Almanya'da aşırı sağ endişesi

Saksonya Eyalet Parlamentosu’nda, Auschwitz toplama kampı kurbanları anısına yapılan saygı duruşuna Nasyonal Demokrat milletvekillerinin katılmaması ve Dresden’in müttefik kuvvetler tarafından bombalanmasını „bombalı soykırım“ olarak nitelendirmeleri. Almanya’da aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti’nin kapatılması tartışmalarını alevlendirdi. Politikacılar, partinin yasaklanmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne yeni bir başvuru yapılması gerektiği kanısında.

Karlsruhe’deki Anayasa Mahkemesi yargıçları da, alışılmışın dışında, sadece kamuoyunun gündemini meşgul eden konuya ilişkin görüş belirtti. Anayasa Mahkemesi Başkanı Hans-Jürgen Papier’in, Nasyonal Demokrat Parti’nin kapatılmasıyla ilgili bir başvurunun olumlu sonuçlanma ihtimali bulunabileceğini açıkça ima etmesi sürpriz olarak karşılandı.

“Çok itinalı yürütülmeli“

Siyasi partiler de bu konuda tedbiri elden bırakmamakta kararlı görünüyorlar. İktidarın küçük ortağı konumundaki Yeşiller Partisi’nin Eşbaşkanı Claudia Roth, Nasyonal Demokrat Parti’nin yasaklanması ile ilgili tartışmaların çok itinalı bir şekilde yürütülmesi gerektiğinin altını çiziyor. Partinin kapatılması konusundaki imkanların sonuna kadar araştırılmasını isteyen Başbakan Schröder’e katıldığı belirten Roth, “Nasyonal Demokratlar’ın yasaklanmasına ilişkin davanının ikinci kez olumsuz sonuçlanması kadar vahim bir olay düşünemiyorum“ diyerek, durumun ciddiyetini ortaya koyuyor.

Ancak partinin yasaklanmasının, aşırı sağ akımlarla mücadelede kesin çözüm olmayacağını savunanlar da var. Hür Demokrat Parti’nin Genel Başkanı Guido Westerwelle de bunlardan biri. Mücadelenin siyasi alanda yürütülmesi gerektiğini belirten Westerwelle, ilk kapatma davasının olumsuz sonuçlandığını hatırlatıyor ve böyle bir durumun tekrarı halinde bunun radikal sağı birleştirici ve güçlendirici bir etki yapmasından endişe ediyor.

Daha önce kapatılmamıştı

Bundan yaklaşık dört yıl kadar önce, Federal Meclis ve Eyalet Temsilciler Meclisi’nin ortak girişimleriyle, partinin kapatılması için Alman hükümeti tarafından Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru sonuçsuz kalmıştı. Parti yönetiminden kendilerini Neonazi olarak tanımlayan üst düzey bazı kişilerin, istihbarat örgütü Anayasayı Koruma Teşkilatı’na bilgi veren bağlantı adamları oldukları ortaya çıkınca dava 2003 yılında durdurulmuştu.