1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya’da ayrımcılık tartışması

24 Ocak 2005

Hükümetin Federal Meclise sunduğu yasa tasarısı, sadece ırk ya da etnik nedenlere dayalı ayrımcılığın önlenmesiyle yetinmiyor; tasarı, özel kişiler arasındaki ilişkileri de kapsayacak şekilde genişletiliyor.

https://p.dw.com/p/AazD
Ayrımcılığı önleme yasa tasarısı, bedensel özürlülere yönelik ayrımı da önlemeyi hedefliyor
Ayrımcılığı önleme yasa tasarısı, bedensel özürlülere yönelik ayrımı da önlemeyi hedefliyorFotoğraf: dpa

AB günlük hayatta ayrımcılığın önlenmesi ve ayrımcılığın cezai müeyyidelere bağlanması için yasal düzenlemelerin yapılmasını çoktandır üye ülkelerin hükümetlerinden istemekteydi. Birlik üyelerinden sadece ikisi şimdiye kadar ayrımcılıkla mücadele için yeni bir yasa çıkarmamıştı: Almanya ve Yunanistan.

Sosyal Demokrat Yeşiller koalisyonunun meclise sunduğu yasa tasarısı sadece ırk ya da etnik nedenlere dayalı ayrımcılığın önlenmesiyle yetinmiyor. Yeni yasayı, devletin Almanya’daki azınlıklara yapılacak muameleyi düzenleyen kurallarının özel kişiler arasındaki ilişkileri de kapsayacak şekilde genişletilmesi olarak nitelendirmek mümkün.

Hükümet kararlı

Yasa tasarısının meclis genel kurulunda ilk kez tartışılması sırasında ayrımcılığı önleme yasasını bu yıl içinde çıkartmakta kararlı olduklarını belirten Sosyal Demokrat milletvekili Olaf Scholz, müşterilerin göz zevkini bozacağı gerekçesiyle bir sakatın rezervasyon yaptırdığı otelden geri çevrilmesi gibi utanç verici davranışlara tahammül edilemeyeceğini, bu gibi davranışların izan ve terbiye adına cezalandırılması gerektiğini söylüyordu.

AB çerçevesi aşıldı

Federal hükümet kanadını oluşturan sosyal demokrat ve yeşiller partileri Almanya gibi bir demokratik hukuk devletinde ırk, etnik köken, din, dünya görüşü, sakatlık, yaşlılık, cinsel eğilim ve cinsiyet gibi unsurların ayrımcılık gerekçesi oluşturamayacağı ilkesinden hareketle bu yasa tasarısını hazırladı.

Halbuki AB sadece ırk ve etnik nedenlere dayalı ayrımcılığın önlenmesini istemişti. Genel kurulda, hükümeti kraldan da kralcı olmakla itham eden muhalefet sözcüleri koalisyon ortaklarının, beşeri ilişkilerde Almanlar’ın dürüst ve ahlak kuralları çerçevesinde hareket edeceklerine güvenmediklerini öne sürdüler.

Ekonomi çevreleri kaygılı

Ayrımcılığı Önleme Yasa tasarısı tasarının en tartışmalı noktası eğitim ve istihdam alanlarında yaşanan ayrımcılığın işletmelere getireceği cezai müeyyideler oldu. İşverenler ve işadamları dernekleri çok sayıda davanın açılacağı ve işlerinin artacağını söyleyip eleştirirken, hükümet partileri, davaların sadece somut kanıtlar halinde açılacağını garantileyerek, yatıştırmaya çalışıyorlar.

İşletmelerin elini ayağını tutuşturan nokta ise, kapılarını artık yaşlı işçilerle kadınla da açma zorunluluğu. İşletmeler şimdiye dek rizk grubu olduğu düşünülen 50 yaşını aşan kişiler ve kadın işçileri işe almayı tercih etmeyebiliyordu. Başvurularda da açıklama getirme zorunluluğu yoktu.

Ev sahipleri "hayır" diyemeyecek

Ayrımcılık Yasası’nın şu anki haliyle kabul edilmesi ev ve emlak sahiplerini de kaygılandırıyor. Şimdiye dek ev sahipleri, kiracılarını seçebiliyor, istediği durumlarda Türk ya da müslüman birine „ hayır“ diyebiliyordu.

Ayrımcılığı Önleme Yasa tasarısını bölümlere ayırmak gerekirse:
İlk bölümde ırk ve milliyete dayalı ayrımcılık düzenleniyor.

Müşteri "seçilemeyecek"

Önceleri cafe, lokanta, spor kulübü gibi kamuya açık mekanlar müşteri seçebiliyordu, yasa bu konuda yabancıları korumayı sözveriyor. Yani kamuya açık işletmeler Türk ya da yabancı olduğu için müşterilerin yüzüne kapı kapayamayacak. Aynı durum ev satın alırken ya da kiralarken de yasak. Şimdiye dek kimi emlak şirketleri ya da ev sahipleri belli bölgelerde yabancı oranının yüksek olmasını gerekçe göstererek, istediği kiracıyı kabul edip, istediğini reddedebiliyordu, Ayrımcılığı Önleme Yasası bunu yasaklıyor.

Engelli vatandaşlara "koruma"

Din ve yaşam felsefesi nediniyle dışlanma da yeni yasayla tarihe karışıyor. Şimdiye dek kimi işletmeler inançları ya da yaşam felsefeleri nedeniyle kimi alanlarda ayrıcalıklara sahipken, artık bu duruma son veriliyor. Yani, artık müslüman bir kasap başörtüsü takmadığı için kadın bir müşteriye hizmeti reddedemeyecek.

Ayrımcılığı Önleme Yasası engelli vatandaşları da daha sıkı kanatları altına alıyor. Örneğin tekerlekli sandalyeye mahkum birinin, diğer müşterileri rahatsiz edebileceği gerekçesiyle lokantalara ya da tatil köyüne girişini yasaklamak yok.

Artık "ilerlemiş yaş" bahane olamayacak

Yaş konusuna gelince: Şimdiye dek, insanın dış görünüşünün önem arzetmediği iş alanlarında da yaşının ilerlemiş olması bahane gösterilebiliyor, başvurusu reddedilebiliyorken, artık yaşın bahane gösterilmesi yasak.

İnsanların cinsi tercihi nedeniyle dışlanması da yeni yasa kapsamına alınmış. Önceleri oteller ya da sigorta acentaları homoseksüel çiftleri gerçek anlamda çift kabul etmediği için, homoseksüeller dazavantajlı duruma düşebiliyordu. Yasa sırf cinsi tercihi nedeniyle insanların dışlanmasına son veriyor.

Ayrımcılığı Önleme Yasası’nda bir yenilik de cinsiyete dayalı dışlanmanın net bir biçimde yeniden düsenlenmesi. Örneğin önceleri kadınlar belli bir yaştan itibaren hamilelik ya da hamilelikle bağlantılı rahatsızlıklar bahanesiyle yaşıtları erkeklere göre fazla aidat öderken, yeni yasa hamileliği cinsiyetten bağımsız bir durum olarak değerlendirip, aidatları aşağıya çekmeyi ümit ediyor.

“İyi insan yaratan devlet“

Bunlardan biri de Hür Demokrat Partili Heinrich Kolb’dü. Kolb, ‘devlet iyi insanı ben yaratırım, sözümden çıkanı da yoldan getirmesini bilirim’ anlayışıyla hareket ettiğini söylüyordu.

Ayrımcılığı önleme yasasının milleti mahkeme kapılarına yığacağı ve avukatlar için düşünülmüş özel istihdam yasasına benzediği de muhalefetin tezleri arasında.

‘Ayrımcılığa uğradım’ demek yetecek. Ayrımcılıkla suçlanan böyle davranmadığını nasıl kanıtlayacak. Bu, vatandaşı sanık yerine koyup, ‘ayrımcılık yapmadığını ispat et bakalım’ demek gibi bir şey. Bizim hürriyet anlayışımız bunu kaldırmaz, diyen Hristiyan Demokrat milletvekili Röttgen de ayrımcılığı önleme yasasının bu açıdan son derece sakıncalı olacağını savunan ana muhalefetin görüşlerini böylece özetlemiş oluyordu.

“Saf değiliz!“

Tasarıyı bu şekilde yasalaştırmakta kararlı olan koalisyon hükümetinin Yeşiller kanadından Volcker Beck olaya fırsat eşitliği açısından baktıklarını, yoksa „devlet istedi“ diye ayrımcılığın bir anda ortadan kalkacağını sanacak kadar saf olmadıklarını ifade etti. Beck, ayrımcılığı önleme yasasının son derece önemli bir sosyal politik sinyal olacağının unutulmaması gerektiğini de sözlerine ekledi.