1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Berlin’de İslam Zirvesi yapıldı

Seda Serdar/Berlin3 Mayıs 2007

2. İslam Zirvesi Berlin’de Alman yetkililerin, Müslüman örgütlerin temsilcileri ve organize olmayan bağımsız kişilerin temsili ile gerçekleştirildi. İlk zirveden yedi ay sonra gerçekleştirilen ikinci buluşmada, tartışmalar, okullardaki İslam dini eğitimine, kız ve erkek çocukların birlikte spor derslerine katılımına ve Müslüman çatı örgütün temsil yeteneğine odaklandı.

https://p.dw.com/p/AZO7
Radikal oldukları ileri sürülen örgütlerin temsilcilerinin de zirveye katılması eleştirildi.
Radikal oldukları ileri sürülen örgütlerin temsilcilerinin de zirveye katılması eleştirildi.Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Almanya’nın başkenti Berlin’de, İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble başkanlığında 2. İslam Zirvesi gerçekleştirildi. Yedi ay önce birincisi gerçekleştirilen konferansta Müslümanlar tek bir ses ile konuşamamakla eleştirilmişti.

Nisan ayının ortalarında ise bu eleştiriye cevap olarak içerisinde Diyanet İşleri Türk- İslam Birliği’nin (DİTİB) de bulunduğu, Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi kuruldu. İçişleri Bakanı Schaeuble, bu konseyin tartışmalara yol açan temsil yeteneğini şöyle değerlendirdi: “Müslümanları kimin temsil edeceğine ne devlet ne de eyaletler karar verebilir. Tabii ki Almanya’da yaşayan Müslümanların yüzde 15‘ini temsil eden organizasyonlar da kendisinin temsil etmediği kesimin başka şekillerle temsil edilemeceğini iddia edemez. Bu bir gerçek.“

"DİTİB siyasallaşıyor mu?"

Almanya Türk Toplumu Başkanı Kenan Kolat ise Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi’ne şüphe ile yaklaşıyor. Kolat’a göre “Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Bardakoğlu Almanya’ya ziyarete geldiğinde yıllar sonra ilk defa Milli Görüş teşkilatı ile görüştü. İnsanların görüşmesine tabii bir şey yok ama hemen arkasından bu koordinasyon oluşturuldu. Yani burdan da şu ortaya çıkıyor: Türkiye kaynaklı bir değişim de olduğu görülüyor burada. Çünkü bugüne kadar Diyanet İşleri bu konuya pek girmiyordu. Bizim burada bir sorumuz, bir kaygımız var. Acaba Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) içerisinde bir siyasallaşma söz konusu olabilir mi?“

Kolat, örneğin spor derslerine kız ve erkek çocukların birlikte gönderilmemesi konusunda bu çatı kuruluşdan bir karar çıkarılmaya çalışıldığında, kısaca DİTİB’in buna ne gibi bir tepki vereceğini merak ediyor.

Nisan ayında DİTİB’in Genel Yönetim Kurulu’na seçilen Ayten Kılıçarslan’ın spor dersleri konusundaki düşüncesi ise Kolat’ın endişelerini destekler nitelikte: “Spor dersleri bir detay. Yani en önemli meselemiz bizim, Müslümanların burada diğer dinler ile ortak konumda görülmesi. Yoksa spor dersleri çok önemli bir hadise değil.“

Değer ve kavram kargaşası

Konferansta sadece Müslümanlar arasında değil, Müslüman temsilciler ve Alman temsilciler arasıda da fikir farklılıkları bulunuyor. DİTİB Dinler Arası Diyalog Sorumlusu Bekir Alboğa oluşturulmaya çalışılan değerler karmaşasına dikkat çekiyor.

Alboğa “Şimdi mesela bizim önümüze bir kağıt getiriliyor ve deniyor ki, Alman değerler birimi var. Bir Alman değerler biriminden konuşuluyor. Şimdi bu Alman değerler biriminin içerisinde ne var, bu belli değil. Mesela İslamcılıktan bahsediliyor, ama İslamcılık kavramının içeriği ne? İçeriği konusunda bir kelime yok. Veya entegrasyon kelimesinden, uyum kelimesinden bahsediliyor, ama içi boş. Biz diyoruz ki, bunun içini dolduralım. Biz diyoruz ki Anayasa ortak paydamız olsun. Federal Almanya’nın anayasası gerçekten mükemmel. Biz bunu söylüyoruz Müslümanlar olarak. Anayasadaki değerler üzerinde ittifak edelim. Herkes bunu kabul etsin. Onlar bu anayasanın değerlerinin üzerinde içi boş, tanımlanmamış Alman değerler birimi diye bir tabir ortaya koyuyorlar. Mesela bu noktada çok tartıştık.“

2. İslam Konferansı aslında tüm tarafların temel sorunları çözmeye doğru yöneldiğini ve çatışma sebebi olan meselelerin yavaş yavaş tartışılmaya başlandığını gösteriyor. En önemli ortak payda ise Alman Anayasası‘nın herkes için temel değer olduğu ve İslam din derslerinin okullarda okutulması gerektiği. Ancak bu dersleri kimin nasıl vereceği sorusu halen cevaplanabilmiş değil.