1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bopal mağdurlarının 20 yıllık savaşı

Christoph Heinzle3 Aralık 2004

3 Aralık 1984’de, saatler geceyarısını gösterirken Hindistan’ın kuzeyindeki Bopal kentindeki bir kimya fabrikasında patlama oydu. Bölgeye yayılan yaklaşık 40 ton gaz, yaklaşık 10 bin kişinin ölümüne neden oldu. Yüzbinlerce Hintli hala kazanan sonuçlarından mağdur durumda...

https://p.dw.com/p/Ab2s

İlk bakışta, aslında her şey çok basit görünüyor. Merkezi ABD’de bulunan bir holding, Hindistan’da bir kimya fabrikası kuruyor. Güvenliğe özen gösterilmiyor, çevre halkının muhtemel kazalardan nasıl etkilenebileceği dikkate alınmıyor. Bunun üzerine, binlerce kişinin ölümüne neden olan bir facia meydana geliyor. Holding, ne kazadan etkilenenlere tazminat ödemeye ne de mağdurlara gereken yardımı sunmaya yanaşmıyor. Kazayı küreselleşmenin yan etkilerinden biri, zenginin yoksulla, kuzeyin güneyle karşı karşıya geldiği bir olay olarak değerlendirmek mümkün. Ancak olay bu kadar basit değil.

Kuşkusuz kaza, fabrikanın sahibi Union Carbide holdinginin hesabına, kırmızı harflerle, ”dünyanın en büyük sanayi faciasının 1 numaralı sorumlusu” olarak yazıldı. Ancak 3 Aralık 1984 tarihli kazanın onyılları aşıp günümüze kadar ulaşan bir trajediye dönüşmesinde, bu kuruluştan başka taraflar da etkili oldu. Hindistan’da hükümetlerin izlediği siyaset, adalet, Washington yönetimi ve son olarak uluslararası kamuoyu"yaraya tuz basan taraflar” olarak kayıtlara geçtiler. İşte facianın bu çok yönlü konumu, Bopal faciasına cevap bulmak için klişelerden uzak durmayı gerekli kılıyor.

Neler yaşandı?

Sırayla gidelim: Fabrika, işçilerin düşük ücretlerle sefil koşullarla çalıştığı, hurda yığını basit bir imalat merkezi değildi. Tersine, Bopal’deki fabrikada, işlerinin ehli mühendisler, büyük kısmı yüksek maaşlarla görev yapıyordu. Ancak ilerleyen zamanla hem çalışanlar, hem de Union Carbide ağır bedelleri olan hatalar yapmaya başladılar.

Satışlar düştüğünden üretim durduruldu; güvenlik önlemlerinin büyük kısmına son verildi. Üretimin durdurulması çalışanları olumsuz etkiledi. Personel, hoşnutsuz ve güvenliğe dikkat etmeksizin görev yapar duruma geldi. Bugünden 20 yıl öncesine bakıldığında, kazayı bu koşulların doğurduğunu söylemek mümkün.

Kazayı doğuran koşulları tesbit etmekten uzak kalan Hindistan, kaza sonrasında da hatalarını sıralamaya devam etti. Kazanın sorumlusu olarak görülen Amerikalı Union Carbide Holdingi‘nin Yönetim Kurulu Başkanı Warren Anderson, önce Hindistan’dan sınırdışı edildi, hemen ardından işadamı hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkardı.

3 milyar tazminat talebi

Hint hükümeti, kazanın ardından mağdurlar adına 3 milyar dolar tazminat talebinde bulunurken, talep edilen rakamın küçük bir kısmı ancak yıllar sonra tahsil edilebildi. Union Carbide’in enkaz kaldırma çalışmalarına katılma talebi önce reddedildi, buna karşılık holdigin fabrika sahasını satmasına izin verildi. Kazanın üstünden 20 yıl geçmesine karşılık Hindistan kaza bölgesini zehirden arındırma çalışmalarını henüz geçtiğimiz günlerde başlatma kararı aldı.

Aslında bütün bunların ardında, Hindistan’ın yabancı sermayeyi ürkütmeme düşüncesi yatıyor. Hindistan’ın bu tavrına, büyük Amerikan holdinglerinin daima yanında olmayı tercih eden Washington yönetimi de iştirak ediyor. Uluslararası kamuoyu da 20 yıldır devam etmekte olan Bopal trajedisine ilgisizlikle katkı sunan bir başka taraf.