1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

300511 EU Religionen Treffen

30 Mayıs 2011

AB kurumlarının başkanları ile Avrupalı dinî temsilciler arasında geleneksel hale gelen toplantıda bu yıl, Arap Baharı olarak da adlandırılan Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki halk hareketi ve dinî özgürlükler tartışıldı.

https://p.dw.com/p/11Qwr
Fotoğraf: dapd

2009 yılında imzalanan ve AB'de kapsamlı idari reformlar öngören Lizbon Antlaşması, aynı zamanda AB kurumlarının başkanları ve Avrupalı dinî temsilciler arasında düzenli bir diyalog sağlanmasını da taahhüt ediyor. Bu bağlamda, AB kurumları başkanları ile Avrupalı dinî temsilciler Brüksel'de bir araya geldi.

Toplantıda, "Kilise veya dinî cemaatler ile devlet işleri arasındaki mevcut ayrım açık ve gayet önemli. Ancak bunun dostâne bir ayrım olması gerekiyor. Zira kilise ve cemaatler bize birçok konuda yardımcı olabilir. Örneğin, son derece önemli değerler olan insanlık onuru ve insan halklarının yüceltilmesinde öncülük edebilir" şeklinde konuşan, Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek bu işbirliğinin güçlenmesinin en büyük dilekleri olduğunu kaydetti.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek
Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy BuzekFotoğraf: DW

Arap Baharı öne çıktı

Bu yılki toplantının öne çıkan konusunu Arap dünyasındaki değişim hareketi oluşturdu. AB Konsey Başkanı Herman Van Rompuy, "Devrim hareketinin ardında her bölgeden gelen genç insanlar vardı. Ortak hareket ettiler ve herhangi bir aşırı ucun etkisinde kalmadılar" sözleri ile Tunus ve Mısır'daki halk hareketlerinin korkulduğu gibi radikal İslamcı bir yöne kaymamasından duydukları memnuniyeti dile getirdi.

AB kurumlarının başkanlarıyla Avrupalı dinî temsilcilerin Brüksel'deki buluşmasında Mısır’ı 30 yıl boyunca demir yumrukla yöneten Hüsnü Mübarek'in devrilmesinin ardından bu ülkedeki Hrıstiyan Kıptilere yönelik saldırılar da ele alındı. Toplantıya katılan Münih Başpiskoposu Reinhard Marx, saldırıların yeni hükümetin icraatlarını sorgulanır hale getirdiğini savundu:

Bosna Hersek Başmüftüsü Mustafa Çeriç
Bosna Hersek Başmüftüsü Mustafa ÇeriçFotoğraf: AP

"Bir demokrasinin ancak inanç özgürlüğüne saygı duyduğunda, inanç özgürlüğü olmadan demokrasinin mevcudiyetinin de mümkün olmadığının bilincinde olduğu takdirde söz konusu olabileceğini açıkça ifade ettik. Elbette ki Arap dünyasındaki azınlıkların, bu gelişmelerin nasıl devam edeceğine dair taşıdığı endişelerini ve bu sürece dair arzularını de toplantıda ifade ettik. Yol gerçekten demokratik bir dünyaya doğru mu yoksa dinî azınlıkları tehdit eden başka bir yöne doğru mu gidiyor? Hrıstiyan azınlıkların bu konudaki endişelerini dile getirdik."

"Bosnalı Müslümanlar olarak umutluyuz"

Brüksel'deki Toplantıda 16 yıldır aranan Srebreniça Katliamı'nın baş sorumlusu General Ratko Mladiç'in yakalanmasına da geniş yer verildi. Bosna Hersek Başmüftüsü Mustafa Çeriç, "Müslüman toplumu olarak geçtiğimiz yüzyılın sonunda büyük bir soykırıma maruz kaldık. Ratko Mladiç'in yakalanmasından ve 2008 yılında Avrupa Parlamentosu'nun Srebreniça'daki soykırım için Avrupa çapında bir anma günü belirlemesinden memnuniyet duyuyorum" şeklinde konuşarak, Bosnalı Müslümanlar olarak Avrupa'dan umutlu olduklarını ifade etti.

Münih Başpiskoposu Reinhard Marx
Münih Başpiskoposu Reinhard MarxFotoğraf: AP

Basın toplantısında bir gazetecinin Sırp-Ortodoks Kilisesi'nin Balkan Savaşı'nda yaşananlar konusunda sorumluluk sahibi olduğunu ima etmesi üzerine, "Balkan Savaşı'nda asıl konu din değildi. Ne yazık ki burada din, siyasi emellere alet edilmişti. Mladiç hakkındaki kararı demokratik normlar göz önünde bulundurularak Lahey'deki Savaş Suçları Mahkemesi verecek" şeklinde konuşan Fransa Ortodoks Metropoliti ve aynı zamanda AB nezdinde Ortodoksların temsilcisi olan Emmanuel konunun adli makamları ilgilendirdiğine dikkat çekti.

Öte yandan Müslüman ve Yahudi cemaatlerinin temsilcileri, yaptıkları ortak açıklamada Avrupa'da artan İslam karşıtı ve antisemitist yaklaşımlara karşı duydukları endişeyi de dile getirdi. Açıklamada, bu iki dini "aykırı ve öcü" gibi göstermeye çalışan bu akımlana karşı mücadele etmek için Müslüman ve Yahudi cemaatlerin ortak hareket edecekleri vurgulandı.


© Deutsche Welle Türkçe

Christoph Hasselbach / Çeviren: Banu Ertek

Editör: Murat Çelikkafa