1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

SED, PDS, Sol Parti

30 Nisan 2009

Almanya’da başka hiçbir siyasi parti hakkında bu kadar sert tartışma çıkmıyor, duygular böylesine kabarmıyor. Başka hiçbir parti de bu kadar sık ve çabuk isim değiştirmedi. “Sol Parti” nedir, nereden gelir, niyeti nedir?

https://p.dw.com/p/Hgsp
Sol Parti’den Oskar Lafontaine ve Lothar Bisky (Foto: AP)
Geçmişe değil, daima ileriyeFotoğraf: AP

Aralık 1989. İki Alman devletini ayıran sınır açılalı bir ay olmuş. Duvarla birlikte koca bir siyasi rejim de yıkılıp gitmişti. Halk Meclisi, Sosyalist Birlik Partisi’nin (SED) önderlik tekelini Alman Demokratik Cumhuriyeti Anayasası’ndan çıkardı. Yoldaşlar SED’in geleceğini tartışmak üzere olağanüstü kongre düzenledi.

İki şıkları vardı: Parti ya lağvolacaktı ya da kendini temelden yenileyecekti. Eskiden devleti temsil eden parti kapatılmadı. Ama programı yenilendi, ismi değiştirildi. SED idi, SED – PDS oldu. Demokratik Sosyalizm Partisi. Ama partiyi parlak bir geleceğin beklediğine pek azı inanıyordu. Partinin bir zamanlar 4 bini bulan kadrosundan geriye 200 kişi kaldı.

Egon Krenz’in seçilmesi, 24 Ekim1989’da Berlin’de Cumhuriyet Sarayı önündeki demokrasi yürüyüşüne katılan göstericiler tarafından protesto ediliyor (Foto:dpa)
SED’in vakti geldiFotoğraf: picture-alliance/dpa

Doğu Alman bölge partisi mi?

Son olarak “Sol” adını alan parti, komünist rejimin yıkılmasından 20 yıl sonra genel seçim sonuçlarına göre SPD (Sosyal Demokrat Parti), CDU (Hristiyan Demokrat Birlik) ve FDP’nin (Hür Demokrat Parti) ardından dördüncü sıraya yükseldi. Doğu Almanya’daki oy oranı Hristiyan Demokrat Birlik ile başa baş gidiyor. Bazı eyaletlerde Sosyal Demokrat Parti’den güçlü.

Başarı tarihinin böyle yazıldığını belirten Göttingen Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesinden Profesör Tim Spier, “Sıfırdan, parlamenter sistemin dışından, genel seçimlerde yüzde 10’lu oranlarda oy toplayan bir parti yaratıldı. Bu alışılmışın dışında bir gelişme” diyor.

Gregor Gysi (Foto: AP)
1993’e kadar SED - PDS başkanlığını yapan Gregor GysiFotoğraf: AP

Birçok siyasi gözlemci, 4 Şubat 1990’da Demokratik Sosyalizm Partisi adını alan SED-PDS’in geçici bir fenomen olduğunu söylemişti. 1990 yılının Aralık ayında yapılan bütün Almanya genelindeki Federal Meclis seçimlerinde, yeni eyaletlerdeki seçmenin yüzde 11,1’i PDS’e oy verirken, partinin Almanya genelindeki oy oranı yüzde 2,4 olmuştu. Çoğu siyasi gözlemci, Doğu ile Batı Almanya arasındaki ekonomik ve sosyal gelişmişlik farkı azaldıkça, Doğu Almanya’daki geçmişi belli olan bu partinin önemini kaybedeceğini söylüyordu.

Koşarcasına gelişme

Ama Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) devamlı ve önlenemezmiş gibi görünen bir yükseliş grafiği çiziyor. Parti, 1990’daki Thüringen Eyalet Parlamentosu seçimlerinde yüzde 9,7 olan oy oranını dört yıl sonra yüzde 16,6’ya, 1999’da yüzde 21,3’e, 2004 yılında ise yüzde 26,2’ye çıkardı. Bu oy oranıyla, bölgesel ya da protesto partisi olarak sınıflandırılamazdı.

1994 yılında Saksonya-Anhalt Eyaleti’nde ilk kez PDS’in dışarıdan desteklediği Sosyal Demokrat – Yeşiller koalisyonu kuruldu. 1998’de Mecklenburg-Vorpommern, Sosyal Demokrat ve Demokratik Sosyalizm partilerinin koalisyon hükümeti kurdukları ilk eyalet oldu. 2001 yılında Berlin Eyaleti’nde de aynı partiler iktidara geldi. Profesör Spier, bunu “dev adımlarla büyümeye” benzetiyor.

Oskar Lafontaine (Foto: AP)
Oskar Lafontaine, Lothar Bisky ile Sol Parti’nin genel başkanlığını yürütüyorFotoğraf: AP

Berlin eyalet hükümetine ortak olması Demokratik Sosyalizm Partisi için bir anlamda, “hem nimet hem lanetti”. Parti, 2006’da Almanya’nın doğusunda yapılan eyalet seçimlerinde kalesi olarak gördüğü seçim bölgelerinde yüzde 20’ye varan oranda oy kaybetti.

Bütün yorumcular oy kaybını, partinin özgün bir programla diğerlerinden ayırt edilebilir profil kazanamamasına bağlıyordu. Çalışma ve Adalet Seçim Alternatifi (WASG) imdada yetişti. WASG 2005 yılında dönemin başbakanı Gerhard Schröder’in ekonomik reform politikasına tepki gösteren eski Sosyal Demokrat Parti üyeleriyle sendikacılar tarafından kurulmuştu. WASG de demokratik sosyalizmi ilke edinmişti. Sonunda iki parti birleşerek “Sol Parti” adını aldı.

Sol Parti taraftarları bir seçim toplantısında (Foto: AP)
Kalıcı olacak mı?Fotoğraf: AP

Küçük, ama oturmuş bir parti

Alman siyaset sahnesinin yeni ismi Sol Parti ilk kez 2007 yılında oy barajını aşıp bir Batı Alman eyalet (Bremen) parlamentosunda milletvekilliği kazandı. Sol Parti, Hessen ve Aşağı Saksonya’daki eyalet parlamentosu seçimlerinde de aynı başarıyı gösterdi. Göttingen Üniversitesi’nden Profesör Tim Spier, Sol Parti’nin halkın nabzını tutmayı başardığını ve sosyal adalet açısından bu konunun klasik ismi Sosyal Demokrat Parti’den daha inandırıcı bulunduğunu söylüyor. Spier, Sol Parti’nin izlediği politikayla daha uzun bir süre için Alman siyasi hayatındaki yerini garantiye aldığı görüşünde.

Almanya’daki başka hiçbir parti onun kadar heyecanlı ve hissi tartışmalara konu olmuyor. Bu yenilenmiş eski partiye kitle partileri sık sık “anti-komünist” refleks gösteriyor. Ancak Almanya’nın artık dört değil, beş üyeli siyasi partiler haritasına sahip olduğuna onlar da kendilerini alıştırmak zorunda. Sol Parti’nin tam olarak neyi amaçladığı da henüz kesinleşmiş değil. Partinin hala bir programı yok. Ortaya koyduğu esas değerler kafa karıştırıyor. Hem sosyal piyasa ekonomisine alternatif görmediğini, hem de kapitalizmi yenmeyi hedeflediğini söylüyor.

Marcus Bösch, Çeviri: Ahmet Günaltay
Editör: Hülya Köylü