1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

151009 Millenniumsziele MDG Deve Entwicklung

16 Ekim 2009

Gelişmiş sanayi ülkeleri ekonomik krizle mücadele için mali kaynaklarını seferber edince yine yoksullar etkilendi. Zenginlerin milyarlarca eurosu banka ve büyük şirketlere akarken kalkınma yardımları unutuldu.

https://p.dw.com/p/K6r6
Fotoğraf: PA/dpa

Afrika'daki yoksullar borsada spekülasyon yapmıyor, ancak buna rağmen küresel ekonomik krizin etkilerini en çok onlar hissediyor. Birleşmiş Milletler'in tahminlerine göre, 2009 yılında dünya üzerinde yoksulların sayısı 90 milyon kadar arttı. Ekonomik kriz dolayısıyla yabancı yatırımların azalması, ticaretin gerilemesi ve buna bağlı olarak kalkınma yardımlarının da azalması yoksullaşmanın nedenleri arasında sayılıyor.

Birleşmiş Milletler üyesi 189 ülke, 2000 yılında binyıl kalkınma hedeflerini belirlemiş ve 15 yıl içinde dünya üzerinde açlığın yarı yarıya azaltılması hedefini önüne koymuştu. Ancak dünya ekonomisi 2009 yılında krize sürüklendi. Ekonomik kriz dolayısıyla binyıl kalkınma hedeflerine ulaşmanın mümkün olmayacağını Birleşmiş Milletler bünyesinde şimdilik kimse dile getirmiyor. Oysa araştırmalar, krizden önce dahi pek çok ülkenin hedefleri tutturabilecek düzeyde olmadığını ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler binyıl kalkınma hedefleri kampanyasının siyasi danışmanı Thomas Deve, sorunun ‘siyasi irade' eksikliği olduğunu belirtiyor: “ Şu dönemde, binyıl kalkınma hedeflerine ulaşılmayacağını düşünmek oldukça tehlikeli. Biz hep dünyada bu hedeflerin tutturulmasını sağlayacak yeterlilikte kaynak olduğunu savunduk. Yani bu bir kaynak sorunu değil, siyasi irade meselesi. Bu hedeflerden vazgeçilmesinin bizim geleceğimize ve vizyonumuza büyük bir darbe vuracağının bilincinde olmamız gerekir.”

Kaynaklar bankalara ve şirketlere aktarıldı

Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, bin yıl kalkınma hedeflerine ulaşmak için yıllık en az 121 ila 189 milyar dolarlık mali kaynak gerekiyor. Ancak sanayi ülkeleri son iki yılda mali kaynaklarını, bankaları ve şirketleri iflastan kurtarmak için kullandı. Yalnızca Almanya'da devlet krizden zarar gören bankaların kurtarılması için 500 milyar Euro'luk garanti üstlendi. Kriz dolayısıyla büyük harcamalar yapan sanayi ülkeleri artık tasarruf etmek zorunda. Uzmanlar, bu tasarruf tedbirleri çerçevesinde, ilk vazgeçilecek harcamanın kalkınma yardımları olmasından endişe ediliyor. Thomas Deve, ellerinden hükümetlere çağrı yapmaktan başka bir şey gelmeyeceğini söylüyor: “Kurtarma operasyonları, sadece şirketlerin ve zenginlerin işine yarıyor, sokaktaki insanlar krizin etkilerini hala hissediyor. Halkın çıkarları, kâr sağlama isteğinden daha önde gelmeli. Yoksullara ve toplumun dezavantajlı kesimlerine yardımcı olmak için yeterince para var.”

"Gelişmeler tıkanabilir!"

Birleşmiş Milletler, kalkınma yardımlarının azalmasının sadece ileriye yönelik gelişmeleri değil, şimdiye kadar sağlanmış iyileşmeleri de olumsuz etkileyebileceği görüşünde. Eğitim buna bir örnek; Gana, Tanzanya, Uganda ve Mozambik gibi Afrika ülkelerindeki okulluluk oranları son yıllarda önemli artış göstermişti. Sağlık alanında da büyük ilerlemeler kaydedilmiş ve Aids’li iki milyon insanın düzenli olarak ilaç alması sağlanmıştı. Kalkınma yardımlarının gerilemesi halinde, bu gelişmelerin de tıkanmasından endişe ediliyor.

Medyaya düşen görev

Thomas Deve’ye göre, bağımsız medya milenyum hedeflerine ulaşılmasında büyük rol oynuyor. Medyanın haberleri aracılığıyla, bin yıl hedeflerine bağlı kalma konusunda hükümetleri etkileyebileceğini belirten Deve, sanayi ülkelerinde yaşayanlara da büyük görev düştüğünü belirtiyor: “Bizim için önemli olan, küresel krize rağmen, bu sorunlarla mücadele edebilmek. Şimdiye kadar sanayi ülkelerinin hükümetleri, bu hedeflere ulaşma sözü verdi. Güney yarımküredeki insanların baskı yapamaz. Ancak kuzey yarım kürede yaşayanlar gidişata müdahale edip hükümetlerine baskı yapabilir. Zira bu sözlerin yerine getirilmesi için çaba sarf edebilecek olanlar vergi mükellefleridir.”


Nancy Hauschild, Daniel Pelz /Çeviri: Başak Özay

Editör: Ahmet Günaltay