1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Berlin-Moskava hattında gerginlik

Cornelia Rabitz/DW12 Ocak 2007

Moskova'yı ziyaret etmeye hazırlanan Almanya Başbakanı Merkel'in Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşmesinde ele alacağı en önemli konu, enerji temininde güvenirlilik. Rusya'nın çeşitli gerekçeler öne sürerek enerji akışını kesmesi Batı'da kaygı yaratıyor.

https://p.dw.com/p/AZY7
Almanya, Rusya’nın Batı'daki en önemli ticaret ortaklarından.
Almanya, Rusya’nın Batı'daki en önemli ticaret ortaklarından.Fotoğraf: AP

Rusya’dan batı Avrupa ülkelerine yeniden ham petrol sevkiyatına başlanmasıyla, son enerji krizi de atlatılmış oldu. Buna rağmen Almanya’da doğudaki ticari ortağının güvenirliğinden duyulan kuşkular artıyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel, 21 Ocak’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geleceği zirvenin öncelikle gündem maddesi enerji güvenliği.

Rusya’nın petrol sevkiyatını geçici de olsa kesmesi Avrupa Birliği ile Rusya arasındaki ilişkilerin gerilmesine yol açtı. Konsey dönem başkanlığını devralırken iyimser ifadeler kullanan Almanya Başbakanı Merkel şimdi Rusya’ya zor bir görevle gidiyor. Merkel, bu konuda “Yeni bir ortaklık anlaşması için müzakereler yapılacak. Bu görev AB Komisyonu’na düşüyor ama biz de dönem başkanı sıfatıyla anlaşmanın şekillendirilmesine katkıda bulunacağız. Konuyu 21 Ocak’ta gideceğim Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşeceğim. Müzakereler önündeki engellerin kalkmasını ve işbirliği anlaşmasını konu alan görüşmelerin yakında başlamasını umuyorum,“ dedi.

Batı Moskova'ya şüpheyle yaklaşıyor

AB’nin ortak bir Rusya politikası olduğu söylenemez. AB işbirliğinde, enerji ittifakının yenilenmesine, etnik ve bölgesel anlaşmazlıklara yapıcı çözüm önerileri getirilmesine ve batılı demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin doğuya transferine önem veriyor. Bu konular artık akademik tartışmalarda ele alınırken her AB ülkesinin de Rusya’ya aynı menfaatlerle yaklaşmadığı görülüyor. Almanya, İtalya ve Fransa Rusya’nın en önemli ticari ortakları. Yatırımcı ve işadamı Rusya’da teşebbüs hürriyetinin ve işbirliğinin artırılmasını bekliyor. Başta Polonya olmak üzere çoğu yeni AB üyesi ise uzun yıllar hegemonyası altında yaşadıkları Rusya’ya daha kuşkulu gözlerle bakıyor.

Rusya’nın sağlık nedenlerini öne sürerek Polonya’dan et ithalini yasaklaması Varşova-Moskova ilişkilerinin daha da gerilmesine yol açmıştı. Rusya batılı değerlerin transferine zaten pek önem vermiyor. Tek istediği, vize işlemlerinin hafifletilip ticaretin artırılması. Dev petrol ve doğalgaz rezervlerini de siyasi koz olarak kullanıyor. Ticari ilişkilerde Çin ve Hindistan’ı AB’ne tercih edebileceğinin akıldan çıkarılmamasını istiyor.

Alman Sosyal Demokrat Parti meclis grubu dış politika temsilcisi Gerd Weisskirchen bağımlılığın tek taraflı olmadığını vurguluyor: “AB Rusya ile iyi ve gelecek vadeden ilişkiler sürdürmek zorunda. Avrupa’da her ülke diğerlerine muhtaç. Karşılıklı bağımlılık söz konusu. Öncelikle enerji konusunda. Rusya’dan çoktan imzaladığı enerji şartını onaylamasını bekliyoruz. Biz Rus enerjisine bağımlıyız. Rusya da enerji satışlarına bağımlı. Bu bakımdan, karşılıklı bağımlılıktan söz etmek daha doğru olur.“

Pazarlıklar uzun sürebilir

AB ile Rusya arasındaki ortaklık anlaşmasıyla ilgili pazarlığın uzun sürmesi bekleniyor. Devlet Başkanı Putin AB’ne enerji güvenliğini garanti etmeye ve bu konunun anlaşmaya dahil edilmesine yanaşmıyor. Avrupa şirketlerinin Rusya’daki yatırımlarıyla ilgili garanti taleplerine de sıcak bakmayan Rusya yönetimi salt milli menfaatleri doğrultusunda hareket ediyor.

Görüşmeler başarılla tamamlanması için Rusya’ya baskı yapmanın fayda etmeyeceğini savunan Berlin Bilim ve Siyaset Vakfı'nın Rusya uzmanı Jens van Scherpenberg AB dönem başkanı Almanya’yı da böyle bir şeye kalkışmaması hususunda uyarıyor: “Avrupalıların iklimin korunması ve enerji güvenliği alanlarında ortak politikalar izlemek isteyecekleri kanaatindeyim. Ama Rusya’ya baskı yapmanın sonuç vermeyeceğini ve anlam taşımayacağını herkes biliyor.“