1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Arap ülkelerinde demokrasi hayali

afp31 Mayıs 2004

ABD, diktatörlüğün hakim olduğu Arap dünyasında, Irak’ın batılı demokrasinin öncüsü olmasını istiyor. Ancak Arap ülkelerinde hala yoğun olarak insan hakları ihlalleri yaşanıyor. Bu yüzden Washington’un Fas’tan Irak’a kadar Basra Körfezi kıyılarında hedeflediği demokrasi şimdilik hayal gibi görünüyor...

https://p.dw.com/p/AbGW
Arap ülkelerinin büyük bir kısmı diktatörlükle yönetiliyor...
Arap ülkelerinin büyük bir kısmı diktatörlükle yönetiliyor...Fotoğraf: AP

Latin Amerika, Asya ve Afrika’da diktatörlüklerin çoğu sona erdi. Arap ülkelerinde ise katı ve despot yönetimler, modernizmle geleneksel arasındaki çatışmanın temsilcisi oldu. Uzmanlar ve insan hakları örgütlerinin despot liderlerce yönetilen Arap ülkeleriyle ilgili görüş ve tespitleri de pek iyimser değil.

Almanya’nın Hamburg kentinde bulunan Şark Enstitüsü’nden Henner Fürtig, ”Hiçbir Arap ülkesinde batı tipi demokrasi kurulamadı” diyor. Af Örgütü’ne göre bu ülkelerde ağır insan hakları suçları işleniyor. ABD’deki Georgetown Üniversitesi eğitim veren Suriyeli sosyolog Halim Barakat ”Tiranlar toplumu boyunduruk altına alıyor ve vatandaşların yönetime karşı hiçbir hakları yok” diyor. Ortadoğu’nun tek demokratik yönetim olarak İsrail görülüyor.

ABD'nin stratejisi

Diğer taraftan birçok Arap ise, ABD’nin Arap ülkelerindeki dikta yönetimlerini desteklediğini düşünüyor. Örneğin, parlamento üyelerinin atandığı Suudi Arabistan Krallığı, ABD’nin en yakın müttefiklerinden. Bu desteğin başta petrol olmak üzere birçok stratejik nedeni var.

ABD, hanedanlıkların ve dikta rejimlerinin varlığından yarar sağlıyor. Filistinli yazar Said Aburish ”Zorba Dostluk” kitabında, ”Batı, Arap ülkelerinde uzun ömürlü diktatörlükleri, istikrarsız demokratik yönetimlere tercih ediyor” diyor. Alman Şark Enstitüsü’nden Henner Fürtig, Arap ülkelerinde yönetimde olanların ellerindeki güçü kaybetmek istemedikleri için demokrasiden korktuğunu ileri sürüyor. İktidarı kaybetme endişesi nedeniyle oy kullanma hakkı ve de çok partili sistemin tam olarak hayata geçirilmesini izin verilmiyor.

İktidar kolay kolay bıkarılmıyor

Zaten Ortadoğu’da da iktidarı ele geçirenler, bu gücü kolay kolay ellerinden bırakmıyor. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek 1981 yılından bu yana iktidarda. Libya 1969’dan beri Muammer Kaddafi tarafından, Suriye ise 1970 yılından beri Esad ailesince yönetiliyor.

Bu ülkelerde yüzyıllardır diktatörlere boyun eğmiş halk da geleneksel değerlerin etkisi ile yönetime karşı ayaklanmıyor. Halk dayanışması, güçler ayrılığı, temsili demokrasi ve insan hakları gibi kavramlar batıdan ithal olarak görülüyor.

Demokrasi denemeleri

Son yıllarda tam da Kahire ve Şam gibi merkezlerdeki aydınlar tarafından geri kalmış olarak nitelendirilen Basra Körfezi çevresindeki küçük monarşilerin demokrasi denemeleri oldu. Bahreyn, Katar, Umman ve Kuveyt’te gerçekleşecek olan çok partili seçimler de yerel ya da parlamento seçimleri yapıldı. Bununla birlikte emir ve şeyhlerin iktidarlarında değişen olmadığı gibi bu bir demokrasi eğilimine dönüşmedi.

Şimdi ABD, Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde Arap ülkelerinin de demokratikleşmesini istiyor. Tunus’ta yapılan son Arap Birliği Zirvesi’nde Arap devlet başkanları, ABD’nin baskısı sonucu demokratik hakların geliştirileceğini söylediler. Ancak bunun ne zaman ve nasıl olacağına dair açık hedefler belirtmediler. Çünkü demokratik sürece geçiş bir taraftan hükümdarların yönetimi devredeceği anlamına geliyor.