Berlin'de kafalar karışık
12 Aralık 2005
Amerikan Washington Post gazetesinde, Amerikan hükümetinin geçen yıl Mayıs ayında CIA'in, yasadışı yollarla Lübnan asıllı Alman vatandaşı Halid El Masri'nin kaçırılmasıyla ilgili Almanya’nın eski İçişleri Bakanı Otto Schily’i ayrıntılı bilgilendirdiği iddiaları ve Alman gazetesi Berliner Zeitung’da kaçırılma sırasında CIA’in Alman gizli servisiyle işbirliği içinde olduğu yönündeki bilgiler, Berlin’i iyice karıştırdı.
Ancak Almanya’nın yeni İçişleri Bakanı Wolfgang Schauble ise Alman ARD televizyonuna verdiği demeçte konuyla ilgili bilgi sahibi olmadığını söyledi. İçişleri Bakanı, El Masri’nin Müslüman çevrelerle ilşkisi olduğunu, ancak Amerikan ve Alman istihbarat servislerinin bilgi alışverişinde bulunup bulunmadığını bilmediğini belirtti. Ancak Bakan Schauble, kendisinin konuyla ilgili bilgiye sahip olmayışının, işbirliğinin gerçekleşmediği anlamına gelmeyeceğini de sözlerine ekledi.
El Masri’nin açıklamaları
Alman vatandaşı Masri, Makedonya sınırında kaçırılarak Afganistan'a götürülmüş, kendilerini Amerikan istihbarat servisi üyeleri olarak tanıtan kişilerce sorgulanmış ve suçsuz olduğu fark edilince de Arnavutluk'a getirilerek serbest bırakılmıştı. El Masri ise kendisini kaçıran CIA yetkililerinin, son dönemde kamuoyunda iddia edildiği gibi, Alman gizli servisiyle ortak çalışıp çalışmadığını bilmediğini söylüyor.
Ancak El Masri, Makedonya’dan Afganistan’a kaçırıldığı sırada ‘Sam’ kod adıyla ve Almanca konuşan bir görevli tarafından sorgulandı. Halid El Masri, “Sam”in gerçekte Alman bir görevli olup olmadığına dair “O bir Alman’dı. Ben bir kişinin Alman olup olmadığını anlayabilirim. Konuşması, tavırları ve bana Almanya’ya geri dönüp yetkililerle konuşacağını söylerkenki hali, bir Alman olduğuna emin olmamı sağladı. Lakin onun CIA adına çalışan bir Alman mı olduğunu bilmiyorum” diye konuştu.
Steinmeier iddiaları yalanladı
Yeni koalisyonun Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier de El Masri olayında Alman gizli servisinin parmağı olduğu iddialarını geri çeviriyor. Ancak El Masri'nin kaçırılmasını "büyük bir hata" olarak değerlendiren ABD’nin, Schily aracılığıyla Almanya'ya sessiz kalması için ricada bulunduğu ve Irak işgali karşıtı hükümet olarak bilinen Sosyal Demokratlar - Yeşiller koalisyonun da bu ricaya uyarak bugüne kadar sessizliğini koruduğu ileri sürülüyor.