1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BM İnsan Hakları Komisyonu’nda kriz

4 Kasım 2010

İnsan hakları alanında en önemli kurumlardan BM İnsan Hakları Komisyonu, siyasi bloklaşmalar nedeniyle misyonunu yerine getiremiyor. Komisyonda reform çağrıları yükseliyor.

https://p.dw.com/p/PyuY
Fotoğraf: DW

Cenevre merkezli BM İnsan Hakları Komisyonu'nun sorunlar listesi oldukça uzun. İran’dan Sudan’a, Kongo'dan Sri Lanka'ya, Çin, Afganistan, Somali ve Birma’ya dünyanın çeşitli bölgelerindeki insan hakları ihlalleri Cenevre’de masaya yatırılıyor.

İnsan Hakları Komisyonu, mağdurların durumunu iyileştirmek için sorunlu ülkeleri kınayan kararlar çıkarabilse de bu tür kararlı, sert tepkilere ender rastlanıyor. Bunun en önemli nedeni ise Komisyon içindeki bloklaşmalar. Uluslararası Af Örgütü Almanya kolunun eski genel sekreteri ve insan hakları uzmanı Volkmar Deile, şunları söylüyor:

“İnsan Hakları Komisyonu’nun zaaflarından biri bölgesel bloklaşmalar. Üye ülkeler arasında oluşturulan bloklar, tavrın önceden ortak belirlenmesi gibi sonuçlar doğuruyor. Komisyon’un bir diğer zayıf noktası örneğin Sudan, Sri Lanka gibi ülkelerle ilgili durumlarda orada yaşayan halkın durumunu iyileştirecek tutum takınılamaması.”

Reform talepleri

Bu durum, Komisyon’un yapısıyla ilgili reform taleplerini de beraberinde getiriyor. 2006 yılında kurulan İnsan Hakları Komisyonu’nun çalışma şekli önümüzdeki yıl BM Genel Kurulu’nda gözden geçirilecek.

BM İnsan Hakları Konseyi, kurulduğu 2006 yılından bu yana 13 olağan oturum ve Filistin, Lübnan Savaşı, Haiti, küresel mali kriz ve beslenme hakkı gibi konularda 13 özel oturum düzenledi. İşkence, din özgürlüğü, yerli halklar, aşırı yoksulluk ya da kadınlara karşı şiddet gibi konular ve ülkelerle ilgili 39 özel raportör görevlendirildi. Bağımsız uzmanlar söz konusu ülkeleri ziyaret ederek, hangi bozuklukların nasıl giderilebileceğine dair tavsiyelerde bulunuyor.


Komisyon krizin eşiğinde

İşkence ve zulüm konularında görev yapan özel raportör Manfred Nowak’ın görevinden ayrılmasına kısa bir süre kala yaptığı değerlendirme, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Nowak, deneyimlerinden yola çıkarak, BM İnsan Hakları Komisyonu’nun bir krizin eşiğinde olduğunu belirtiyor. Volkmar Deile bunun nedenini şöyle açıklıyor:

“Ülkeler insan hakları bilançolarıyla ilgili eleştiriden korkuyor. Bu hep böyleydi. Çünkü doğal olarak bu bilanço, bir ülkedeki hükümetin meşruiyeti ile ilgili de bir fikir veriyor.”

Ülkeler arasında derin güvensizlik

Gana’nın Cenevre’deki BM temsilcisi Mercy Yvonne Amoah, ülkeler arasındaki bloklaşmayı aşmada sorunlar olduğunu belirtiyor:

“İnsan Hakları Komisyonu’nda karşılıklı güvensizlik ve şüpheciliğin hâlâ çok güçlü olduğunu düşünüyorum. Bazı ülkeler hâlâ kendilerine yönelik bir girişimde bulunulduğunda, bunun kendilerine karşı Komisyon’daki belli bir grubun hareketi olduğunu, kendi çıkarlarının hedef alındığını düşünüyor.”

Özellikle de Küba, Çin, Pakistan, Cezayir, İran ve Afrika ülkelerinin daimi temsilcileri Batı ülkeleri grubundaki AB’den temsilcileri, güney ülkelerine yönelik eleştirilerinde çifte standart uygulamakla suçluyor. Bu ülkeler, 47 üyeli Komisyon’da çoğunluğu arkasına almayı da genelde başarıyor. Gana’nın temsilcisi Amoah, oylamada insan hakları ile ilgili temel ilkelerin belirleyici olması gerektiğini vurguluyor:

“Bir insan hakları ihlalinin değerlendirilmesinde ister Afrikalı, ister Avrupalı temsilciler olsun, ya da dünyanın başka bir bölgesinden temsilciler olsun, temel ilkelere göre oyunu kullanmak demek, ‘Biz niye buradayız, neyi savunmak için buradayız’ sorusuna göre kararını vermek demektir.”

Bu noktada, ülkelerin özeleştiri yapabilmesi büyük önem taşıyor. Ülkelerle ilgili periyodik raporlar Komisyon’a sunulduğunda, söz konusu ülkenin tüm insan hakları karnesi mercek altına alınıyor.

Gözler ABD hakkında raporda

İnsan hakları bilançosu masaya yatırılacak sıradaki ülke ise ABD. Barack Obama’nın Başkanlık görevine gelmesinin ardından ABD, İnsan Hakları Komisyonu’na geri dönmüştü. ABD’nin Cenevre’deki BM daimi temsilcisi Mark Cassayre şu sıralar açıklanacak rapor öncesinde hummalı bir çalışma içinde. Cassayre, şöyle konuşuyor:

“ABD, özeleştiri yapabilmenin, eleştiriden kaçmamanın büyük önem taşıdığına inanmakta. Periyodik Rapor, ABD’deki insan haklarının durumu konusunda açık bir tartışma ortamı oluşturulabilmesi için doğru bir temeldir.”

İnsan Hakları Komisyonu’nda ABD ile ilgili insan hakları raporu, 5 Kasım’da görüşülüyor. Özellikle de Irak savaşı ile ilgili Wikileaks’te yayımlanan ve Amerikan askerlerinin yüzlerce sivili öldürdüğünü ortaya koyan belgelerin ardından rapora karşı Amerika’nın tutumu büyük önem taşıyor. İnsan Hakları ihlalleri ve özeleştiri konusunda ABD’nin açık bir tutum sergilemesi durumunda, diğer ülkelerin de savunma pozisyonundan çıkabileceği umuluyor.

© Deutsche Welle Türkçe


Ulrike Mast-Kirchning / Çeviren: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ahmet Günaltay