1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Azerbaycan’da kargaşa uyarısı

Nihat Halıcı / DW1 Kasım 2005

Azerbaycan, 6 Kasım’da genel seçimler için sandık başına gitmeye hazırlanıyor. Uzmanlar, petrol zengini Azerbaycan’da seçim sonrası yaşanabilecek gerginliğin bölgede yeni bir istikrarsızlık merkezi oluşturabileceğine dikkat çektiler. DW’den Nihat Halıcı’nın haberi…

https://p.dw.com/p/AaQw
Azerbaycanlılar, 6 Kasım'da sandık başına gitmeye hazırlanıyor
Azerbaycanlılar, 6 Kasım'da sandık başına gitmeye hazırlanıyorFotoğraf: AP

Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Rusya Bölüm Başkanı Sinan Oğan, Azerbaycan’da 6 Kasım sonrasında kargaşa ihtimaline işaret ediyor. Azerbaycan’da 7 Kasım sabahı çok büyük olaylar yaşanabileceğine dikkat çeken Oğan, uluslararası toplumun şimdilik sadece mesajlar vererek bunu engellemeye çalıştığını kaydetti. Ancak bu mesajların 7 Kasım sabahı yetmeyebileceğini savunan Oğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Uluslararası toplum çok daha ciddi araçlarla hem hükümete hem de muhalefete baskı yapması Azerbaycan’da 7 Kasım sabahı iç çatışmaya varacak karışıklıkları önlemesi gerekiyor. Azerbaycan’da hem etnik çatışma ihtimali yükselebilir, bu durumda hem de Ermenistan ile olan savaşın mevcudiyeti, petrol ve gaz zengini bu ülkeyi önümüzdeki senelerde çok daha derin buhranlara itebilir. Bunun için bütün uluslararası camianın 7 Kasım sabahı hem iktidara hem de baskı yapması lazım ki bir iç çatışmadan kaçınılabilsin.“

Sivil devrimler dönemi

Azerbaycan’da 2003 yılında yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde iktidarla muhalefet arasında sokak gösterilerinin yaşandığını, polisin şiddet uyguladığını hatırlatan Sinan Oğan, sözlerine şöyle devam ediyor:

„Ancak o dönemden bugüne çok şey değişti. Her şeyden önemlisi Gürcistan’da başlayan Ukrayna ve Kırgızistan’da devam eden sivil devrimler bölgeyi etkisi altına aldı. Bununla da kalmadı, ABD dış politikasında demokrasi ön plana geçti ve demokrasinin sivil metotlarla yayılmasının ön plana çıkması, bugün Azerbaycan’da da benzer tartışmaları gündeme getirmiştir. Bugün Azerbaycan petrol, İslam ve demokrasinin olabileceğini gösterip göstermemesi açısından son derece önemli bir noktada bulunmaktadır. 6 Kasım seçimleri sadece Azerbaycan’ın değil, Amerika’nın Avrasya coğrafyasındaki politikaları açısından da son derece önemli bir duraktır.“

Bakü’nün stratejik konumu

Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Rusya Bölüm Başkanı Sinan Oğan, Azerbaycan’ın stratejik konumuna da dikkat çekerek, çok hassas bir ülke olduğunu söylüyor. Azerbaycan’ın Rusya ile İran arasında bulunduğunu vurgulayan Oğan sözlerini şöyle sürdürüyor:

“İran’a yönelik ABD politikaları malum. İran’a bağlı Güney Azerbaycan’da 30 milyon civarında Türk yaşamaktadır. Azarbaycan’da Rusya’nın çok büyük bir askeri radar üssü bulunmaktadır. ABD, Azerbaycan’da iki yeni dinleme üssü kurmak üzeredir. Azerbaycan, Doğu ile Batı arasında enerji koridorudur. Ve Azerbaycan her şeyden önemlisi petrolü olan Müslüman bir ülkedir. Demokrasiye geçmeye çalışmaktadır. Bütün bunlar, Azerbaycan’ın konumunu son derece hassaslaştırmaktadır.”

Küresel güçlerin değişim talebi

Azerbaycan’da Batılı ya da küresel güçlerin bir rejim değişikliğini istediğini kaydeden Sinan Oğan, iddiasına şöyle açıklık getiriyor:

“Çünkü Azerbaycan hem petrolü olup hem de demokrasiye geçen hem de nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülke olması, Azerbaycan’ı belki de Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde örnek ülke konumuna getirebilir. Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan’da yaşanan sivil devrimlerin bugünlerde sancılar yaşaması bundan sonra yapılacak sivil devrimler için engelleyici bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Oysa demokrasi yayma çabalarının devam etmesi için Azerbaycan sonraki duraktır ve bu durağın başarılı bir şekilde aşılması gerekiyor ki önümüzdeki süreçte Kazakistan ve ardından Özbekistan ve 2006’da da Beyaz Rusya’da da benzer rejim değişiklikleri yaşanabilsin.”

Avrasya’nın dönüşümü

Azerbaycan’da ABD’nin bölgeyi dönüştürmeye yönelik global politikalarının uygulanabileceğine değinen Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Rusya Bölüm Başkanı Sinan Oğan, “Buna Avrasya’nın dönüşümü projesi de diyebiliriz. Bu, Büyük Ortadoğu Projesini tamamlayacak, belki de onu başarılı bir şekilde başlatacak önemli bir ögedir” diye konuştu. Oğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Elbette ki Azerbaycan’da petrol olmasaydı da Azerbaycan’a demokrasi getirilecekti. Çünkü sadece Azerbaycan olduğu için oraya demokrasi getirilmek istenmiyor. Demokrasi, Amerikan dış politikasının son dönemde en önemli silahlarından, en önemli ögelerinden birisi haline gelmiştir. Ancak Azerbaycan’da petrolün olması, Azerbaycan’ın bir İslam ülkesi olması, onun konumunu son derece hassaslaştırmaktadır. Bu sebepledir ki Batı’nın diğer ülkelerden, Ukrayna’dan, Kırgızistan’dan ve Gürcistan’daki hadiselerde gösterdiği o cesaretli tavrı Azerbaycan’da şimdi göstermediğini görüyoruz. Batı, biraz çekingen kalmaktadır. Özellikle Başkan Bush’un karşısında demokrasi mi istikrar mı sorusu hala geçerliliğini korumaktadır. Başkan Bush’un belirleyeceği tercih bundan sonra bölgeye yönelik Amerikan dış politikasında da belirleyici olacaktır.“

Aliyev hanedanının Batı ile ilişkileri

Azerbaycan’da Aliyev hanedanlığının söz konusu olduğunu belirten Sinan Oğan, „Batı’nın Azerbaycan’da çekimser kalmasının en önemli sebeplerinden birisi de Haydar Aliyev’den oğlu İlham Aliyev’e geçen rejimin mevcut iktidara sadık olmasıdır“ diyor. Oğan, „Rejim derken, daha çok rejimin güç unsurlarını kastediyorum. Daha önceki örneklerde ordu, güvenlik birimleri biraz tarafsız kalmıştı. Oysa Azerbaycan’da şimdi sıradan sokak gösterilerine dahi çok sert müdahale edildiğini görüyoruz“ diye konuşuyor. Azerbaycan’da Özbekistan’da yaşanan olayların benzerinin yaşanmasını beklemenin mümkün olmadığına dikkat çeken Sinan Oğan, şunları söylüyor:

„Azerbaycan’ın demokrasi tecrübesi çok eskiye dayanmaktadır. Azerbaycan 1918 yılında doğuda ilk demokratik cumhuriyeti kurmuştur. Birçok önemli hadise, Azerbaycan’ı Özbekistan’dan ayırmaktadır. Azerbaycan’da Özbekistan gibi çok kanlı olaylar yaşanmasını beklemiyoruz. Zaten Azerbaycan’da eğer 7 Kasım’da bu şekilde bir kan dökülme olursa İlham Aliyev rejiminin iktidarda kalması son derece güçleşir. Ancak bununla beraber, 7 Kasım sabahı muhalefet büyük bir ihtimalle sokağa çıkacaktır ve Azerbaycan polisi ise muhalefeti kan dökmemeye özen göstererek mümkün ölçüde bastırmaya çalışacaktır.“

Darbe iddiaları ne kadar ciddi?

Sinan Oğan, seçim öncesi darbe iddiaları hakkında şunları söylüyor: „Azerbaycan’ın son 15 senesine baktığınız zaman neredeyse 15 darbe girişiminden bahsedildi veya darbe iddiası ortaya atıldı. Azerbaycan’da bu tür darbe iddiaları çok popüler. Her küçük olayda dahi bir darbe, Azeriler’in deyimiyle ‘devlet çevrilişi’ yapılacağı iddia ediliyor. Oysa ortada bir darbe söz konusu değil. Eğer bir darbe olacaksa bu, askeri ya da güç kullanılan bir harekat yerine 7 Kasım sabahı sivil devrim şeklinde olacaktır.“

“Resul Guliyev kahraman olabilir“

Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Rusya Bölüm Başkanı Sinan Oğan, sürgündeki Azeri siyasetçi Resul Guliyev’in Azerbaycan’a dönme girişimini şöyle değerlendiriyor:

„17 Ekim’de gelmesi mümkün olmadı ama Resul Guliyev’in 3 Kasıma kadar mutlaka Azerbaycan’a mutlaka döneceğini gösteriyor. Son yaşadığımız hadiseler şunu da göstermiştir ki aslında Resul Guliyev, İsa Kamber ve Ali Kerimli’den oluşan Azadlık Bloku’nda Resul Guliyev’in ağırlığının giderek arttığını, hatta Resul Guliyev’in Azerbaycan’ın mevcut hükümeti içindeki ağırlığının da düşünülenden çok daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Eğer Resul Guliyev 3 Kasım’a kadar gelir, hapse girerse, kuvvetle muhtemeldir ki hapisten bir kahraman olarak çıkacaktır ve hem muhalefetteki gücünü hem iktidar üzerindeki gücünü daha da artıracaktır.“

Parti enflasyonu

Sinan Oğan, Azerbaycan’ın demokrasi geleneği olmasına karşın siyasi parti enflasyonunun ciddi bir handikap olduğuna işaret ederek şöyle diyor:

„Azerbaycan 8 milyon nüfusa sahip. Ama binden fazla siyasi parti ve organizasyon mevcut. Neredeyse her 10 kişiden birine bir siyasi parti düşmektedir. Bu partilerin hiçbirisi son 15 yıllık bağımsızlık döneminde bir araya gelmemiştir. 15 yıllık dönemde Azerbaycan’ın üç önemli partisi bir araya gelmiştir. Daha sonra buna Bayan Haciyeva’nın partisi olan Liberal Demokrat Parti de katılmıştır. Ve şimdi de Yes Bloku’nun da benzer görüşmeleri sürdürdüğü görülmektedir. Bu, Azerbaycan tarihinde ilk defa rastlanan bir şey. İlk defa iktidarın karşısında muhalefet bir bütün olarak çıkmıştır. Bu hakikaten de Azerbaycan tarihi için son derece önemli bir olaydır.“

Aşırı dincilere dikkat!

Seçimlerin ilk defa birleşen muhalefet için çok ciddi bir sınav niteliği taşıdığına da dikkat çeken Sinan Oğan, „Uzun süreden beri mevcut muhalefet bir darbeyle iktidardan uzaklaştırılmıştı 1993 yılından beri ve sürekli iktidara gelme çabasındadır. Bu seçimde bu çabasını eğer bir şekilde gerçekleştiremezse muhalefete ümit bağlamış kesimlerin, bölgede özellikle, yukarıdan Dağıstan’ın etkisinden gelen Vahabizmin, aşağıda İran’ın etkisinden gelen Şii radikalizminin desteklediği bazı radikal dini unsurları güçlendirebilir. Muhalefetten ümidini kesen kesimler bu bahsettiğim taraflara yönelebilir ki bu da Azerbaycan’ın gelecek ve siyasi hayatı açısından son derece tehlikeli bir unsurdur“ diye konuşuyor.

“Aliyev güvenilir ortak“

Ortadoğu uzmanı Michael Lüders ise Azerbaycan seçimlerinin demokratik ve adil yapılacağına inanmıyor. Lüders, „Azerbaycan gerek Amerika Birleşik Devletleri gerekse Avrupa ve Türkiye açısından jeostratejik açıdan önemli bir ülke. Petrol yataklarının zenginliği de önemli. Bu nedenle Azerbaycan seçimlerinin demokratik ve adil yapılması için uluslararası toplumca baskı uygulanacağını zannetmiyorum“ görüşünü dile getiriyor. Michael Lüders, „Aliyev, gerek Rusya gerekse Washington açısından orta vadede güvenilir bir ortak. Bu yüzden Moskova ve Washington, Bakü’ye bugünlerde Suriye’nin yüz yüze kaldığı baskıyı uygulamıyor“ diye konuşuyor.