Amerikan rüyası gerçek oldu

“ABD’de ve dünyada milyonlarca kişi bu günü bekliyordu. Barack Obama’nın 44’üncü başkan olarak göreve başlamasıyla ABD yeni bir çehreye kavuştu. Bir kez çıkılan yolda inatla yürüyen, kayıpları dikkate almayan bir çehre değil bu. Dostlarla işbirliğini, düşmanlarla ise en azından konuşmayı isteyen bir çehre. Obama, siyasi olarak tek başına harekete geçme döneminin sona ereceği vaadinde bulunmuştu. Dünyadaki sorunlara bakıldığında buna acilen ihtiyaç var.

Yeni Başkan’ın konuşması, selefinin politikalarını açıkça reddeden bir nitelik taşıyordu. Obama Amerikalıları, güvenlik uğruna Amerikan değerlerini terk etmemek konusunda uyardı. Amerika’nın dünyanın en büyük askeri gücü olduğu gerçeğinin kendi başına eylemlerde bulunabileceği anlamına gelmediğini vurguladı. Bir ideoloji yerine bilimsel bulgulara göre hareket edeceği mesajını verdi. Taraftarları onu bu niyetleri nedeniyle başkanlık görevine seçti. Uluslararası beklentilerin yüksek olmasının nedeni de bu.

Barack Obama aynı zamanda, görev süresine aşırı umutlar bağlanmaması uyarısında bulundu ve kimsenin bütürn beklentileri yerine getirecek güçte olmadığını söyledi. ABD büyük bir kriz geçiriyor, çok katmanlı sorunlarla boğuşuyor. Ama Obama sorumluluktan sıyrılmak da istemiyor. Irak'tan düzenli çelkilme, Afganistan'a barış getirme, nükleer silahsızlanma, iklim değişikliğiyle mücadele. Başkan olduktan sonraki ilk konuşmasında bütün bunları vadetti. Yakında bu alanlarda kaydedeceği gelişme onun başarısına ölçek olacak. Öncelikle de ekonomik krizle mücadeledeki başarısı.

Ancak Amerikalılar için bugün bir başka nedenden dolayı da tarihi anlam taşıyor. Başkan Obama konuşmasında buna sadece kısa bir göndermede bulundu. Babasına 60 yıldan daha kısa bir süre önce restoranda hizmet verilmeyebilen biri olarak bu en kutsal yemini edebildiğini ve Amerikan ulusunun bunu ülkenin kurucu babalarına ve diğer seleflerine borçlu olduğunu söyledi.

Afrika asıllı Amerikalıların çoğu için Obama’nın göreve gelişiyle bir hayal gerçek oldu. Ancak bu, eşit muamele için verdikleri mücadelenin sonu anlamına gelmiyor. Siyah yetişkinler hala beyaz vatandaşlardan daha az kazanıyor; siyah çocuklar beyaz yaşıtlarından daha kötü eğitim alıyor. Ama yine de siyah vatandaşlık hakları önderi Martin Luther King’in Washington’daki konuşmasında ifade ettiği; beyazlarla siyahların barış içinde birarada yaşaması hayaline bir adım daha yaklaşılmış oldu."