Batı'ya tek yanlı bakış

“Başta Pakistan olmak üzere bazı Müslüman ülkelerde bugünlerde birileri ortalığı fena halde karıştırmakla meşgul. İnsanlar provake ediliyor ve tartışmalı karikatürlerle doğrudan hiçbir ilgileri olmadığı halde, Avrupa ülkelerinin elçiliklerine saldırılar düzenleniyor. Bunun yanı sıra Batılı ülkelere ve özellikle de medyaya yönelik birtakım haksız genellemeler yapılıyor.

Fakat bu noktada, gözden kaçan bazı noktaları hatırlatmakta yarar var: Hz. Muhammed ile ilgili yakışıksız karikatürleri yayımlayan gazetelerin sayısı, iki elin parmaklarını geçmedi. Çoğunluk böyle bir yayına yanaşmadı bile. Hatta aralarında Deutsche Welle’nin de bulunduğu pekçok Batılı basın-yayın organı, söz konusu karikatürlerin yayımlanmasını eleştirdi. Amerikan medyasını da konuyla hiçbir ilgisi yoktu. Ancak buna rağmen ünlü fast-food zinciri Kentucky Fried Chicken’in Peşaver’deki şubesi gösterilerde yerle bir edildi.

Peki, bu işin sonu nereye varacak? Pakistan’daki deprem bölgesinde yardım faaliyetlerinde bulunanlar arasında Danimarka, Norveç ve Fransa’dan gelenler de var. Bu insanlar, can güvenliklerinden endişe ettiklerinden dolayı artık ev ya da otellerinden bile adım atamıyorlar.

Peki kimdir, nedir bu “Batı dünyası“ denilen şey? Bir Alman gazeteci, mecazî bir üslupla kaleme aldığı yorumunda “Meğer Batı dünyası, Kentucky Fried Chicken’den ibaretmiş“ diyor. Yoksa Batı dünyası, tartışmalı karikatürleri ilk kez basan Jyllands-Posten adlı Danimarka gazetesinin sahipleri mi? Ne Batı’da herkes “fast-food“ diye tabir edilen sağlıksız yemeklerle besleniyor ne de herkes Danimarka’daki aşırı sağcılarla ittifak yapıyor.

Pek çok İslam ülkesinde bugünlerde yine “İslamofobi“ mevhumundan söz ediliyor. Batı’da yayılan bu “İslam korkusuyla“ topyekün mücadele başlatıldığı söyleniyor. Ne yazık ki bu doğru bir saptama. Batılı ülkelerin çoğunda Müslümanlar’a karşı önyargıların bulunduğu bir gerçek. Kamuoyunda oluşan bu yanlış kanıların nasıl düzeltilebileceğine herkes kafa yormak zorundadır.

Almanya gibi bazı ülkeler, bu konuda çoktan somut adımlar atmaya başladı bile. Avrupa ya da Amerika’yla bağlantısı olan herşeye karşı körü körüne bir öfke beslemenin kimseye bir yararı olmayacağı gibi, karşılıklı olarak önyargıların esiri olmanın da herhangi bir fayda sağlamayacağı unutulmamalıdır.“