senaryo ki? Başbakan Gerhard Schröder açık ve net bir biçimde Irak Savaşı’na karşı olduğunu ilan edecek, ama aynı zamanda Amerikakıların eline, istedikleri zaman kendisine karşı kullanabilecekleri bir koz verecek tutumlara göz yumucak... Doğrusu bu zayıf bir ihtimal. Elbette politikada ani değişiklikler, sapmalar, en beklenmediği anda ortak bir zeminde buluşmalar mümkün. Ve elbette Berlin’in, Washington’a yaptığı jestler, -örneğin savaş şırasında da Amerikan uçakları Irak’a giderken Alman hava sahasını kullanabildi-, söz konusu. Ama bunlar temel kararları sarsacak nitelikte değil. Soruşturma Komisyonu tüm bu meseleleri aydınlatabilir işte...