1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Balkanlar'da diyalog mümkün mü?

Bahri Cani27 Kasım 2003

Eski Yugoslavya topraklarında son 10 yıldır bir yandan savaşlar yaşandı bir yandan da siyasal diyalog çabaları gösterildi. Deutsche Welle’den Bahri Cani, Güneydoğu Avrupa’daki siyasal diyalog kültürünü irdeliyor

https://p.dw.com/p/Aaok
Sorunları şiddet kullanarak aşma kültürü, en çok sıradan insanları etkiliyor
Sorunları şiddet kullanarak aşma kültürü, en çok sıradan insanları etkiliyorFotoğraf: AP

90’lı yılların başında o zamanın Federal Yugoslavya’sının Cumhurbaşkanları Slobodan Miloşeviç, Franjo Tucman, Aliye İzzetbegoviç, Milan Kucan, Momir Bulatoviç ve Kiro Gligorov birçok kez biraraya gelerek görüşmelerde bulunmuştu. Ancak bu görüşmelerde başarı sağlanamamıştı. Belgrad’lı sosyal psikoloji uzmanı Dragan Popadiç, bu görüşmelerin barışçıl bir çözüm arama görüşmeleri olmadığını, tam aksine savaş hazırlıklarının yapıldığı buluşmalar olduğunu öne sürüyor:

Şiddet kullanarak sorun çözme

”Görüşmelere katılan taraflar, bu toplantılarda diğerlerini dinlemek yerine kendi sorunlarını, kendi tavırlarını dile getirdi. Kanımca o zaman bütün önemli politikacılar, sorunları şiddet kullanarak çözme yanlısıydı, çünkü şiddet kullandıkları takdirde – yani savaş başlattıkları zaman kendilerinin kazanacağından emindiler."

Priştine Üniversitesi öğretim üyesi Arşim Bayrami de, görüşmelere katılan siyasilerin başarılı bir diyalog için gerekli temel niteliklere sahip olmadıklarını anlatıyor:

"Gerçek diyalog"un koşulları

”Gerçek bir diyaloğun oluşması için bazı şartların bulunması gerekiyor. Bunların başında karşılıklı açıklık, koşulsuzluk ve tarafların aynı düzeyde bulunuyor olması gelir. Ayrıca tabi ki çözüm için iyiniyetlilik de önemli bir unsur. Taraflardan hiçbiri kendisinin yüzde 100 haklı olduğuna inanmamalı, karşılıklı argümanlar neticesinde çözüme ulaşılmalıdır.”

90’lı yıllarda Güneydoğu Avrupa’da doğrudan diyalogların başarılı olamamasının nedenini, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’ndan Fridhelm Frischenschlager, bölgenin tarihinde görüyor:

Yugoslavya rejiminin etkileri

"Demokrasi kültürü eski Yugoslavya’da henüz gelişmedi. Buna şaşmamak gerekiyor, çünkü otoriter bir rejimdi Yugoslavya, bu ülkeye uydurulmuş komünist bir rejimdi. Şimdiyse insanlar Avrupa standartlarına uyum göstermeye çalışıyor, demokrasi kültürünü özümsemeye çabalıyor. Buysa bu kadar çabuk olmuyor, çünkü Slobodan Miloşeviç devrileli henüz üç yıl geçti. Kosova’ya baktığımızda durumun daha da kötü olduğunu görüyoruz. Burada hem komünist bir rejim, hem de etnik baskı vardı.”

Belgrad’lı uzman Popadiç, birçok politikacı ve etnik grubun sorunları diyalog yerine şiddetle çözmek eğiliminde olduğunu öne sürerken, Kosovalı uzman Arşim Bayrami, tüm diyalog çabalarının Sırplar tarafından engellendiğini söylüyor:

Tehdit ve şiddet üzerine politika

”Kuşkunuz olmasın ki, bugüne dek diyalog sağlanamamasının nedeni, Sırpların hegemonyal politikasıdır. Bu politika diyalog değil, yalnızca tehdit ve şiddet üzerine kurulu.”

Ancak iki uzmanın aynı görüşte olduğu konu, asıl sorunun Balkan halklarından değil, siyasal sınıftan kaynaklandığı. Bayrami ve Popadiç, siyasilerin yapıcı bir diyalog ve çözüm arayışı içinde bulunması gerektiğini öne sürüyor:

”Bir diyaloğa girişen taraflarda karşılıklı hoşgörü bulunması gerekir. Ancak bu tavrın kendi saflarında rahatsızlığa neden olacağını, bazılarının kendilerini hainlikle suçlayacağını biliyor politikacılar. Politikacılar halka kesin hedefler gösteriyor. Halk da bu nedenle uzlaşma sağlanamayacağına inanıyor.”