1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“Azınlık tanımı yeniden yapılmalı”

Jülide Mollaoğlu/DW22 Ocak 2007

Alman Federal Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Polenz, Hrant Dink suikastını Deutsche Welle için değerlendirdi. Dink’in Türkiye’deki milliyetçi gruplar tarafından hedef gösterildiğine işaret eden Polenz, azınlık tanımının da gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.

https://p.dw.com/p/AZXC
Polenz: "Dink’in 301. maddeden yargılanması, belki cinayeti işleyenleri cesaretlendirdi."
Polenz: "Dink’in 301. maddeden yargılanması, belki cinayeti işleyenleri cesaretlendirdi."Fotoğraf: ZB - Fotoreport

Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayeti, AB dönem başkanlığını devralan Almanya’da da geniş yankı yarattı. Almanya Parlamentosu Hıristiyan Birlik Partileri Grubu İnsan Hakları ve İnsani Yardım Sözcüsü Erika Steinbach, Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin yayımladığı bildiride, Türkiye’nin bu olayda sorumluluğu olduğu ifadesine yer verirken, Deutsche Welle Türkçe Yayınlar Servisi’nden Jülide Mollaoğlu’nun konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Alman Federal Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Ruprecht Polenz de Steinbach’ın açıklamalarına destek verdi.

DW: Hrant Dink cinayetinde Türkiye bu olayda nasıl bir sorumluluk taşıyor sizce?

Polenz: Bence öncelikle olayın emniyet tarafından açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Gözaltına alınanlar var, yakalananların suçlarını itiraf ettikleri söyleniyor. Ancak, olayın perde arkası ve cinayetin nedenine ilişkin elimizde çok az bilgi var. Bu nedenle, bu korkunç cinayet hakkında bir değerlendirme yapabilmek için şu anda elimizde çok az veri bulunuyor. Ama doğru olan bir nokta da, geçtiğimiz aylarda basında çıkan haberlerden de bu takip edilebiliyordu: Öldürülen Ermeni yazar, daha doğrusu Ermeni kökenli Türk gazeteci Dink’in, Türkiye’deki milliyetçi grupların hedefi haline gelmiş olmasıdır. İnsan hakları sözcümüz Steinbach’ın bildirisinde de, bu noktaya işaret edildi. Dink’in Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinden yargılanması, belki de bu cinayeti işleyenleri cesaretlendirdi.

Türkiye’deki Hıristiyan azınlıkların durumu, Almanya ve Avrupa Birliği tarafından sık sık bir problem olarak Ankara’nın önüne getiriliyor. Azınlıkların durumunun düzeltilmesi için ne yapılması gerekiyor?

Ben, öncelikle azınlıktan ne anlaşıldığının tartışılmasını gerektiğine inanıyorum. Hala geçerli olan eski anlayış. Osmanlı geleneğinde, dini azınlıklar kabul edilirken, etnik gruplar azınlık olarak tanınmıyordu. Ama gerçek şu ki, kabul edilse de edilmese de, kendini böyle hissedenler, azınlıktır. Bu çerçevede, yasalar önünde eşitlik sağlayan, tüm gruplara eşit davranılan siyasetlerin üretilmesi gerekmektedir. Böylelikle, azınlıklara ayrımcılık yapılması da engellenebilir.

Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından, Türkiye ve Ermenistan ilişkilerine yönelik tartışmalar da başladı. Alman Parlamento Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı olarak, iki ülke arasındaki ilişkilere yönelik beklentileriniz nedir?

Almanya ve AB, uzun bir süreden beri iki ülke arasındaki ilişkilerin düzelmesi konusunu yakından izliyor. İki ülke arasındaki sınırın açılması gerekiyor, zira şu anda sınır kapalı bulunuyor. İki ülke arasındaki gerilimin de ortadan kalkması gerekiyor. Tabii ki sınır açılırsa, bu Ermenistan’ın gelişmesi için de faydalı olacaktır. Kapalı kapılar ardında kalmayacaktır.