1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya’da aşırı sağ gündemde

Seda Serdar / DW-Berlin25 Nisan 2006

Potsdam’da Etiyopya kökenli bir Alman vatandaşının saldırıya uğrayarak ağır yaralanması, aşırı sağ grupların faaliyetleri tartışmasının yoğunlaşmasına neden oldu. Friedrich Ebert Vakfı’nca düzenlenen bir toplantıya da ırkçılıkla mücadele eden kuruluşlar ve hükümet temsilcilerinin yanı sıra eski Neo-Nazi liderleri de katıldı.

https://p.dw.com/p/Aa46
Yüksek işsizlik oranı, aşırı sağ grupları güçlendiren faktörlerden
Yüksek işsizlik oranı, aşırı sağ grupları güçlendiren faktörlerdenFotoğraf: AP

Aşırı sağcılık ve yabancı düşmanlığı Almanya tarihinin en karanlık noktalarından biri olmasına ve Almanya’nın bu yükü yıllardır sırtında taşımasına rağmen, bu sorunun tam anlamıyla önüne geçemediği görülüyor. Son dönemde artan yabancı düşmanlığı hem Alman toplumunu hem de Almanya’da yaşayan yabancıları tedirgin ediyor. Yükselen aşırı sağcılığın sebepleri ve alınabilecek siyasi önlemler hakkındaki tartışmalardan biri Berlin’de gerçekleştirildi.

Potsdam’da Etiyopya kökenli Alman vatandaşına yapılan saldırıdan sonra Almanya’da aşırı sağcılığın sebepleri ve bunu engellemek için alınabilecek önlemler konusunda tartışmalar yeniden yoğunlaştı. Bu tartışmaların birinde, Friedrich Ebert Vakfı Alman vatandaşları ile uzmanları bir araya getirdi. Vatandaşların sorularına cevap veren uzmanlar ırkçılık ile nasıl mücadele ettiklerini ve yaşanan sorunları açıkladılar.

İşsizlik en önemli faktör

Sosyal Demokratlardan Dieter Friese aşırı sağcılığın zincirleme şeklinde gelişen sebeplerini ele aldı. Friese şunları söyledi: „En önemli sebeplerden biri yüksek işsizlik oranı. Buna bağlı olarak gelecek perspektifin bulunmaması. Eski Doğu Almanya’da yaşamış olan insanların kültürel değişim şansı ve yabancılarla kişisel deneyimi olmadı. Bu durum ile nasıl başedeceğimizi öğrenmedik. Tüm bunlara bir de kötü olan ekonomik durum eklendi. İnsanlar aksam evde oturup mutsuzluklarını düşündüklerinde hep toplumda güçsüz olanları suçladılar. Şu durumda bunlar gençler, yabancılar ve çocuklar oluyor. Bunlar daha sonra arkadaş çevrelerinde tartışıldı ve son olarak bir de işin içine alkol girince şiddet içeren davranışlar ortaya çıktı.“

Gençlere müzik vasıtasıyla ulaşıyorlar

Dieter Friese konunun sosyal kökenlerine değinirken, Almanya’daki gençlik kültürü alanında çalışan ve aşırı sağ eğilimli gençler hakkında projeler yapan Gençlik Kültürü Arşivi adlı derneğin yöneticisi Klaus Farin ise, müziğin önemine dikkat çekti ve bu gençlere nasıl ulaştıklarını anlattı:

„Temel kaynağımız belli mekanlara giden kişiler. Elbette bilimsel çalışmalar da yapıyoruz ama özellikle gençlere kendi mekanlarında ulaşmaya çalışıyoruz. Gençlerin sosyal ortamı müzik ile iç içe. Düzenli olarak hip hop partilerine, tekno etkinliklerine, neo-nazi konserlerine, dazlak kafalıların toplantılarına, punk partilerine ve gotiklerin etkinliklerine gidiyoruz. Orada neler olup bittiğine bakıyoruz. Bu mekanlarda gençlerle tanışıyor ve röportajlar ayarlıyoruz. Elbette bu röportajları evde, sakin bir ortamda gerçekleştiriyoruz.“

"Alman hükümeti yeterli kaynak ayırmıyor"

Gençlik Kültürü Arşivi’nin çalışmalarının yanı sıra, Alman hükümetinin de bu alanda projeleri bulunmakta. Gençleri hedef alan, aşırı sağ eğilime, yabancı ve yahudi düşmanlığına karşı oluşturulan CIVITAS programı bunlardan biri. Programın koordinatörü Lorenz Korgel ise, yeni hükümetin konuya yeterince kaynak ayırmamasından şikayetçi ve buna somut örnekler gösteriyor:

„Belirgin bir şekilde tehlikede olan projelerden biri aşırı sağcıların şiddetine maruz kalan kişiler için oluşturulan danışmanlık hizmetleri. Ayrıca bizim programımız olan CIVITAS da tehlike içinde. Sosyal demokratların bu alanda daha aktif davranarak programı kurtarmasını istiyoruz. Elbette önemli ve gerekli olan, ve yine kaynak eksikliğinden etkilenen başka projeler de mevcut. Örneğin Demokrasi ve Cesaret Ağı adlı bir girişim var. Okullarda projeler yapan bu grubun çok ciddi ekonomik sorunları bulunmakta. Bu gibi çalışmalarda devamlılık çok önemli.“

Eski Neo-Nazi liderinin değerlendirmesi

Yapılan somut çalışmaların yanı sıra toplantıya katılan ancak güvenlik nedeniyle ismini vermeyen eski bir neo-nazi lideri iletişimin çok önemli olduğunu söyledi. Bu insanlarla konuşulması gerektiğine dikkat çeken eski aşırı sağcı aktivist bu topluluktan neden ayrıldığını ise, şu şekilde açıkladı:

„Tek bir sebep yoktu. Bir çok şeyin birikimi vardı. Sağ kesimde çok fazla hayalkırıklığı yaşadım ve bu insanlarla daha ileri gidilemeyeceğini fark ettim. Kastettiğim çalışma yöntemleri. Ayrıca, biraz sağduyunuz varsa bu kesimde kitleleri harekete geçirmenin çok da zor olmadığını görüyorsunuz. Tabii beş çocuk annesi olmamın da gereği olarak, pedagoji ile de uğraştım. Sonra da farklı bir yönde ilerledim. Bu yavaş bir kopuştu ve en başta duygusal olarak uzaklaştım. Beni en çok etkileyen sebeplerden biri yasa dışı aktiviteler oldu. İnsan siyaset yapabilir ama yasadışı yöntemlere başvurarak, şiddet uygulayarak bunu yapmak zorunda değil.“