1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Başarısızlığın faturası yüksek olacak

Karl Zawadzky / DW25 Temmuz 2006

G-8 liderleri, St. Petersburg’da buluştukları zirvede Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) pazarlıklarında uzlaşmaya varılması için çaba göstermişlerdi. Ardından Cenevre’de bir araya gelen AB, ABD, Hindistan, Brezilya, Avustralya ve Japonya’nın temsilcileri yine görüş birliği sağlayamadı. DW’den Karl Zawadzky’nin yorumu:

https://p.dw.com/p/AZp0

“Dünya Ticaret Örgütü’nün verilerine göre, geçen yıl ilk kez 10 trilyon doları aşan dünya ticaretinin hacmi artıyor. Bu tüm taraflar için avantaj sağlamasına rağmen, sanayileşmiş ülkelerle kalkınmakta olan ülkelerin diplomatlarının Doha görüşmelerine yeniden ivme kazandırma çabaları sonuçsuz kaldı. Bu başarısızlığın faturası yüksek olacak.

Sanayi ürünlerinden alınan gümrüklerin kaldırılması, hizmet sektörünün açılması ve ticarete darbe vuran sübvansiyonların kaldırılması gibi refahı arttıracak önlemler hayata geçirilemeyecek. Dünya Bankası, Doha turu başlamadan önce, tüm bu önlemlerin gerçekleştirilmesi halinde dünya ticaret hacminin yılda 300 milyar dolar büyümesini beklendiğini açıklamıştı. Buna bağlı kar ve istihdam artışı artık bir başka bahara kaldı.

Gümrüklerin ve ticaretin önündeki diğer gizli engellerin kaldırılmasının refahı arttıracak, ama bu tüm katılımcılar için eşit düzeyde olmayacak. Şimdi ekonomideki güç unsurlarının serbest kalması zengini daha zengin, fakiri de daha fakir yapacak.

Bunun engellenmesi için 2001’de Doha’da görüşmeler başladığında, üçüncü dünya ülkelerine ’kalkınma turu’ sözü verilmişti. Kalkınmakta olan ülkelerin, bu turdan daha fazla pay alması öngörülüyordu. Ancak, pazarlıklar sırasında sadece sanayileşmiş ülkelerle, kalkınmakta olan ülkeler arasında değil, bu grupların kendi içinde de çıkar çatışmaları yaşadığı ortaya çıktı.

Örneğin Almanya, tarım politikasının önündeki engellerin kaldırılmasında, Fransa’ya göre daha tavizkar davrandı, çünkü ihracat şampiyonu olarak sanayi ürünlerine konulan gümrüklerin kaldırılmasından ve hizmet sektörünün açılmasından daha fazla yararlanacağını biliyordu.

Kalkınmakta olan ülkelerin de kendi aralarında uzlaşmakta zorlandığını göz ardı etmemek gerekiyor. Örneğin, Avrupa tarım pazarının liberalleşmesi en yoksul ülkeler için bir dezavantaj. Zira Avrupa piyasalarına zaten serbestçe girebilen bu ülkeler, Avrupa Birliği’nin garanti ettiği yüksek fiyatlar sayesinde kar ediyorlardı.

Dünya Tekstil Sözleşmesi’nin bağlayıcılığı sona erince, verdiği ucuz fiyatlarla piyasayı ele geçiren Çin’in, diğer ülkelerin tekstil piyasalarının çökmesine neden olduğu unutulmamalı. Şimdi de Doha turunun başarısız kalmasının sonucunda şeker piyasası serbest kalırsa, bundan yararlanacak ülke Brezilya olacak. Dünyanın en fakir ülkeleri ile Avrupalı şeker pancarı üreticileri kaybedenler arasında yerini alacak.

Bu çerçevede, Dünya Ticaret Örgütü’nün pazarlıklarının sonuçsuz kalmasının sorumlusu, sadece sanayileşmiş ülkeleri değil, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler de dünya pazarlarının açılmasına yeteri kadar gönüllü davranmadılar. Doha Turu’nda uzlaşma sağlanamamasının sonucu ise ortada: Dünya ticaretinin büyük ortaklarının, uluslararası ticari kolaylıklara olan ilgisi azalırken, ikili serbest ticaret anlaşmaların sayısı artacak.

Şu anda dünyada zaten 200 civarında ikili anlaşma var. Bunlar, dışarda kalan ülkeleri ticaretin avantajlarından mahrum ettiği gibi ithalat ve ihracat yapanlar için bürokratik işlemler anlamına geliyor. Üstelik böyle ikili anlaşmalarda, güçlü olan taraf daha çok çıkar sağlarken, Dünya Ticaret Örgütü bünyesinde imzalanacak çokuluslu bir sözleşmede yoksul ülkelerin çıkarlarının gözetileceği vadediliyordu. Bu yüzden de Doha Turu’nun başarısız kalması ya da ertelenmesinin yükünü daha fazla kalkınmakta olan ülkeler taşıyacak.“