1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Berlin'de Ortadoğu masaya yatırıldı

Felix De Cuveland2 Mart 2004

Ürdün Kralı II. Abdullah resmi bir ziyaret için Almanya’nın başkenti Berlin’e geldi. Kral Abdullah’ın Almanya Başbakan Gerhard Schröder ve Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’le görüşmesinin başlıca gündem maddesi Ortadoğu sorunuydu.

https://p.dw.com/p/AbNS
Ürdün Kralı Abdullah ve Almanya Başbakanı Schröder ortak basın toplantısı düzenledi
Ürdün Kralı Abdullah ve Almanya Başbakanı Schröder ortak basın toplantısı düzenlediFotoğraf: AP

Başbaşa görüşmelerinin ardından bir basın toplantısı düzenleyen Schröder ve Abdullah, Ortadoğu’da kalıcı bir barışın sağlanması için İsrail - Filistin anlaşmazlığının, hazırlanan yol haritası çerçevesinde bir an önce çözülmesi gerektiğini dile getirdiler.

Ortadoğu sorununun çözümünün çözümünün hiç bu denli zor bir aşamaya gelmediği saptamasını yapan Gerhard Schröder, Ortadoğu Dörtlüsü tarafından hazırlanan Yol Haritası’nın, anlaşmazlığın çözümünde mutlaka esas alınması gerektiğini vurguladı. Ürdün Kralı II. Abdullah ise Mart sonunda Tunus’ta gerçekleştirilecek Arap Birliği toplantısına atıfta bulundu.

Arap ülkelerinin büyük çoğunluğunun, iki yıl önceki öneri etrafında birleşeceklerini umduğunu dile getiren Ürdün Kralı, bu planda İsrail’in var olma hakkının tanınmasıyla birlikte Filistinliler’in de kendi bağımsız devletlerini kurmalarına olanak verilmesinin öngörüldüğünü kaydetti.

Ürdün nüfusunun yarısı Filistinli

Ürdün, Ortadoğu barşı sürecine ivme kazandırılması için çaba gösteren ülkelerin başında geliyor. Zira, başka hiçbir Arap ülkesinde, Ürdün’deki kadar Filistinli yaşamıyor. Yaklaşık 5,5 milyon nüfuslu ülke nüfusunun yarıya yakını Filistinliler’den oluşuyor. Filistin bölgelerinde meydana gelen şiddet olayları, Ürdün’de de İsrail’e duyulan kin ve nefret duygularını her geçen gün artırıyor. Kral II. Abdullah’ın, Ortardoğu sorununda yürütmeye çalıştığı ”denge politikası” Ürdün halkının büyük bir bülümü tarafından tasvip edilmiyor.

Üç yıldan buyana devam eden İntifada hareketi ve İsrail’in yürütttüğü askeri operasyonlar, doğal olarak Ürdün ekonomisini de olumsuz etkiliyor. Çünkü bölgedeki şiddet olaylarından çekinen yabancı turister, artık Ürdün’e rağbet etmiyor. Bu da ülke ekonomisin can damarlarından olan turizm sektörünü çöküşün eşiğine itiyor.

Tabii, 11 Eylül saldırılarının Ortadoğu’daki etkileri ve Irak savaşı da bu olumsuz tabloya adeta tuz biber ekti. İşte tüm bu faktörler, İsrail-Filistin anlaşmazlığında Ürdün’ün daha yoğun çaba göstermesini kaçınılmaz kılıyor. Nitekim Kral II. Abdullah’ın da bu yöndeki gayretlerini son dönemde belirgin bir şekilde artırdığı da gözlerden kaçmıyor.

Ürdün’ün dış desteğe ihtiyacı var

Kral II. Abdullah, Ortadoğu sorunu çözülmediği sürece bölgenin istikrara kavuşması mümkün olmadığını her fırsatta vurguluyor. Ürdün, iyi eğitim görmüş genç bir kuşağa sahip, ancak ağır sanayi kuruluşları ya da doğal petrol kaynakları gibi ekonomide lokomotif işlevi görecek unsurlardan yoksun. Bu nedenle de büyük ölçüde dış desteği muhtaç.

Ürdün’e bu desteği verenlerin başında ABD ve Almanya geliyor. Ülke halkı, zaten pek parlak olmayan yaşam koşullarının daha da kötüye gitmesinden korkuyor. Bunun başlıca nedeni, İsrail’in uyguladığı şiddetten bunalan Filistinlilerin büyük kitleler halinde Ürdün’e göç etmelerinden duyulan endişe. Ancak Kral II. Abdullah’ın bu konudaki tavrı çok açık.

Filistinliler’in Ürdün’e kitlesel göçü yapmalarına izin vermelerinin sözkonusu olamayacağını söyleyen Kral Abdullah, aksi halde tahammül sınırlarının aşılmış olacağını savunuyor. Ürdün Kralı, ”Ben böyle birşey olacağına pek ihtimal vermiyorum. Ama yine de insanlara, bu konuya bakış açımızı zaman zaman hatırlatmakta yarar var” şeklinde konuşuyor.

Almanya’nın rolü?

Peki bu noktada, Almanya’nın ne gibi bir katkısı olabilir? İşte Kral II. Abdullah’ın bugünkü Berlin ziyaretinde bu soruya da yanıt arandı. Almanya, Ortadoğu barış sürecinde aktif bir rol oynuyor, ama kilit ülkelerden biri olduğu söylemez.

Ancak gerek İsrail’in gerekse Arap dünyasının Almanya’ya büyük güven duyduğu da bir gerçek. Nitekim, Lübnan’daki Hizbullah örgütü ile İsrail arasında geçtiğimiz Ocak sonunda gerçekleşen esir mübadelesinde Almanya’nın arabuluculk yapması, bu güvenin açık bir kanıtı.