1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Birleşik Avrupa ideali

DW24 Mart 2007

Çok değil, bundan sadece 60 -70 yıl önce, büyük savaşlara tanıklık eden Avrupa kıtasında bütünleşme olasılığı sadece bir vizyondan ibaretti. Ancak bazı Avrupalı düşünürler tarafından yaşatılan ve adım adım geliştirilen bu vizyon, günümüzde gerçek oldu.

https://p.dw.com/p/AZS5
Dönemin Fransa Dışişleri Bakanı olan Robert Schuman, AB'nin temelinin atılmasında büyük rol oynadı
Dönemin Fransa Dışişleri Bakanı olan Robert Schuman, AB'nin temelinin atılmasında büyük rol oynadıFotoğraf: picture-alliance / akg-images

Birinci Dünya Savaşı ve geride bıraktığı devasa boyuttaki yıkımın ardından entellektüeller, siyasetçiler ve iktisatçılar Avrupa’da bütünleşmeye dönük çözüm arayışına girdiler. Bu konuda Kont Richard Coudenhove-Kalergi ön plana çıktı. 1923 yılında yayınlanan „Panavrupa“ adlı kitabında Kalergi kıta devletlerinin birbirine bağlanacağı bir konfederasyon önerdi.

“Panavrupa , bugünkü Avrupa siyasetinin bir aracı değil. Bu, her yıl büyüyen bir gücün kaynağı, yeni fikirlerden oluşan bir akım. Devlet adamları Avrupa’nın birleşmesinin zaruri olduğunu kabul etse Panavrupa altı ayda gerçek olur.“

Avrupa’da birleşme Kalergi’nin önerdiği hızda ilerlemedi. İkinci Dünya Savaşı Avrupa’nın birleşmesini geri plana atarken düşünce olarak geliştirilen bu vizyon savaş sonrası yeniden gündeme geldi. Kutuplaşmanın giderek artması nedeniyle doğu ile batı arasında üçüncü bir bölge olarak Avrupa’ya yer açılması da bunda etkili oldu.

Churchill’in konuşması

1946 yılında İngiltere’de muhalefet lideri olan Winston Churchill’in Avrupa’da bütünleşme ile ilgili şu sözleri bu düşüncenin gerçekleşmesinde itici güç oldu:
“Ortak mirası paylaşmak amacını taşıyan birleşik bir Avrupa var olsa, 300- 400 milyonluk nüfus, sınırsız ölçüde mutluluk, refah ve saygının sefasını sürerdi. Avrupa Birleşik Devletleri’nin yapısı iyi ve düzgün bir şekilde inşa edilmesi halinde tek bir devletin maddi varlığının güçlü olmasının önemi azalacak. Küçük uluslar büyükleri kadar önem taşıyacak. Ve ortak amaç için katkıları onların önemini güvence altına alacak.”

Churchill’in Zürih’deki konuşmasıyla yeniden gündeme gelen bu vizyon birden gerçekleşebilir göründü. Ne de olsa öneren kişi, İkinci Dünya Savaşı’ndan galip çıkan üç önemli şahsiyetten biriydi.

Uluslarüstü Avrupa

Ancak Avrupa Birliği için asıl düğmeye basan kişi bir Fransız, Robert Schuman oldu. Dönemin Fransa Dışişleri Bakanı olan Schuman, 9 Mayıs 1950 tarihinde basın toplantısı düzenledi. Kömür ve çelik sanayinin yönetiminden sorumlu uluslarüstü bir Avrupa kurumunun yaratılmasını gündeme taşıyan Schuman önerisini şu sözlerle açıkladı: “Bu Avrupa kurumu, Avrupa’nın tüm özgür ülkelerine açık. Biz diğer ülkelerin bize katılmalarını güçlü bir şekilde ümit ediyoruz. Tüm bu çabalarımız Avrupa ülkelerinin barışçıl bir şekilde birarada olmaları ve ortak bir kaderi yaratacaklarına olan inancımıza dayanıyor. Bu duyguyu isteğimiz ve enerjimizi birleştirerek, daha sık görüşerek ve karşılıklı güven dolu münasebetlerimizle güçlendireceğiz.“

"Bariyerler ortadan kalkıyor"

Bu önerinin fikir babası bir başka Fransız politikacı Jean Monnet’dir. Monnet öncülük ettiği görüşünü şöyle aktarıyordu: „Tarihimizde ilk kez Avrupa devletlerinin, halklarımız arasında kurduğu bariyerler ortadan kalkıyor. Her devletin günlük hayatında gerekli olan mali ilerlemeyi bir kenara koyarsak, bu birleşmenin oluşturduğu topluluk dışa açılıyor. Bu birleşme barışın sağlanması bakımından ve Avrupa medeniyetinde rönesans için kaçınılmaz.“

Spaak’ın rolü

Daha az akıllarda kalan ancak günümüz Avrupası’nın oluşumunda emeği geçen bir diğer kişi ise Belçikalı Paul-Henri Spaak. Spaak’a , „Bay Benelux“ denirdi. Çünkü Spaak Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasında gümrük birliğini oluşturmuştu. Yine Roma Antlaşması’nda uzlaşı sağlanmasında kilit rol oynayan Spaak antlaşmanın hazırlanmasıyla görevlendirilen uzmanlar heyetine başkanlık etti. Avrupa Birliği Parlamentosu’nun iki binasından biri, Spaak’ın ismini taşıyor.