1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Arap ülkelerinde federalizm korkusu

Derleyen: Ayşe Tekin30 Ağustos 2005

Irak’taki anayasa uzlaşmasında Sünniler’in taleplerine cevap verilmemesi, diğer Arap ülkelerindeki Sünniler’i de telaşlandırıyor. Arap ülkelerindeki Sünniler, anayasadaki federatif anlayışın Irak’ın parçalanmasına ve daha çok da Arap kimliğini kaybetmesine yol açabileceğinden korkuyor…

https://p.dw.com/p/Aaaq
Irak'taki Sünniler'in reddettiği fedaratif yapı, diğer Arap ülkelerini de endişelendiriyor
Irak'taki Sünniler'in reddettiği fedaratif yapı, diğer Arap ülkelerini de endişelendiriyorFotoğraf: AP

Irak, 1921 yılında İngilizler tarafından harita üzerinde kurulan bir devlet. O zamanki İngiliz yönetiminin sınırları çizerken tek bir hedefi vardı: Şii ve Kürt bölgesindeki zengin petrol kaynaklarını kontrol edebilmek. Irak’ta farklı etnik grupların birarada yaşaması, ancak baskıcı rejimlerle mümkün olabildi. Irak Kralı Faysal bile farklı halk gruplarından bir ulus yaratmanın ne kadar güç olduğundan şikayet ettiği biliniyor. Irak’ta yeni, demokratik bir anayasa oluşturma çabaları bu sıkıntıyı iyice ortaya çıkardı.

Kürtler ve Şiiler, federatif yapıyı benimser ve bölgesel zenginliklerin gelirinin öncelikle o bölgede yaşayan halkın refahı için kullanılmasını isterken, Sünniler federatif yapıya kesinlikle karşı çıkıyor. Aslında Sünni nüfusun büyük çoğunlukla yaşadığı Bağdat’ın 100 km. batısındaki Ramadi kentinde bölgenin en zengin petrol ve doğal gaz kaynakları mevcut.

Bu durumda Sünniler’in şikayeti ekonomik değil, ama anayasada yer almayan bir başka sıfata önem veriyorlar: Irak’ın bir Arap devleti olması. Bu özellik vurgulanmazsa, Iraklı Kürtler’in günün birinde ülkenin Arap Birliği üyeliğine bile karşı çıkabileceğinden endişe ediyorlar.

Merkeziyetçi yapının bozulması korkutuyor

Irak’taki federalizm tartışması, diğer Arap ülkelerinde de merkeziyetçi yapının sorgulanmasına yol açabilir. Örneğin, Mısır, en merkeziyetçi Arap ülkelerinden biri. Kahire yönetimi, farklı etnik grupları birarada tutmakta şimdiye kadar başarılı oldu. Komşusu Sudan’da ise güney ve kuzey arasındaki etnik ayrım yıllardır devam eden ve 1 milyon kişinin ölümüne neden olduğu tahmin edilen iç savaşın nedeni.

Bir başka Arap ülkesi Lübnan’da da farklı etnik gruplar, merkeziyetçi yönetimi zorlaştırıyor. Arap politikacılar ya da krallar şimdiye kadar azınlık haklarını gözetecek demokratik rejimler yerine baskıcı rejimlerle ülkelerinin sınırlarını korudular. Irak’taki Saddam Hüseyin rejimi bunun en önemli örneği. Buna rağmen hiçbiri ortak Arap kimliği yaratamadı.

İngilizler’in, Irak’ta 84 yıl önce denediklerini şimdi Amerikalılar tamamlamaya çalışıyor. Hedef yine petrol kaynaklarının kontrolü, ama bu kez ortak bir kimlik yaratmak daha da zorlaştı. Karşılarında Saddam Hüseyin yönetiminin son zamanlarında kısmi özerklik sahibi olmuş Kürtler’le, İran’dan da gelen destekle bir İslam devleti oluşturmak isteyen Şiiler var. Nitekim Sünniler, İran’ın komşusu Irak’taki etkisinden şikayetçi.

Anayasaya tepkiler

Şiiler’in Irak’ın güneyinde bağımsızlaşma çabaları İslam Konferansı Örgütü’nün son toplantısında da gündeme geldi. Suudi Arabistan’da yapılan toplantıda, özellikle Sünni üyeler, tüm Iraklılar’ın desteklemediği bir anayasanın, bölgede barış ve istikrarı garanti edemeyeceği görüşünü savundular.

Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri Abdül Rahman el Attiya’nın tepkisi de benzer oldu. Attiya, anayasada ülkenin Arap kimliğine atıf yapılmamasını “Irak’ın geleceği için tehditkar” bulduğunu söyledi. Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa daha da ileri giderek, Irak Büyükelçisi’ni çağırdı ve Irak’ın bir Arap ülkesi olduğu ifadesinin anayasada yer almasını istedi. Musa daha sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, “Irak tüm Iraklılar’ındır, ama kimliği Araptır” diyerek beklentisini dile getirdi.

Referandum 15 Ekim’de

Sünniler, şimdi anayasanın 15 Ekim’de yapılacak referandumda reddedileceğini, o zaman Irak’ın kimliğine damgalarını vurabileceklerini umut ediyorlar. Nüfusun % 20’sini oluştursalar da referandumda aranan üçte iki çoğunluk ilkesine güveniyorlar. Anayasanın yürürlüğe girmesini önlemek için 18 eyaletten üçünde reddedilmesi yetiyor. Sünniler ise dört eyalette çoğunluğu oluşturuyor.