1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Brüksel'de zirve öncesi endişe

Ajanslar15 Haziran 2005

AB devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getirecek olan zirve öncesi Brüksel’de endişe hakim. AB Anayasası’nın Fransa ve Hollanda’da reddedilmesi ve bütçe anlaşmazlıklarının aşılamaması nedeniyle, Avrupalı liderler AB tarihinin en ciddi krizlerinden biriyle karşı karşıya…

https://p.dw.com/p/Aamh
Avrupa Birliği tarihinin en ciddi krizlerinden birini yaşıyor
Avrupa Birliği tarihinin en ciddi krizlerinden birini yaşıyorFotoğraf: European Community

Fransa ve Hollanda’da AB Anayasası’nın reddedilmesinden sonra AB bütçesiyle ilgili başgösteren bütçe kavgası, zirve öncesi AB’yi ciddi bir krizle karşı karşıya bıraktı. AB Anayasası’yla ilgili bundan sonra nasıl bir yol izleneceği konusunda ortak bir tutum belirlenemezken, 2007 – 2013 yılları için öngörülen AB bütçesiyle ilgili Fransa ve İngiltere arasındaki çekişmeye son verilemedi.

Almanya, Lüksemburg ve Fransa’daki temaslarından sonuç alamayan İngiltere Başbakanı Tony Blair’in eleştirilere neden olan “İngiliz indirimi“ konusunda taviz vermeyeceğini açık açık dile getirmesi, zirvede ortak bir yol bulunamayacağının işareti olarak değerlendirildi.

AB politikacıları karamsar

Nitekim, AB politikacıları da zirveden umutsuz olduklarını gizlemiyor. AB Dönem Başkanı Lüksemburg’un Başbakanı Jean-Claude Juncker, Brüksel’de yarın başlayacak olan AB Zirvesi’nde bütçe tartışmalarına çözüm bulunması konusunda umutlu olmadığını dolaysız olarak dile getirdi. Brüksel’deki devlet ve hükümet başkanları zirvesine yeni öneriler götüreceğini kaydeden Juncker, ancak bu konunun zirvede çözüleceğini ummadığını ifade etti. Karamsarlığını gizlemeyen Juncker, taraflara çözüm yoluna gidilebilmesi için bazı tavizler vermeleri için çağrıda bulundu.

AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ise uzlaşma sağlanamaması durumunda AB’nin kalıcı bir krizle karşı karşıya olduğunu belirterek, birliğin keskin bir dönemeçte bulunduğunu, Avrupa projesinin anlamının sorgulandığını söyledi. Avrupa vatandaşlarının Avrupa projesine olan güvenlerini yeniden kazanmak gerektiğini belirten Barroso, “Başarılı olmak zorundayız“ diye konuştu.

AB devlet ve hükümet başkanlarından zirvede ulusal çıkarlarını ön plana çıkarmamalarını isteyen Barroso, zirveyi “tarihi bir randevu“ olarak niteledi. Genişleme maliyetinin tüm üyeler tarafından adil bir şekilde paylaşılması gerektiğini ifade eden Barroso, zirvenin uzlaşmayla sonuçlanmasının, ''siyasi bir şart'' olduğunu savundu ve bütçe dosyasının koşullarının 2013'e kadar belirlenmesi yerine, 2008'de gelişmelere göre tekrar ele alınmasını önerdiklerini ifade etti.

AB Anayasası ve Türkiye

Barroso, AB Anayasası’yla ilgili de açıklamalarda bulundu. AB Anayasası’nın tekrar tartışmaya açılmayacağına dikkat çeken Barroso, ancak onay sürecine ara verilmesi gerektiğini ve Fransa ve Hollanda’da alınan sonuçların diğer ülkeleri etkileyebileceğini ifade etti. Anayasaya bir şans daha verilmesini savunan Barraso, bir süre düşünmek ve temkinli olmak gerektiğine işaret etti.

Zirvede genişleme konusu ise gündem dışı olsa da zirvenin sonuç bildirgesinde 17 Aralık zirvesinde alınan sonuçlarla atıfta bulunulacağı ifade ediliyor. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Durao Barroso, zirve öncesi yaptığı basın toplantısında, AB'nin Türkiye konusunda aldığı karardan dönmeyeceğine işaret ederek, Kopenhag kriterlerini yerine getiren her Avrupa ülkesinin AB üyesi olabileceğinin bilindiğini, daha önce alınan kararlara uymanın bir yükümlülük olduğunu kaydetti.