1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

240609 Islamkonferenz Zwischenbilanz

25 Haziran 2009

Berlin, 4. kez düzenlenen İslam Konferansı’na ev sahipliği yapıyor. Son yapılan araştırmaların nüfusunun neredeyse 5 milyonluk kısmının Müslüman olduğu ortaya çıkan Almanya’da konferanstan çıkacak sonuçlar önem taşıyor.

https://p.dw.com/p/Iaxd
Fotoğraf: AP

Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble, üç yıl önce ilk kez İslam Konferansı çağrısı yaptığında, ülkedeki Müslümanlarla ciddi bir diyaloga başlamak ve onları da Almanya’da İslam üzerine yapılan siyasi tartışmalara dâhil etmek istemişti.

“İslam dini, Almanya’nın ve Avrupa’nın bir parçasıdır. Bugünümüzün ve geleceğimizin bir parçasıdır. Almanya’da Müslümanlara kapımız hep açıktır. Onlar yeteneklerini geliştirmeli ve böylece ülkemizi daha ileri götürmeliler.“

Üç yıllık organizasyon

Federal hükümetin 15 temsilcisi ile Müslüman örgütlerin 15 temsilci, üç yıl boyunca üç ayrı çalışma grubunda tartışmalar yürüttü. İlk grup, demokrasi ve değerler üzerinde fikir birliği ile ilgilendi. İkinci grup ekonomi ve medya, üçüncü grup da Almanya’daki anayasal düzen çerçevesinde din sorunlarıyla meşgul oldu. Hukukçu ve İslam bilimci Mathias Rohe de çalışma gruplarına dâhildi. Onun için çalışmanın merkezinde, devletin onlarla bağlayıcı anlaşmalar yapabilmesi için Müslümanların nasıl örgütlenebilecekleri konusu yer alıyor:

“Anayasal gerekçelerle diğer dinlerden hiçbir şekilde Hristiyan kiliseleri gibi yapılanmaları beklenemez. Ancak Müslümanların uyum sağlayabileceği, birbirine yakın prensipler belirlemeyi başarabildiğimizi düşünüyorum. Böylece onların muhatap konumuna gelmesi sağlanabilir.“

Eyaletlerde ve belediyelerde, yönetimin İslami gruplara farklı muamele göstermemeleri önemli. Bir belediyede cami inşaası için, imar hukuku ile ilgili sorulara açıklık getirmek amacıyla söz konusu şehirdeki bir cami derneğinin muhatap kişi olması yeterli olabilir. Ancak Almanya’da devlet okullarında sadece İslam hakkında bilginin verilmediği, inanç konusunda da aracılık eden bir İslam din dersine yalnızca kabul görmüş bir Müslüman cemaati tarafından izin verilebilir. Düsseldorflu İslam bilimci Michael Kiefer, bunların şu ana kadar İslam Konferansı’nda tartışılmadığını belirtiyor:

”Bize göre ortada bir muhatap yok. Eyaletlerin eğitim bakanları hep bir ağızdan, şu anki mevcut Müslüman derneklerin, yasal gereklilikleri yerine getirmediğini söylüyor.”


Gözetim altındaki Müslüman dernekler

Almanya’da bazı büyük Müslüman dernekleri, Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından gözetim altında. Federal İçişleri Bakanlığı, bu dernekleri doğrudan konferansa davet etmese de dolaylı olarak davet edilmiş oldular. Çünkü üye oldukları çatı dernekler üzerinden konferansta hazır bulunuyorlar. Berlin Eyaleti İçişleri Bakanı Erhard Körting, konferansı yine de olumlu olarak değerlendiriyor:

”İslam Konferansı’ndaki münferit bildirilerden bağımsız olarak, burada yapılan görüşmelerin, atılmış çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Burada insanlar eşit haklara sahip olarak ve eşit bir konumda birbirleriyle konuşabiliyor.”

Konferansın katılımcıları Federal İçişleri Bakanlığı tarafından belirlendiğinden İslam Konferansı’nın sonuçları Müslümanların demokrasi karnesi olarak değerlendirilmemeli. Tam aksine bu, Almanya’da İslam dini ile diyalogun gösterdiği gelişmeyi yansıtan bir karne olarak ele alınmalı.


Dorothea Jung / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Murat Çelikkafa