1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa Demokrat Parti'den ümitli

Bernd Riegert/Brürksel9 Kasım 2006

Demokrat Parti’nin Kongre seçimindeki zaferi ve ardından Savunma Bakanı Rumsfeld’in istifasıyla Amerikan siyaset sahnesinde taşlar yerinden oynadı. Peki tüm bu gelişmelere AB parlamenterleri nasıl bakıyor? Yeni ABD Savunma Bakanı Robert Gates’ten Irak için ne gibi beklentileri var?

https://p.dw.com/p/AZdG
İsveç Dışişleri Bakanı Bildt, ABD'deki Demokrat Parti’ye temkinli yaklaşanlardan.
İsveç Dışişleri Bakanı Bildt, ABD'deki Demokrat Parti’ye temkinli yaklaşanlardan.Fotoğraf: AP

ABD’deki Kongre seçimlerinde Demokrat Parti, Temsilciler Meclisi ve Senato’da Başkan George Bush’un Cumhuriyetçi Partisi’nin egemenliğine son verdi. Bu sonuçtan sonra Savunma Bakanı Donald Rumsfeld istifasını verdi. Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Martin Schulz, “kabus sona erdi” cümlesiyle Demokratların kazandığı başarı ve Rumsfeld’in istifasından duyduğu memnuniyetini özetledi. Schulz, “Kişisel görüşüme göre ABD’de bir kabus dönemi yavaştan sona ermektedir. Ben, George Bush hükümetini sadece ABD için değil, uluslararası politikalar açısından da bir kabus olarak algıladım,” diye sözlerini sürdürdü. Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi Martin Schulz, Irak’taki feci durumdan sorumlu olan ve dini vizyonların kendisini yönlendirdiğini söylediği bir adamın artık istediği gibi at koşturamayacak olmasının iyi bir gelişme olduğunu da belirtti.

AB-ABD yakınlaşması

Avrupa Parlamentosu’nun Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı, muhafazakar Elmar Brok ise demokratların zaferine daha temkinli yaklaşıyor. Almanya’da iktidarda bulunan Hıristiyan Demokrat Birlik’e mensup Brok, “Ben, ABD’nin yakın bir zamanda Irak’ı terkedebileceği olasılığını görüyorum. Böyle bir adım hem ABD’nin hem de Batı’nın yenilgisi anlamına gelecektir ve o bölgenin istikrarsızlığını beraberinde getirecektir. Bu da, belli bir strateji olmadan bir anlaşmazlığı çözme girişiminin nasıl hatalı bir karar olduğunu da ortaya koyuyor,” dedi ve bundan böyle ABD ile AB arasındaki ilişkilerin daha da yoğunlaşma şansının doğabileceğini, ABD ile ilişkilerin daha iyi düzeye geleceğini kaydetti.

Brüksel’deki birçok AB diplomatı böyle bir durumun Avrupalılara, -örneğin Afganistan’da- ek yükümlülükler getirebileceğine dikkat çekerken İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt de her şeyin toz pembe olacağını düşünmemek gerektiğini, Demokrat Parti’nin Kongre’de çoğunluğu elde etmesinin örneğin ticaret politikalarına ve dünya ticaret görüşmelerine olumsuz etkisi olabileceğini de işaret etti.