Bankacıların gözü AB'nin yeni üyelerinde

Polonya’da bankacılık alanında yapılan bir araştırma, çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. Buna göre, yetişkin Polonyalılar’ın sadece yarısı mevduat sahibi. Tasarruf hesabı sahiplerinin oranı ise ülke nüfusunun yüzde 15’ine denk düşüyor. Bu durum, uluslararası bankaların dikkatlerini Polonya ve diğer Doğu Avrupa ülkelerine çekiyor.

Ancak pastanın büyük oranda paylaşıldığı da bir gerçek. Bölgedeki 25 büyük devlet bankasından 21’i özelleştirilmiş durumda. Macaristan’da geçen yıl Postbank’ın satışı büyük ses getirmişti. Avusturya bankası olan Erste Bank açılan ihalede Postbank’ı 400 milyon Euro’ya satın aldı. Erste Bank’ın şu an bölgedeki müşteri sayısı 11 milyonu geçiyor.

Slovenya hariç AB’ye yeni kabul edilen Doğu Avrupa ülkelerinde yabancı yatırımcıların pazar payları yerlileri geçmiş durumda. Finans uzmanları, özelleştirilen bankaların kara geçiş dönemlerinde, sahiplerinin değişebileceğine dikkat çekiyorlar. Bu durumda, pazar payları düşük olan ilk yatırımcıların bölgeden çekileceği belirtiliyor. Çünkü pazarın tamamını ele geçirmek için bölgede belli büyüklükte temsil edilir olmak gerekiyor. Bölgeden çekilecek ilk adaylar arasında ise Hollandalı ING adlı banka gösteriliyor.

Büyük kar elde ediyorlar

Uluslararası bankalar, doğu Avrupa pazarında şu dönem büyük kar elde ediyorlar. Örneğin, bölgede bireysel bankacılık alanındaki kar marjları Almanya’ya göre daha yüksek. Doğu Avrupa’da önümüzdeki yıllarda kar marjlarının düşmesi bekleniyor. Ancak hizmet konusunda geçen yılları takviye etme ihtiyacının bankaların kazançlarını olumlu etkileyeceği hesaplanıyor.

Mali uzmanlar, özellikle krediler alanındaki büyüme potansiyelinden bahsediyorlar. Belçika bankası KBC, Avusturya bankası Die Erste Bank, İtalyan Unicredito ve Alman Hypovereinsbank bölgede konumları en iyi olan bankalar. Bank Austria’nın kredi kurumunun da Doğu Avrupa’da 11 ülkede yaklaşık 900 şubesi var.

Öte yandan, Alman bankalarının, geleneksel yapıları gereği bölgede bireysel bankacılıktansa tamamen ticari bankacılığa yöneldiği görülüyor. Alman bankalarının son yıllarda kendi bünyelerinde yaşadıkları sorunlar da bu temkinli stratejilerinde rol oynuyor.