1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AP’den Türk kadını için “pozitif ayrımcılık” çağrısı

Kayhan Karaca / Strasbourg5 Temmuz 2005

Avrupa Parlamentosu (AP), bu hafta Strasbourg’da oylayacağı bir rapor ve kararda Türkiye’de kadınların politik yaşamda temsiliyeti için “pozitif ayrımcılık” çağrısında bulunmaya hazırlanıyor...

https://p.dw.com/p/Aajt
AP'de Türkiye'deki kadınların durumuyla ilgili hazırlanan rapor görüşülüyor
AP'de Türkiye'deki kadınların durumuyla ilgili hazırlanan rapor görüşülüyorFotoğraf: AP

AP’nin gündeminde bugünlarde bir kez daha Türkiye’deki kadınların durumu var. Bu konuda, AP’nin üzerinde görüşmelere başladığı, Türk kökenli Hollandalı parlamenter Emine Bozkurt tarafından hazırlanan rapor, “Türkiye’de kadınların sosyal, ekonomik ve politik yaşamdaki rolü” başlığını taşıyor. Rapora ek karar tasarısında Türkiye’de kadınların politik yaşamdaki düşük temsiliyet oranından yola çıkılarak, siyasi partilere bu alanda kadınlar için kota sistemi uygulaması öneriliyor. Kararda, kota sistemine ek olarak, kadınların siyasi partilerin seçim listelerinde “seçilebilir” sıralarda aday gösterilmeleri tavsiyesinde de bulunuluyor.

Avrupa Parlamentosu, Türkiye’de kadınların politik yaşamda temsiliyeti konusunda bununla da kalmayıp, yönetim kadrolarında kadınlara üst düzey görev vermeleri için Türk siyasi partilerini göreve çağırıyor. Taslak kararda ayrıca, Türkiye’de kadın hakları alanında etkin olan sivil toplum örgütleri ve kadın politikacıların kota sistemine destek verdiğine vurgu yapılarak, Türk kadınının Meclis’teki temsiliyet oranının yüzde 4.4, yerel meclislerdeki temsil oranının ise sadece yüzde 1 olduğu hatırlatılıyor.

Kadına yönelik şiddet

Raporun ele aldığı hassas konulardan biri de kadınlara yönelik şiddet. Rapor bu alanda Türkiye’de veri yetersizliğinden şikayetçi. Namus cinayetleri ve aile içi şiddetin suç sayılmasına ilişkin son yasal değişiklikler olumlu bulunmakla birlikte, genel anlamda kadına yönelik şiddet, çok eşlilik, zoraki evlilikler ve bakirelik testi gibi gelenek ve uygulamaların sorun teşkil etmeye devam ettiği söyleniyor.

Raporda, kadına yönelik şiddet konusunda ilginç bir öneri de var: Türkiye’de kadın haklarının pratikte korunmasının halen yetersiz olduğu kanısındaki Avrupa Parlamentosu, polis, adalet, tıp ve eğitim kurumlarının personellerinin kadına yönelik şiddet ve kadın - erkek eşitliği konularında mecburi mesleki eğitimden geçirilmelerini istiyor.

İş yaşamında kadınların rolü

Raporda işlenen bir diğer konu ise kadınların iş yaşamındaki rolü. Raporun bu bölümünde öncelikle, Türkiye’de kadınların iş piyasasındaki oranının düşüş trendinde olduğu tespiti yapılıyor. Buna örnek olarak da 1998 yılında iş piyasasının yüzde 35’ini oluşturan kadın çalışanların bugün bu alandaki oranının yüzde 27 olması gösteriliyor.

Raporda, Türkiye’deki doktor, avukat ve üniversite profesörlerinin oranının yüzde 30 civarında olduğu not edilmekle birlikte, genel olarak kadının iş piyasasındaki konumunun endişe verici olduğu savunuluyor ve kadınların iş piyasasındaki payında gözlemlenen gerileme daha ziyade “toplumun çalışan kadını olumsuz algılayışına” bağlanıyor.

Eğitim sorunu

Kadınların eğitim sorununa da değinilen raporda, mecburi ilk öğretim 8 yıl olsa da, yaklaşık 500 bin kız çocuğunun her yıl okuldan mahrum kaldığına işaret ediliyor. Kadınlar arasında okuma yazma bilmeyenlerin oranının ise yüzde 25 gibi dramatik bir düzeyde olduğu vurgulanıyor.

Rapor ve beraberindeki karar taslağı tüm bu tespitlerden yola çıkarak, Türk hükümetine kadın hakları alanında ilerlemeler sağlaması ve bu yolda sivil toplumla elele çalışması çağrısında bulunuyor. Türkiye’de kadın haklarının bilançosunu çıkaran raporda, kadın haklarına saygının Türkiye’nin gelecekteki Avrupa Birliği üyeliği önünde “olmazsa olmaz koşul” olduğu da altı çizilerek hatırlatılıyor.