1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AP Bolkestein yönergesini oylayacak

Kayhan Karaca / Strasbourg13 Şubat 2006

Şahıslar, mallar ve sermayenin serbestçe, engelsiz dolaşabildiği Avrupa Birliği içinde hizmetler de aynı şekilde serbestçe dolaşabilecek mi? Hizmetler için de sınırlar kalkarsa bu hangi şartlarda gerçekleşecek? Avrupa Parlamentosu, işte bu tartışmalara temel oluşturan ve kısaca Bolkestein yönergesi olarak adlandırılan yönergeyi bu hafta Strasbourg’daki genel kurul toplantılarında tartışıp oylayacak.

https://p.dw.com/p/AaC6
Genelge Frits Bolkestein tarafından hazırlanmıştı
Genelge Frits Bolkestein tarafından hazırlanmıştıFotoğraf: EU

Bolkestein yönergesi, yani Avrupa Birliği içinde hizmetlerin serbestçe dolaşımını yasal çerçeveye oturtan düzenlemenin tarihçesi; şahıslar, mallar ve sermayenin serbest dolaşımı gibi, birliğin kurucu belgesi olan 1957 tarihli Roma Antlaşmasına dayanıyor.

Hizmetlerin serbest dolaşımı 2006 Avrupasında henüz gerçekleşmiş değil. Bu da gerçek anlamda tek bir Pazar oluşmasınının önünde engel olarak görülüyor.

Avrupa Birliği Komisyonu'nun bu tespitten yola çıkarak 2004 yılında, o dönem iç pazardan sorumlu komisyon üyesi Hollandalı Frits Bolkestein’ın adıyla anılan yönergeyi hazırlamasının nedeni de burada yatıyor.

Yönergenin ilk taslağı, hizmetlerin serbestçe dolaşımını, bu alanda üye devletler arasındaki engellerin yok edilmesini, bürokrasinin azaltılmasını, diğer bir üye ülkede hizmet veren Avrupa Birliği şirketlerinin söz konusu ülkedeki sosyal yasalara uyma zorunluluğunun kısmen ortadan kaldırılmasını öngörüyordu.

Birliğin büyüyeceğini savunanlar

Yönergenin savunucuları, Avrupa Birliği ekonomisinin gayrı safi yurtiçi hasılasının yüzde 70’ini oluşturan hizmet sektöründe serbest dolaşımın büyümeyi artıracağı ve Avrupa’ya yaklaşık 600 bin kişilik yeni istihdam yaratacağını söylüyorlar.

Sol partiler ve sendikalar karşı

Bu öngörüye rağmen, yönergenin 2005 yılında Fransa ve Hollanda’da Avrupa Anayasasının reddedilmesinde oynadığı rol belleklerde tazeliğini koruyor.Yönergeye tepkilerin kaynağında Avrupa sol partileri ve Avrupa Birliği’nin en etkin lobilerinden olan Avrupa Sendikalar Konfederasyonu bulunuyor.

Bu lobiler, yönergeye ilke olarak karşı çıkmamakla birlikte, beraberinde çalışanların yoğun rekabet ortamından zarar görmelerinin engellenmesi için sosyal koruma sisteminin kuvvetlendirilmesini istiyorlar. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu, kamu çıkarına yönelik, sağlık, posta, su ve enerji gibi hizmetlerin yönerge kapsamı dışına alınmasını da istiyor.

Komisyon geri adım attı

Avrupa Birliği Komisyonu da Avrupa sivil toplumundan gelen bu tepkiler karşısında geri adım atmış durumda. Komisyonun geçen aylarda hazırladığı yeni taslak, kamu yararına olan hizmetlerin korunması ve sosyal damping riskine karşı önlemler içeriyor. Bu önlemler arasında, Avrupa Birliği içinde bir hizmet şirketinin bir diğer ülkeye çalıştırmaya götürdüğü işçilere, çalıştırıldıkları ülkenin sosyal yasaları çerçevesinde işlem yapılması da bulunuyor. Enerji, su, finans hizmetleri ve elektronik iletişim de yönerge kapsamı dışına alınmış durumda.

Oylama Perşembe günü

Şimdi gözler, tüm bu değişiklikler ışığında Avrupa Parlamentosu'na çevrilmiş durumda. Parlamento, konuyu Salı günü Avrupa Sendikalar Konfederasyonu'nun Strasbourg’da düzenleyeceği 30 bin kişilik mitingin gölgesinde tartıştıktan sonra Perşembe günü de oylama yapacak. Yönergenin yürürlüğe girmesi için önce Parlamentonun ardından da Avrupa Birliği Konseyi’nin onayı gerekiyor.