1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'da Müslüman kuruluşlara konferans daveti

Rainer Sollich10 Haziran 2006

Alman İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble Almanya’daki bazı Müslüman kuruluş ve derneği Eylül ayında ülkenin eski başkenti Bonn’da ortak bir konferansa davet etti. Fakan Bakan'ın Almanya'daki ikinci büyük Müslüman kuruluş olan Milli Görüş’ün sadece alt düzeydeki çalışma gruplarına katılmasına izin vermek istemesi tartışmalara yolaçtı.

https://p.dw.com/p/AZv8
Milli Görüş'ün Almanya'da yaptırdığı Fatih Camisi
Milli Görüş'ün Almanya'da yaptırdığı Fatih CamisiFotoğraf: AP

Anayasa’yı Koruma Teşkilatı’nın son raporunda yine aynı görüşler yeralıyor: “Milli Görüş gibü gruplar, Almanya’da İslamcı bir çevre oluşmasını ve bu çevrenin genişlemesini teşvik ediyor.” Anayasa’yı Koruma Örgütü Alman İçişleri Bakanlığı’na bağlı ve faaliyeti özgürlükçü demokratik düzene karşı ve Alman Anayasası’na aykırı olan aşırı siyasi gruplar hakkında bilgi topluyor. Son raporunda Milli Görüş’ün, devletin Müslüman göçmenlerin uyumunu sağlama yolundaki çabalarını engellediğini belirtiyor. Ayrıca buna, Milli Görüş’ün devamlı Yahudi karşıtı eğilimleriyle göze battığı da ekleniyor.

Büyük çoğunluğu Türk kökenli olan 26 binden fazla üyesiyle Milli Görüş, Almanya’daki ikinci büyük Müslüman kuruluş. Çok sayıda camisi ve derneğiyle üyeleri üzerinde hiç de küçümsenemeyecek bir etkisi var. Milli Görüş yıllardan beri, resmi yetkililerin kendisini “İslamcı” diye nitelendirmesine karşı çıkıyor. Milli Görüş Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü şunları söylüyor:

“Altyapımızda varolan ve büyük bir yelpaze olan faaliyetimizin hangisi Almanya’daki anayasal düzene karşı? Bu sorunun yanıtını eskiden olduğu gibi en son rapor da vermiyor. Anayasa’yı Koruma Örgütü ve konuyla ilgili eyalet hükümetleri şu sorunun yanıtını vermek zorunda: Bize somut olarak, Anayasa’yı Koruma Teşkilatı’nın raporlarında adımızın geçmesine yolaçacak hangi suçlamayı yapıyorlar? Bu noktada somut veriler olması gerekir! Ve ben bunları hala görmüyorum.”

Gerçekten de Milli Görüş’ün aşırı eğilimler taşıdığını kanıtlamak kolay değil. Kuruluş yöneticileri sadece Almanya’daki özgürlükçü demokratik düzene sahip çıkmakla kalmıyor, aynı zamanda onu İslam ülkeleri için bir örnek olarak da tanımlıyor. Milli Görüş’ün Hristiyan ve Yahudi örgütleriyle diyalog kurmak için uğraştığı da belgelenmiş durumda. İslamcı grupların terör saldırılarını düzenli olarak kınıyor. Üyelerini Almanca öğrenmeye, toplumsal uyuma ve Alman vatandaşı olmaya çağırıyor.

Teşkilatın uyarısı

Anayasa’yı Koruma Teşkilatı bütün bunların dikkatleri örgütün asıl hedeflerinden saptırmaya yönelik göstermelik çabalar olduğu kanısında. Alman mahkemeleri de bu değerlendirmeyi birçok kez onayladı. Fakat Milli Görüş uzun yıllar süren bir davanın sonucunda 2005 Kasım ayında zafer kazandı. Almanya’daki ikinci büyük eyalet olan Kuzey Ren-Vestfalya’nın Anayasa’yı Koruma Teşkilatı, kanıt yetersizliği nedeniyle Milli Görüş’e yönelik bazı suçlamalarını kamuoyu önünde tekrarlamaktan men edildi. Anayasa’yı Koruma Teşkilatı, tartışmalı bazı alıntıların daireleri tarafından Türkçe’den hatalı tercüme edildiğini kabul etti. Bunun sonucunda da, Milli Görüş yönetiminin demokrasi düşmanı ve Yahudi karşıtı açıklamalara açıkça karşı tavır almadığı yolundaki genel iddiasından vazgeçmesi gerekti.

Gerçekten de Milli Görüş’ün hiçbir resmi açıklamasında anti-demokratik ya da Yahudi karşıtı ifadeye rastlanmıyor. Fakat Anayasa’yı Koruma Teşkilatı’nın açıklamalarına göre, 2004 yılında Münih kentinde Milli Görüş’e ait bir camide yapılan aramada “Yahudi karşıtı ve hatta yer yer halkları birbirine karşı kışkırtıcı içerik taşıyan” birçok kitap ele geçirildi. Bu tür kışkırtmalar her halükarda Milli Gazete’de düzenli olarak yeralıyor. Anayasa’yı Koruma Teşkilatı, bu gazetenin de Milli Görüş hareketinin bir parçası olduğuna inanıyor.

Milli Görüş’ten yalanlama

Bu tür makalelerden sorumlu tutulmayı Milli Görüş reddediyor. Milli Gazete’yle Milli Görüş’ün aynı olmadığını savunuyor. Fakat Milli Görüş’ün Köln yakınlarındaki merkezinde, Milli Görüş’e bağlı camilerde ve Milli Görüş’ün düzenlediği birçok toplantıda bu gazete temin edilebiliyor. Baden-Württemberg Eyaleti Anayasa’yı Koruma Teşkilatı’nın “İslamcılık Yetki Grubu” Şefi Herbert Landolin Müller, tartışmalı gazeteyi şöyle değerlendiriyor:

“Kabaca söylersek, bu yayını Milli Görüş hakkında arzu edilen herşeyin öğrenilebileceği bir örgüt yayını olarak tanımlayabiliriz. Onlara ait olduğunu söylemek zorundayız. Gazetede yeralan ve bilinçlendirme ya da ahlaki eğitimi hedefleyen siyasi makaleler Milli Görüş’ün sempatizan ve üyelerine yönelik. Bu etki varolduğu, bu anti-demokratik tavır, bu totaliter ve anti-semit düşünce yapısı bu şekilde yayıldığı ya da buna göz yumulduğu sürece de bu açıklamaların bir kelimesine bile inanmıyorum. Bu konuda bir devamlılık var.”

Kuruluşun manevi babası Erbakan’a suçlama

Milli Görüş’e yönelik bir suçlama da, örgütün manevi babası, İslamcı lider ve eski Türk Başbakanı Necmettin Erbakan’a yeterince mesafe koymamak. Fakat Milli Görüş Genel Sekreteri Üçüncü, bu iddiayı da geri çeviriyor:

“Erbakan soyadı burada herşeyi temelinden sallamıyor ki. Ve biz içeriksel çalışma üzerind ehiçbir etkide bulunamıyor değiliz ki. Tam tersine! Tabii ki Erbakan bu hareketin kurucusu olarak burada bir etkiye sahip. Fakat biz içerikleri burada belirliyoruz. Kendimiz karar veriyoruz, öncelikleri kendimiz saptıyoruz.”

Erbakan’ın etkilerinden kurtulma çabası

Anayasa’yı Koruma Teşkilatı en azından bu konuda Milli Görüş içinde Erbakan’ın etkisinden kurtulma çabalarının bulunduğunu itiraf ediyor. Fakat bunların bugüne kadar başarısız kaldığını belirtiyor. Almanya’daki İslam uzmanları da yıllardan beri Milli Görüş’ün takiyye yapıp yapmadığını tartışıyor.

En azından son Anayasa’yı Koruma Teşkilatı Raprou’nda küçük bir dipnotta, “Milli Görüş’ün tüm üye ve yandaşlarının İslamcı hedefler izlediğinden hareket edilemez” görüşüne yer veriliyor.