1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Biyolojik saati genler belirliyor

Frank Grotelüschen22 Temmuz 2006

Kimileri sabah erken uyanınca günlük hayata hemen ayak uydurur, kimilerinin ise koşturmaya başlaması için zamana ihtiyacı vardır. İşte bunun nedeni her insanın kendine özgü bir biyolojik saatinin olması. Bu saatin nasıl işleyeceği ise genlerle belirleniyor.

https://p.dw.com/p/AaNA
Herkesin uyku zamanını, biyolojik saati belirliyor
Herkesin uyku zamanını, biyolojik saati belirliyorFotoğraf: AP

Münih Üniversitesi’ne bağlı Tıp Psikolojisi Enstütüsü’nün öğretim görevlilerinden Prof Dr. Till Roennenberg, biyolojik saate ilişkin yeni bulgular elde etti. Biyolojik saatin gerçek saate benzediğini söyleyen Roennenberg, her insanın genleri tarafından ayarlanmış olan bu saatin ne zaman uykumuzun geldiğini ve ne zaman uyanacağımızı belirlediğini söylüyor. Biyolojik saatin her insanda farklı çalışması bazılarının “gece kuşu” bazılarının da “erkenci” olmasına neden oluyor. Roennenberg, Gece kuşlarıyla erkenciler arasında bazen 12 saat fark olabildiğini belirtiyor.

Biyolojik saat, insanın yaşamı boyunca hep aynı ayarla çalışmıyor. Bebeklilik döneminde çok erken uyanırken, büyüdükçe biyoljik saatin ayarı ileriye doğru kayıyor ve gençlik çağında insan geç kalkıyor. 20’li yaşlardan itibaren ise biyolojik saatin ayarı tekrar erken uyanmaya doğru değişiyor. Yani, bu nedenle gençler genelde gece kuşu emeklilerse erkenci oluyor. Fakat biyolojik saatin ayarına ters düşen yaşam tarzı her durumda bedeni strese sokuyor.

Sosyal jetlag

Tim Roenneberg ve diğer uzmanlar bu durumu “sosyal jetlag” olarak tanımlıyor. Roenneberg’in yorumu şöyle: “Güne biyolojik saatin ayarından 2 ile 3 saat önceden başlandı mı, Münih’te yaşayıp ama Moskova’da çalışılıyormuş gibi bir durum ortaya çıkıyor. İşte buna sosyal jetlag diyoruz.”

Söz konusu jetlag’i yok etmek için taşınmak işe yaramıyor, çünkü bedenimiz hemen yeni ortama uyum sağlıyor. Yani gece kuşu New York’ta da aynı ritme sahip Tokyo’da da. Till Roennenberg, biyolojik saate ters yaşamanın sonuçları hakkında ilginç bilgiler veriyor:

“Sosyal jetlag insanların sigara içmesine yol açması ilginç sonuçlardan biri. Sosyal jetlag ne kadar artasa insanların sigara içmeye başlama ve devam etme olasılığı o kadar artıyor. Örneğin 4 saat ve fazla sosyal jetlag ile yaşayanların arasında yüzde 60’ı sigara içiyor. Sosyal jetlag olmayan grubun içinde ise sigara içinlerin oranı yüzde 10.”

Hastalık riski

Sosyal jetlag’in kalp ve kan dolaşım sistemi veya kanser hastalıklarıyla bağlantısı olup olmadığı ise araştırılmaya devam ediyor. Profesör Till Roenneberg, önleyici tedbir olarak biyolojik saatin ritmine her koşulda uymanın zorunlu olmadığına işaret ediyor ve şunları söylüyor:

“Bir saat farkının zararsız olduğunu düşünüyorum. Ama unutmayın ki, toplumun yüzde 50’sinden fazlası içmizdeki ile dışımızdaki saat arasında günde 2 saat farkı kapatmak ya da farka yeni uyum sağlamak zorunda. Buna kimse sürekli dayanamaz. Örneğin iş günlerinde çoğu kişi yeterince uyuyamıyor. Her gün gereken uykudan yarım saat daha az uyudukalarından yola çıkarsak zaman içinde bu fark olağanüstü artıyor.”