1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Amerika kararını verdi

Daniel Scheschkewitz / DW4 Kasım 2004

Amerikan seçimlerinde uzun bekleyişe nihayet nokta konuldu. Demokrat Parti’nin başkan adayı John Kerry, yaptığı bir konuşma ile yenilgisini kabul etti ve böylece eski Başkan George W. Bush, ABD’nin yeni başkanlığına bir kez daha seçilmiş oldu. DW Washington Temsilcisi Daniel Scheschkewitz’in yorumu:

https://p.dw.com/p/Aa0G

”John Kerry, akıllı bir adam. Yandaşlarının hüsrana uğramasına rağmen, seçimde anahtar konumda olan Ohio Eyaleti’ndeki 100.000 oy farkını, - oylar defalarca tek tek sayılacak olsa bile- kapatamayacağını anladı. Bu yüzden Kerry, -dört yıl önce olduğu gibi- seçimin mahkemede sonuçlanmasını ve işin uzamasını halka reva görmedi. Zaten bu seçimde Bush, -2000 yılındaki başkanlık seçiminin tersine- mutlak oyların çoğunluğunu da kesin olarak kazandı.

Amerikan seçmeninin George W. Bush’u seçmesindeki en büyük etken, 11 Eylül saldırıları sonrasındaki güvenlik gereksinimi oldu. Bush da seçim kampanyasında bu konuda epeyce bastırdı ve başarılı oldu. Öte yandan, Bush’un seçim kampanyasında ahlaksal, muhafazakar konulara el atmış olmasının, seçmeni seferber edici etkisini de unutmamak gerek.

ABD, özellikle kırsal bölgelerde son derece dinine bağlı bir ülke. Eşcinsel evlilik, kürtaj, embriyonal hücerelerin araştırılması gibi konular bu bölgelerdeki halkın dini inançlarına ters düşüyor.

John Kerry, kentlerdeki modern ABD’nin seçmen kitlelerini yeterince seferber etmeyi beceremedi. Kerry, Bill Clinton ya da John F. Kennedy’nin karizmasına da erişemedi. Massachusetts Senatörü Kerry, genel anlamıyla solgun bir başkan adayı tablosu çizdi.

Bu seçim sonucu ABD’nin geleceği açısından ne ifade ediyor? Ülkede halkın tam olarak iki cepeheye bölünmüş, ayrışmış olması nedeniyle, başkan Bush’un ikinci görev süresinde özellikle birleştirici olması ve açılan yaraları sarması gerekiyor. Onun bu birleştirici güce sahip olup olmadığını ise zaman gösterecek.

Aynı şey dış politika için de geçerli. Başkan Bush, Irak Savaşı karşıtlarına ve geleneksel müttefiklerine daha yumuşak görünecek, ama özünde sertliğini sürdürecek. Paris ve Berlin, Bush’u iyi tanıyor. Bush’un siyasi yapısının önceden kestirilebilir olması bir avantaj olarak görülebilir. Özellikle İran ve Kuzey Kore’nin nükleer programları konusu, daha şimdiden Avrupa ile atlantikötesi ittifakın ufuklarını karartma tehlikesini içinde saklıyor.

Amerika kararını verdi. Avrupa, özellikle de Almanya uzun süre ayak sürmeden, atlantikötesi ilişkilerde yeni bir sayfa açılması için kendi girişimlerini başlatması gerekiyor. Bunu yaparken de, Irak’ın yeniden imarı yardımları gibi konuların tabu olmaktan çıkarılması gündemde bekliyor.”