1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa'nın büyükleri değişim istiyor

Judith Hartl19 Şubat 2004

Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ve Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın iki haftada bir AB’nin geleceğine ilişkin yaptığı görüşmelere bu kez İngiltere Başbakanı Tony Blair de katıldı. Ancak dün Berlin’de yapılan üçlü zirve, diğer üye ülkelerin tepkisine neden oldu. Tepkilerini yüksek sesle dile getiren ve felaket çanını elinde tutanların başında İtalyan lider Silvio Berlusconi yer alıyor. DW'den Judith Hartl'ın yorumu:

https://p.dw.com/p/Aa5g

Berlin’de biraraya gelen üç ülke lideri, kamuoyuna karşı söylenecek önemli bir söz yokmuş gibi davaranıyor. Schröder, Chirac ve Blair ağızbirliği etmişcesine, dünyanın değiştiğinden, global gelişim karşısında yaşlı kaldıklarından, vergi politikaları ve istihdam konularındaki adaletten dem vuruyor. Zirvede AB ekonomisi ve sosyal politikalarıyla ilgili görüşbirliğine varılan fikir ve önerilerin AB Komisyonu ve İrlanda Dönem Başkanı’na sunulacağı belirtiliyor. Sonuçların bağlayıcı olmadığı vurgulanıyor ancak ilk AB Zirvesi'nde tartışmaya açılması umuluyor.

Üç liderin konuşmaları havada kalsa da basın sonunda gerçekçi ve somut bir çıkarım yaptı: İstenen, AB’nin ekonomi ve endüstri politiklarında söz sahibi olacak Brüksel merkezli bir süper komiserlik. Bunun ardından basının üzerine speküle ettiği soru şu oldu: Süper komiserlik için aday kim? Ancak zirvede ele alınan sadece, Brüksel’de üstün yetkilerle donatılmış olası ekonomik liderlik statüsü değildi. Üç lider, eğer Avrupa gelecekte ekonomik üstünlüğü ele alacaksa, bunun dört yıl önce Lizbon’da alınan kararlar doğrultusunda kısa vadede gerçekleştirilmesi yönünde fikirbirliği etmiş görünüyor.

Schöder, Chirac ve Blair’in artık liderliği ele alması doğru ve yerinde bir karar olarak değerlendiriliyor. Çünkü bir lider olmadan AB, çok yavaş hareket ediyor. Ağır adımlarla ilerleyen AB’nin ihtiyaç duyduğu onu harekete geçirecek bir motor. İşte üç lider, Berlin’deki zirvede, ”Artık harekete geçin!” mesajını verdi.

Bundan sonra önemli olan Schöder, Chirac ve Blair’in temasları konusunda açık ve şeffaf davranmaları. Çünkü diğer üye ülkelerin, ’AB direktörlüğü’ endişeleri açık bir politika izlemekle yatıştırılacağa benziyor.