1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa’da yakında: Susuz yaz

Pascal Lechler/DW12 Nisan 2007

Uzun süredir tüm dünyada konuşulan küresel ısınmadan Avrupa kıtası da fazlasıyla nasibini alacak. Uzmanlara göre yaşlı kıta yazın kavurucu sıcaklara ve bahar aylarında da sel baskınlarının artmasına hazırlıklı olmalı.

https://p.dw.com/p/AaFU
Küresel ısınmanın etkileri özellikle Avrupa'nın güneyinde hissedilecek.
Küresel ısınmanın etkileri özellikle Avrupa'nın güneyinde hissedilecek.Fotoğraf: AP

BM Dünya İklim Konseyi’nin raporuna göre, iklim değişiminden Avrupa’da nasibini almayacak hiçbir bölge kalmayacak. Global olarak 2100 yılına kadar yerkürenin 2,5 derece civarında ısınacağı hesaplanıyor. Zürih Teknik Üniversitesi’nden iklim araştırmacısı ve İklim Konseyi’nin raporunu kaleme alanlardan biri olan Andreas Fischlin, iklim değişiminin Avrupa kıtasına faturasının ağır olacağı kanısında.

Fischlin’e göre “Çok dramatik sonuçlar olabilir: Örneğin Avrupa’nın su rezervleri niteliğindeki Alp dağlarının buzullarının yok olması gündeme gelebilir ve böylece Avrupa su ihtiyacını karşılamakta zorluk çeker. Ayrıca önümüzdeki her iki yazdan birinin, ısı rekorlarının kırıldığı 2003 yazındaki kadar sıcak ya da daha sıcak olacağı yönünde tahminler var... Bunun ötesinde ilkbahar ve kış aylarında yağışların yoğun olacağından, sık sık sel baskınları yaşanabilir.”

Ürkütücü sonuçlar

Ancak BM İklim Konseyi’nin öngörüleri gerçekleşecek olursa, Avrupa’nın güney bölgeleri iklim değişiminden daha fazla etkilenecek. Örneğin Yunanistan ve İspanya’da susuzluk çekilecek. Bunun sonucunda da çeşitli bitki türleri tarihe karışacak ve o bölgelerde tarımla geçinen nüfus ciddi sıkıntılar yaşayacak.

İklim uzmanı Andreas Fischlin, “Aslında ben bu alanda 20 yılı aşkın bir süredir çalışmalar yapıyorum. İklim değişiminin sonuçlarına ilişkin saptamalarımızın beni artık artık fazla etkilemeyeceğini sanırdım hep. Ama itiraf etmeliyim ki, üç yıllık çalışmalarımız sonunda ortaya çıkanlar beni de ürkütmüş ve endişelendirdi” diyor.

İklim değişiminin önüne geçmek için AB’nin zehirli karbondioksit emisyonlarını yüzde 20 oranında azaltma hedefini yeterli bulmayan Fischlin yine de paniğe kapılınmaması gerektiğini vurguluyor. Uzman, zararlı gaz salınımları azaldığı takdirde, küresel ısınmanın doğuracağı olumsuz sonuçlarla mücadele edilebileceğine inancının tam olduğunu belirtiyor.