1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Berlin’de Doğu-Batı Tarım Forumu

Sevim Ercan / DW24 Ocak 2005

Uluslararası Yeşil Hafta Fuarı kapsamında düzenlenen, Doğu-Batı Tarım Forumu'nda, değişen dünyada tarım politikaları tartışıldı. Foruma Rusya, Hollanda, Türkiye, Almanya ve Litvanya tarım bakanları katıldı.

https://p.dw.com/p/Abe4
Tarımsal alanların kirlenmesi, günümüzün öne çıkan sorunlarından biri
Tarımsal alanların kirlenmesi, günümüzün öne çıkan sorunlarından biriFotoğraf: AP

Teknolojik açıdan gelişen, değişen ve küreselleşen dünyayı günümüzde ve gelecekte en fazla meşgul edecek noktalardan birisi de tarım ve gıda politikası olacak. Çevre kirliliği ve buna bağlı olarak özellikle gelişmiş ülkelerin tarımsal alanlarının kirlenmesi öteden beri sık gündeme getirilen bir konu. Bu alanda daha duyarlı olmaya başlayan gelişmiş bazı ülkelere karşın gelişmekte ve geri kalmış ülkelerde tarımdaki denetimsiz, içeriği ve dozu ürkütücü boyutlara ulaşan ilaçlama, her geçen gün daha bir önem kazanmaya başlıyor. Dünyanın en büyük tarım ve gıda fuarı Yeşil Hafta kapsamında 12 yıldır düzenlenen Doğu Batı tarım forumunda bu yıl tüm bu konular da ele alındı.

"Günümüzde ülkelerin ortak bir vizyon ve strateji içinde davranmaları bir zorunluluk halini almıştır.“ Bu sözler Türkiye Tarım ve Köyişleri bakanı Prof. Dr. Sami Güçlü’ye ait. Ancak 12’nci Doğu-Batı Forumu’na katılan tüm bakanlar bu görüşü destekler görünüyorlar.

Tarım anahtar rol oynuyor

Tarımın bir çok ülkede önemli bir geçim kaynağı olması, insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması ve gıda güvencesinin sağlanmasında anahtar bir rol oynadığı ise konuşmacıların hemfikir olduğu bir başka nokta. Almanya Tarım ve Tüketiciyi Koruma Bakanı Renate Künast gıda maddelerinin ekim alanından yemek masasına ulaşıncaya dek yaptığı aşamada ülkeler arası diyalogun önemi üzerinde durdu.

Ayrıca tarımın ülkeler arası işbirliğinde önde gelen sektörlerden birisi olduğunu da vurgulayan Künast, geleneksel tarıma dönüşüm yapılabileceğini de vurguluyor: "Bazı alanlarda geleneksel tarıma dönülebileceğine dair bir inanç taşıyorum. Çin’de kuraklığın önüne geçebilmek için ekili tarım alanlarının bazı bölgelerinden su kaynakları geçirilme işlemi başladı. Onlar bu yöntemin yeni keşfedilmiş modern bir yöntem olduğuna inanıyorlar. Afrika da odunun ısınmada kullanılması gibi. Bazen eski, yani geleneksel yöntemlerin yeniden ele alınması gündeme getirilebilir."

„Çevre duyarlılığı artırılmalı“

Rusya tarım işleri bakanı Alexej Gordejew’e göre ise, ülkelerarası tarım potansiyelinin etkin ve sürdürülebilir bir hale dönüşmesi için çevre duyarlılığının artırılması zorunlu olan bir durum. Gordejew, „Rusya tarımda ihracatçı bir ülke haline gelebilir. Nitekim buğdayda bunu başardık. Rusya dünya piyasalarına ve AB’ye ekolojik açıdan kaliteli tarım ürünleri sunuyor. Biz ayrıca tüm bu noktaların hepimizin ortak amacı olması gerektiğine inanıyoruz" diye konuşuyor.

Tüketicilere sağlıklı ve kaliteli gıda maddeleri sunulması yönünden uygun bir işbirliği platformu oluşturulması gerektiğine inanan bir başka bakan ise Türkiye Tarım ve Köy İşleri Bakanı Sami Güçlü. Güçlü, bu işbirliği ile hedeflere ulaşmakta olumlu katkılar sağlanacağını belirtiyor. İyi bir çevre, kaliteli bir yaşam ve ekonomik refah tüm insanların ulaşmak istediği üç temel amaç olduğuna da dikkat çeken bakan Güçlü, sürdürülebilir kalkınmada toprak ve su kaynaklarının korunmasının önemi üzerinde duruyor.

Bakan Güçlü, bio çeşitliliğin korunması, tarımsal girdilerin etkin bir şekilde kullanımı, çevre dostu tarımın geliştirilmesinin yanısıra kırsal kalkınmanın gerçekleştirilmesi, Türkiye için önceliği olan konular arasında bulunuyor.

“Yeni teknolojilerle tanışmalı“

Hollanda tarım bakanı Cornelius Pieter Veerman, sağlıklı ve kaliteli gıda üretiminde tarımı yeni teknoloji ile tanıştırmanın önemli olduğu kadar sektörde uluslararası rekabet gücünün artırılmasının da önemi üzerinde duruyor. Yerkürede açlık sınırında yaşayan 800 milyon ve 1,5 milyar yetersiz beslenme sorunu ile karşı karşıya olan insanları göz önüne alınca gıda üretimi güvenliği kalitesi ve güvencesi alanındaki sorunların sınırlar ötesi düzeyde ele alınması daha bir önem kazanıyor.

Tüm bunlara kuraklık, su kaynaklarının tüketilmesi, doğa felaketleri, çevre kirliliği, erozyonu da katmak sanıyorum yanlış bir yaklaşım olmasa gerek. Doğu Batı forumunda ortak bir formül bulunamadı ancak kaynaklarının korunması için tüm dünyada ortak bir bilincin oluşması yönünde ortak görüş birliği sağlandı.