1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BM 60 yaşında

Klaus Dahmann27 Haziran 2005

Birleşmiş Milletler, 60. yılını kutladı. Bundan tam yarım yüzyıl önce, 26 Haziran 1945 tarihinde, 50 devletin temsilcisi, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne imza attı. Klaus Dahman, Birleşmiş Milletler’in tarihinde bir gezintiye çıkıyor.

https://p.dw.com/p/Aal7
BM Eylül ayında yapacağı toplantılarda reform önerilerini karara bağlayacak
BM Eylül ayında yapacağı toplantılarda reform önerilerini karara bağlayacakFotoğraf: AP

Dünya milletlerini, tek bir çatı altında birleştirme girişimi, Birleşmiş Milletler kurulmadan önce de söz konusuydu. 1. Dünya Savaşı’nın bitiminde, bugünkü BM’e benzer bir örgüt kuruldu, ancak dönemin süper güçleri örgüte katılmadığı için bu girişim hüsranla sonuçlandı. 1920 yılında kurulan ve toplam 62 üyesi bulunan örgüt, 1946 yılında dağıldı. Birleşmiş Milletler uzmanı Jeff Laurenti ilk denemenin başarısızlığından çıkarılacak sonuçlar olduğunu söylüyor:

"Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği’nin dışarıda bırakılamayacağı anlaşıldı böylece. Onların savaşın dışında kalması mümkün olmadı."

Roosevelt'in girişimi

ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt, daha 2. Dünya Savaşı sürerken harekete geçti. Yeni dünya örgütünün güçlü üyelere ihtiyacı olduğunu biliyordu. Önce Britanya Başbakanı Churchill’le görüştü, ardından Çin ve Sovyetler Birliği’ni masaya davet etti. Eylül 1944’te örgütün silüyeti ortaya çıktı. Bir yıl sonra da Birleşmiş Milletler kuruldu.

Roosevelt, Churchill ve Stalin, Birleşmiş Milletler üzerindeki etkilerinin kaybolmasını istemiyorlardı. Bu nedenle bir sürü yetkiyle donattıkları Güvenlik Konseyi’ni oluşturup kendilerine de bu Konsey’de yer ayırdılar. Sürekli üyelerin en büyük silahı, veto haklarının bulunmasıydı. New Yorker City Üniversitesi’nde görevli siyaset bilimci Thomas Weiss, veto hakkının çok önemli olduğunu belirtiyor:

"ABD’nin Birleşmiş Milletler’e üye olmalarının tek nedeni veto hakkına sahip olma isteğiydi. Ve aynı sebepten dolayı Sovyetler Birliği de örgüte katıldı."

Başta herşey yolunda gidiyordu

Kuruluş aşamasında işler rayında gidiyordu. En büyük başarılardan biri, 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin yayınlanmasıydı. Fakat zamanla kurum içinde cepheleşme başladı. Güvenlik Konseyi, komünistler ve kapitalistler olarak ikiye bölündü. Üyeler, gerekli gereksiz veto hakkına başvurdukları için Konsey çıkmaza girdi. Bu durum 80’li yılların sonuna kadar böyle devam etti.

Berlin Duvarı’nın yıkılması ve Doğu–Batı çekişmesinin sona ermesiyle Güvenlik Konseyi’nin önü açıldı. Birleşmiş Milletler yeniden ivme kazandı.

Nobel Barış Ödülü

Birleşmiş Milletler Barış Gücü, 1988 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü. Bu tarihten sonra Barış Gücü nam-ı diğer Mavi Bereliler giderek daha çok operasyonda görev alır oldular. Fakat tüm Birleşmiş Milletler operasyonlarının başarılı olduğunu iddia etmek mümkün değil. Ne Somali’deki iç savaşa son verebildiler, ne Ruanda’daki katliamları engelleyebildiler. Ve Bosna’da, Srebrenitza katliamına müdahale etmedikleri için BM yine eleştirilerin hedefiydi.

Yine de başarılı operasyonları imza attıkları da oldu elbette. Örneğin Kamboçya, Mozambik ve Orta Amerika’da, özellikle kamu kuruluşlarının yeniden inşasına büyük katkıları oldu.

Reform sesleri yükseliyor

60. kuruluş yıl dönümünde, Birleşmiş Milletler’de reform rüzgarları esiyor. En azından Genel Sekreter Kofi Annan reform yapmayı planlıyor. Güvenlik Konseyi’nin genişletilmesi de gündemde. Başta, örgüte büyük paralar akıtan Almanya ve Japonya Konsey’e sürekli üye olmanın hayalini kuruyor.