1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa'nın iltica politikasına eleştiri

1 Temmuz 2009

İnsan hakları savunucuları ve yardım örgütleri, Avrupa’nın iltica politikasında köklü değişiklik yapılmasını istiyor. Sivil toplum örgütleri mülteci ve kaçak göç sorununa dikkat çekmek için ortak bir girişim başlattı.

https://p.dw.com/p/IetW
Fotoğraf: AP

Uluslararası Af Örgütü ve Alman mültecilerle dayanışma örgütü 30 Haziran'da Berlin'de yaptıkları açıklamada, AB topraklarına ayak basmamaları için mültecilerin açık denizlerde yakalanmasının, uluslararası hukuka aykırı olduğunu savundu. Açıklamanın İsveç’in AB Konsey Dönem Başkanlığı görevine başlamasından bir gün önce gelmesi, dikkat çekiciydi. İltica politikası İsveç’in dönem başkanlığının da en önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor.

Yasadışı yollarla Avrupa'ya ulaşmaya çalışırken tekneleri batan ve boğulan mülteciler, uluslararası hukukun ihlali, mültecilerin açık denizlerde yakalanıp transit ülkelere ya da geldikleri ülkelere geri gönderilmesi, iltica başvurulularının niteliği ya da mültecilerin AB üyesi olmayan ülkelere sınırı bulunan üye ülkelere yerleştirilmesindeki eksiklikler... Tüm bu olumsuz gelişmelere daha fazla seyirci kalmak istemeyen pek çok sivil toplum örgütü, bir ittifak oluşturarak, kamuoyunun dikkatini mülteci ve kaçak göç sorununa çekmek için ortak bir girişim başlattı. Girişimin nihai amacı, mültecilerin korunmasının kapsamının genişletilmesi.

Çok sayıda kuruluş bir araya geldi

Söz konusu ittifakın çatısı altında, Uluslararası Af Örgütü ve Alman mültecilerle dayanışma örgütü Pro Asyl’in yanı sıra Alman Avukatlar Derneği, Yeni Hâkimler Birliği, Alman Kızıl Haç ve daha pek çok sivil toplum ve yardım kuruluşu bulunuyor. Pro Asyl'ün yöneticisi Günter Burkhardt, amaçları hakkında şu bilgiyi veriyor:

“Geniş tabanlı bir ittifak olarak, Avrupa mülteci ve göçmen politikalarının önceliklerinde köklü bir değişiklik istiyoruz. Ortak bir açıklama yayınlayarak, Avrupa’da hâlihazırda var olan eğilimin, insan haklarıyla, uluslararası hukukla ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin daimi kararlarıyla uyuşmadığını açıkça belirttik.”

Denizde gerçekleşen binlerce ölüm vakasını göz önünde bulunduran uluslararası sivil toplum örgütleri, bu durumun insan haklarıyla ilgili olduğundan, AB'nin önde gelen üyelerinden biri olarak Almanya'nın da soruna dair kesin tutum takınmasını bekliyor. Burkhadt şöyle konuşuyor:

“Gördüğümüz şey, toplumuzun dayandığı temellerin, insan haysiyetine saygının ve insan haklarının kayıtsız şartsız geçerli olmasını öngören temel ilkenin erozyona uğradığıdır.”

Bildserie Schwerpunktwoche Europa Wahl Europaparlament Einwanderung Asyl
Fotoğraf: DW-Montage/picture-alliance/dpa

Mültecilerin geri gönderilmesi kınandı

Mültecilerin açık denizde yakalanıp Afrika’ya geri gönderilmesi uygulaması da açıkça eleştiriliyor. Örneğin İtalya, geçen haftalarda yüzlerce kaçak göçmeni açık denizde durdurarak, Libya'ya gönderdi. Böylece mülteciler, İtalya topraklarına ulaşıp iltica için müracaat edemeden geri dönmek zorunda kaldılar. Bu tutum, ittifaktaki örgütler tarafından desteklenen bir yazılı belge ile uluslararası hukukun ihlali olduğunu gerekçesiyle kınandı.

Avukat Reinhard Marx, AB'nin yol açtığı durumun devletler hukukuna aykırı olduğunu söylüyor:

“Mültecileri taşıyan teknelerin açık denizde yakalanıp geri döndürülmesinin, uluslararası hukukun ihlali olmadığı iddia ediliyor. Bu uygulama, 'açık denizlerde hukuk kurallarının geçerli olmadığı' şeklindeki yaygın kanaatten kaynaklanıyor. Yani açık denizler, 'hukuktan arındırılmış bir serbest bölge' gibi görülüyor. Oysa böyle bir durum söz konusu değil.”

Ortak bir hukuk talebi

Uluslararası Af Örgütü'nün Almanya bürosundan Wiebke Henning, bilhassa AB üyesi olmayan ülkelere sınırı olan Birlik ülkelerinin sorumlulukları konusunda yalnız bırakılmasını eleştiriyor ve “Örneğin Malta'ya, Almanya’ya kıyasla 19 kat daha fazla iltica başvurusu yapılıyor” diyor.

Avukat Marx, Avrupa'da ortak bir hukukun uygulanmasının öneminden bahsediyor. Böylece, örneğin Yunanistan bir tane bile Iraklı mülteciyi kabul etmezken, diğer ülkelerin, Iraklı göçmenlerin yüzde 90'ına yakınını kabul etme zorunluluğu da ortaya çıkmayacağını belirtiyor.

Sabine Ripperger / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Murat Çelikkafa