1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'nın referanduma ihtiyacı yok

Verica Spasovska / DW23 Nisan 2004

İngiltere Başbakanı Tony Blair’in geçen salı günü Avrupa Anayasası’nı referanduma sunacağını açıklamasının ardından, Almanya’da da anayasanın halkın oyuna sunulmasını talep edenlerin sayısı artıyor. Özellikle de muhalefetteki Hristiyan Birlik referandum fikrine sıcak bakıyor. Deutsche Welle’den Verica Spasovska ise, yorumunda bu talebin temelde iç politik bir oyundan başka bir nitelik taşımadığı görüşünü savunuyor:

https://p.dw.com/p/Aa4E

”Almanya’da Avrupa Anayasası için İngilizler gibi referanduma gitmemize gerek var mı? Bilinçli bir Avrupalı ve demokrat bir kişi için bu soru, içinden çıkılmaz bir ikilem oluşturuyor. Bir demokrat için, anayasa ile yakın bir gelecekte Avrupa’nın çıkarlarının ulusal çıkarların önüne alınması gibi önemli bir konuda halkın oyuna başvurulması tamamıyla doğru bir adım olur.

Bilinçli bir Avrupalı ise Avrupa Anayasası’nın reddi ile tüm Avrupa planlarının çıkmaza girmesi tehlikesinin doğmasından endişeli. Ne de olsa, Avrupa konusundaki bütün heyecana rağmen ne euro, ne de birliğin genişlemesi, AB halklarının çoğunluğu tarafından kabul gören konulardı.

Almanya’daki kamuoyu araştırmaları da çoğunluğun Avrupa politikası ile ilgilenmediğini veya kendini yeteri kadar bilgilendirilmiş hissetmediğini ve AB’nin ulusal düzeyde ne gibi yararlar getirdiğine şüpheyle baktığını gösteriyor. Tabii ki prensipte birliğin gerekliliğini sorgulayan yok. Ama AB’nin gelişmesine ilginin sınırlı olduğunu söylemek yanlış olmaz.

”Avrupa Projesi”ni hayata geçirmek zaten bugüne kadar daha çok siyasetçilerin işiydi. Politikacılar da sık sık halkın çoğunluğunun isteklerine ters düşen kararlar vererek ”Avrupa Projesi”ni etap etap hayata geçirmekteler. Örneğin euro. Eğer euro’nun ulusal para biriminin yerine geçmesi konusunda Almanya’da referandum yapılsaydı, yanıt büyük bir ihtimalle ”hayır” olurdu. Ancak siyasetçiler ”Biz önce euro’yu bir tedavüle sokalım, ardından güçlenince halkın kabulü zaten kolaylaşır” şeklinde düşünerek hareket ettiler.

Halkın katılımının pek olmadığı bu demokrasi biçimi ne kadar eleştirilirse eleştirilsin, bugün ulaşılan nokta ve tarih, bu stratejiyi haklı çıkarıyor. Avrupa Birliği, kıtanın savaş yaralarını sarmasına büyük katkıda bulunan ciddi bir başarı.

Pekala Almanya’da muhalefetteki Hristiyan Birlik, bugüne kadar hiçbir konuda referanduma yanaşmazken, şimdi neden birdenbire Avrupa Anayasası’nın halkın oyuna sunulmasını istiyor? Sorunun yanıtı basit: Muhalefet, referandumu siyasi amaçlarına emel etmek ve iktidarı köşeye sıkıştırmak istiyor. Sosyal Demokrat-Yeşiller koalisyonu da haklı olarak bu talebi reddediyor.

Asıl soru şu: Siyasetçiler daha ne kadar bir süre, halkı Avrupa konusunda ikna etmek için yeterli çaba göstermemeye devam edebilir? AB’nin uzun vadede başarıya ulaşması için, insanların bu yapının avantajlarından ve gerekliliğinden ikna olması şart. Bu yüzden Avrupa Anayasası’nın ruhu konusunda köklü ve sürükleyici bir tartışma ortamının oluşması gerekiyor. Almanya’da bugüne kadar böyle bir tartışma yapılmadı. Bu konuda yetersiz kalan politikacıların şimdi birdenbire referandum diye tutturması da bu nedenle ucuz ve popülist bir taktikten başka bir nitelik taşımıyor."