1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ankara’nın Fransız kamuoyu stratejisi

8 Ekim 2009

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin Avrupa Birliği yolunda en büyük engel olarak görülen Fransa'da Türkiye'nin imajını değiştirmek için Paris'e kritik bir ziyaret düzenliyor.

https://p.dw.com/p/K1jh
Fotoğraf: dpa - Bildfunk

Gül'ün ziyareti resmi olarak Fransa'da Temmuz ayında başlayan ve 9 ay sürecek olan Türkiye Mevsimi etkinliği kapsamında gerçekleşiyor. Gül, Türkiye'de imajı hiç de olumlu olmayan Fransa cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin resmi davetlisi.

Sarkozy ile 9 Ekim Cuma günü Paris'in ünlü sergi mekânlarından Grand Palais'de, yani Büyük Saray'da, "Bizans'tan İstanbul’a: İki kıtanın limanı" sergisini açacak.

Gül bugün de UNESCO 35'inci genel konferansı genel kurulunun açılış konuşmasını yapacak.

Abdullah Gül auf dem Weg nach Armenien
Fotoğraf: AP

Ancak Gül'ün programı mercek altına alındığında, Paris ziyaretinin asıl amacının Fransız kamuoyunun gözünde Türkiye için bir imaj tazeleme operasyonu yattığı görülüyor.

"Üyelik sürecini bloke etmeyin"

Abdullah Gül dün aksam, Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nün önde gelen Fransız siyasetçi, akademisyen ve kanaat önderlerinin katılımıyla düzenlediği soru-cevaplı bir akşam yemeğindeydi. Bu yemekte, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik perspektifini savundu, Fransa’nın Ankara’nın üyelik sürecini bloke etmemesi gerektiği konusunda Fransız kanaat önderlerini ikna etmeye çalıştı.

Gül bugün de Fransa başbakanı François Fillon ile öğle yemeğinde, Fransa Senato başkanı Gerard Larcher ile de akşam yemeğinde bir araya gelecek. Gül, 9 Ekim cuma sabahı da, Fransa başbakanı Fillon ile birlikte, TÜSIAD ve Fransız muadili olan MEDEF tarafından Türk-Fransız ekonomik ve ticari ilişkileri konusunda ortaklasa düzenlenen etkinliğe katılacak.

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine ehil olmadığını her defasında açıkça dile getiriyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine ehil olmadığını her defasında açıkça dile getiriyor.Fotoğraf: AP

Gül'ün Paris ziyaretinin en önemli anı ise hiç şüphesiz Fransa cumhurbaşkanı Sarkozy ile cuma öğle saatlerinde yapacağı ikili görüşme olacak. Çalışma yemeği formatında gerçekleşecek görüşmenin ana gündem maddesini Sarkozy'nin Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği konusundaki tutumu oluşturacak.

Gül-Sarkozy görüşmesi birçok yönüyle çelişkilerle dolu ve soru işaretleri içeriyor. Görüşme her şeyden önce, Fransa’nın kendi topraklarında Türkiye'nin kültürel promosyonu açısından önem taşıyan Türkiye Mevsimi etkinliği döneminde gerçekleşiyor. Ama ayni Fransa, buna paralel olarak açıkça Türkiye'nin Avrupa perspektifini baltalıyor. Türkiye Mevsimi de bu nedenle sönük geçiyor.

İki ülkenin yıllık ticaret hacmi 10 milyar Euro civarında seyrediyor. 90'li yıllarda Türkiye'de pazar payı en yüksek ülkelerden olan Fransa, 2000'li yılların başlarından bu yana Türkiye'de zemin kaybediyor. Fransız iş dünyası, hatta Fransız devleti de bu durumdan şikayetçi. Fransa yıllardır Türkiye'de önemli bir kontrata imza atabilmiş değil.

PKK yöneticileri iade edilmiyor

Avrupa Birliği cephesinde Türkiye'den sert eleştiriler alan Fransa, son zamanlarda topraklarındaki PKK militanlarına yönelik operasyonlarla Ankara'ya olumlu mesajlar göndermeye çalışıyor. Ancak Ankara’nın istediği PKK yöneticilerini iade etmeye şimdilik yanaşmıyor.

Abdullah Gül'ün, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine ehil olmadığını her defasında açıkça dile getiren Nicolas Sarkozy ile görüşmesi tüm bu tablonun ışığında gerçekleşecek.

Abdullah Gül'ün misyonunun imkânsız olduğu konusunda herkes hemfikir. Gül'e hazırlanan Paris programına bakılacak olunursa, Ankara’nın da Sarkozy'den ümidini kestiği, Sarkozy'ye karşı Fransız kanaat önderleri ve Fransız iş dünyasını harekete geçirmeye çalıştığı görülüyor.

Fransa ise Ankara'ya karşı en dürüst ve açık sözlü ülke olduğunu savunuyor. Fransız resmi yetkililer, Avrupa Birliği üyesi birçok ülkenin aslında Ankara’nın birliğe üyeliğine karşı olduğunu, ancak Türkiye ile ekonomik ilişkileri bozmamak için bu tutumlarını dile getirmekten çekindiklerini iddia ediyor.

Kayhan Karaca / Deutsche Welle-Paris

Editör: Meltem Karagöz