1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Beyaz Saray, İran iddialarını yalanladı

Peter Phillip / DW10 Nisan 2006

New Yorker Dergisi’nde ünlü gazeteci Seymour Hersh imzalı haberde, Amerikan hükümetinin İran’ın nükleer tesislerine saldırı düzenleyeceği yönünde yer alan iddialar, Beyaz Saray tarafından yalanlandı. Washington Post Gazetesi de Savunma Bakanlığı’nın olası hedefleri incelediğini duyurdu. DW’den Peter Philipp’in değerlendirmesi...

https://p.dw.com/p/Aa7B
İran'ın nükleer tesislerine saldırı planına ilişkin haberi Beyaz Saray yalanladı
İran'ın nükleer tesislerine saldırı planına ilişkin haberi Beyaz Saray yalanladıFotoğraf: AP

„ABD, belli bir süreden beri İran’a askeri müdahaleye hazırlanıyor.“ Bu iddianın sahibi herhangi bir kişi değil. İddiaların yer aldığı ve önümüzdeki günlerde New Yorker Dergisi’nde çıkacak makalenin altındaki imza, 1968 yılında Vietnamlı 150 silahsız sivilin katledildiği My Lai vahşetini ortaya çıkaran ve 2004 yılında Irak’taki Ebu Gureyb Cezaevi’nde yaşanan işkence skandalını dünyaya duyuran ünlü gazeteci Seymour Hersh’e ait.

Hersh, "New Yorker" dergisinin son sayısında, özel Amerikan birimlerinin İran’da faaliyet gösterdiğini ve şimdiden, Tahran yönetimi ile sorun yaşayan Azeriler veya Kürtler gibi etnik azınlıklar ile temas içinde olduklarını yazıyor. Umman Denizi’ndeki Amerikan filosuna ait uçaklar geçen yıldan bu yana, İran’ın füzelerine yönelik nükleer saldırı provası yaptığı, ayrıca İran'ın nükleer silah ürettiğinden kuşkulanılan Natanz'daki tesisini imha etmek için sığınakları imha eden nükleer taktik silahların kullanılmasının söz konusu olabileceği de Hersh’ün dile getirdiği iddialar arasında.

Beyaz Saray’ın planı

İlk bakışta, bu planların ardında İran ile süren nükleer kriz varmış gibi gözükse de, Pentagon'dan isminin açıklanmasını istemeyen bir danışmanın görüşlerini aktaran Hersh, İran’ın Irak’tan da uzun bir süredir Beyaz Saray’ın hedefi olduğunu, İran’ın nükleer silaha sahip olmasını engellemenin tek amaç olmadığını, asıl İran’da rejimi devirerek, bölgedeki petrol ve doğalgaz kaynaklarının kontrolünün ele geçirilmesinin istendiğini yazıyor.

Bush’un strateji uzmanlarının basit gibi görünen, ancak hatalı planı şöyle: „İran'a yönelik bombardıman ile nükleer tesislerin sadece bir kısmı bile imha edilse, bu, dini yönetimi küçük düşürecek, halk ayaklanacak ve hükümet devrilecek.“ Oysa İran’ı yakından tanıyan uzmanlar, söz konusu müdahalenin ters etki yapacağı, ABD’den gelecek bir saldırının, nükleer programın İran’da gerçekten „milli onur“ meselesi haline gelmesine sebep olacağı görüşünde.

Ayrıca ABD, savaş naraları attığı takdirde, amacından daha da uzaklaşacak, çünkü Washington savaş tehdidinde bulundukça, Tahran savaştan korunmanın ancak nükleer silahlara sahip olarak mümkün olacağına inanacak.

Tartışmalı strateji

New Yorker Dergisi’ndeki habere göre, Beyaz Saray’ın İran stratejisi epey tartışmalı. Birçok Pentagon uzmanı ve gizli istihbarat yetkilisi, İran’ın nükleer tesislerine saldırının hem zor, hem de çok tehlikeli olduğunu savunuyor. Uzmanlar, İran’ın kaç tane ve nerede nükleer tesisi olduğunun bilinmediğine dikkat çekerek, aşağı yukarı bir düzine olarak tahmin edilen tesis sayısının belki de 100’ün üzerinde olduğunu ve bazılarının da İran’ın sınırları dışında yer alabileceğini belirtiyorlar.

ABD’de İran’a askeri müdahaleye karşı çıkan kesimler, böyle bir adımın dünya çapında sonuçlara yol açacağını, sadece İran’ın nüfuzunun yüksek olduğu Irak’ta değil, saldırıyı bir hakaret olarak algılayacak olan tüm İslam dünyasında tepki doğuracağını belirtiyor.

Krizin boyutları

Bush yönetimi, bu noktada da hedefinin tam tersine ulaşma tehlikesi ile karşı karşıya. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ı „ufak bir Hitler“ olarak tanımlayan ve yeni bir dünya savaşı çıkarmaya çalışmakla suçlayan Beyaz Saray, iddia edilen stratejisini hayata geçirdiği takdirde, doğacak krizin boyutları küresel olabilir. Ancak nükleer krizde gayet açık olarak ABD’nin yanında yer alan Avrupa da ister istemez bu girdaba katılabilir.

Sonuçta Washington’dan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu çalışanlarına kadar neredeyse herkes, İran’ın nükleer silah üretmeye çalıştığına inansa da, ortada tek bir kanıt yok. Bu nedenle Bush hükümeti, yine de askeri yolu seçerse, bu adım Washington’ın hedefinin, Tahran’da bir rejim değişikliği sağlamak ve bölgedeki petrol ve doğal gaz kaynaklarının kontrolünü eline geçirmek olduğunun açık bir kanıtı sayılacaktır.