1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'da seçimler sürprizlere gebe

Miodrag Soric / DW15 Eylül 2005

Almanya’da Pazar günü yapılacak erken genel seçimler sürprizlere gebe. Son yapılan kamuoyu yoklamaları, hükümet partileri ile rakiplerinin başa baş gittiğini gösteriyor. DW Şef Editörü Miodrag Soric’in konuyla ilgili yorumu:

https://p.dw.com/p/AZti

“18 Eylül’deki seçimlerde başbakan doğrudan seçilseydi, Gerhard Schöder’i muhtemelen kimse yerinden edemeyecekti. Kamuoyu yoklamaları da seçmenin Schröder’i, rakibi Angela Merkel’dan daha sempatik ve yetkin bulduğunu gösteriyor. Ama yine aynı kamuoyu yoklamalarına göre, Merkel’ın partisi Hıristiyan Birlik, Schröder’in Sosyal Demokrat Partisi’nden daha çok oy alacak.

Peki bu nasıl oluyor? Çünkü Schröder, politikacı olarak iyi bir izlenim sunsa da kendi partisi içinden bile tepki gören reform politikalarıyla yanlış yol izliyor. En azından, Almanlar’ın çoğu böyle düşünüyor. Seçmenler, Schröder hükümetinin kötü bilançosunu göz önünde bulunduruyor: Beş milyon işsiz, ülke ekonomisinin düşük büyüme hızı, devlet borçları, ayrıca aile, sağlık ve eğitim alanlarında çözüm bekleyen sayısız sorun…

Politik gerçeklikle Başbakan’ın hitabet yeteneği çelişiyor. Daha yaz başında Schröder, konjonktürün nasıl canlandırılacağına ilişkin yeni fikirler getirmekten ise hitabet yeteneğine sığınmayı tercih etti. Hıristiyan Birlik ile olası koalisyon ortağı Hür Demokratlar ise kamuoyu yoklamalarına. Bu yoklamalar, Başbakan’ın rakiplerine ‘kesin zafer’ müjdesi veriyordu.

Ama seçimlere iki hafta kala rüzgar birden döndü. Kamuoyu araştırmacıları, iktidarın el değiştireceğine artık şüphe ile bakıyor. Sosyal Demokratlar ile Hıristiyan Birlik’in büyük bir koalisyon kurma ihtimali git gide güçleniyor.

Peki buna ne yol açtı? En başta Angela Merkel’ın hataları. Birincisi, Merkel bir televizyon düellosunda devlet adamı edası ile karşısında duran Schröder’i yenemedi. İkincisi, seçmenleri radikal vergi planları ile ürküten Paul Kirchhof’u, maliye bakanı yapacağını duyurdu.

Eğer kamuoyu yoklamalarına bakılırsa ise Merkel seçimden başbakan olarak çıkacak. Ama hangi hükümetin başbakanı? İdeal olarak gördüğü Hıristiyan Birlik - Hür Demokrat koalisyonunun mu, yoksa büyük koalisyonun mu?

Soğuk Savaş bittiğinden beri Almanya’daki seçimlerde ekonomik konular hep ön plana çıkıyor. Berlin’in dış politikasının nasıl olması gerektiği, bu seçim kampanyalarında da başlangıçta önemli rol oynamadı. Ama daha sonra ‘Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini şimdiki hükümetin yaptığı gibi desteklenmeli mi, desteklenmemeli mi?’ sorusu gündeme oturdu. Bunun yanı sıra liberaller, Schröder’i Putin başkanlığındaki Kremlin yönetiminin insan hakları ihlallerini görmezden gelmekle suçladı. Ve bu konuda haklıydı.

Seçim çalışmaları doruğa yaklaşmışken, başbakan adayları sadece birbirleri ile değil, kendi partielrinin üyeleri ile de mücadele etmek zorunda. Örneğin Schröder, kameralar önünde bir bakanının büyük koalisyon fikrini savunmasına mani olamadı, Merkel’ın ise tüm Hıristiyan Birlik partili eyalet başbakanlarının desteğini alabilmek için bir hayli ter dökmesi gerekti.

Bütün bunların yanı sıra Dresden’de aşırı sağcı bir adayın ölmesi hazırlıklara tuz biber ekti. Kentte seçim, Almanya genelinde olduğu gibi 18 Eylül’de değil, 2 Ekim’de yapılacak. Bu da birkaç bin seçmen oyunu seçim günü kullanamaması anlamına geliyor. Ve belki de Angela Merkel’ın 18 Eylül akşamı kiminle koalisyona gideceğini öğrenememesi...”