1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bulgaristan'da seçim için geri sayım

Alexander Andreev22 Haziran 2005

Bulgarlar, 25 Haziran’da parlamento seçimleri için sandık başına gidiyor. Anketler, muhalefetteki Sosyalistler’in kazanacağını gösteriyor. Ancak diğer partiler bu eğilime karşı atağa geçti. DW Bulgarca Servisi’nden Alexander Andreev, Bulgaristan’daki siyasi tabloyu irdeledi…

https://p.dw.com/p/Aalg
Bulgarlar, bir yandan da AB'ye tam üye olmaya hazırlanıyor
Bulgarlar, bir yandan da AB'ye tam üye olmaya hazırlanıyorFotoğraf: AP

Anketlerin, Sosyalistler’in şansınnın fazla olduğunu göstermesi üzerine, şu anda iktidarda olan eski Kral ve şimdiki cumhurbaşkanı II. Simoen Sakskoburgotski’nin partisi atağa geçti. Ancak muhalefette bulunan Sosyalistler’i geçip geçmeyeceği henüz belli değil. Yarışta dikkat çeken bir başka parti de iktidar değişimi sonrasında kurulan reformcu parti Demokratik Güçler Birliği (UDK) de var.

Sırbistan, Ukrayna, Gürcistan ya da diğer Doğu Avrupa’da ülkelerinde son 10 yılda yaşanan demokratik hareketler sadece iktidar değişimi getirmedi, aynı zamanda yeni düşünceler ve yeni bir politika anlayışının önünü açtı. Bu eğilimin Bulgaristan’daki karşılığı Demokratik Güçler Birliği (UDK) idi.

Demokratik Güçler Birliği 90’lı yılların başında Bulgaristan’da devlet sosyalizmi ve plan ekonomisinden uzaklaşılması için çaba gösterdi. 1989’da farklı gruplardan oluşan bu muhalefet ittifakı, 1990 yılında yuvarlak masa toplantılarına katılarak ülkenin kaderini belirlemeye başladı, aynı yıl cumhurbaşkanı bu partiden seçildi ve bir yıl sonra da iktidara ortak oldu.

Demokratik Güçler Birliği’nin başarıları

Demokratik Güçler Birliği’nin başından beri savunduğu ilkeler bugün artık normal karşılanıyor, ancak o zamanlar hala komünist ideolojinin etkisi altındaki Bulgaristan’da çok partili demokratik sistem, hukuk devleti, piyasa ekonomisi ve Avrupa Birliği üyeliğini savunmak tehlikeli sonuçlara yol açabilirdi.

Demokratik Güçler Birliği, o zamanlar için düşünülmesi bile zor daha bir çok politik atılımı adım adım gerçekleştirdi. 1990 yılların başlarında hükümet, komünist rejimin baskısı altındaki Türk azınlıklara haklarını tanıdı. Moskova’nın güdümündeki Comecon ve Varşova Paktı’nın dağıtılması sürecinde yer aldı. En önemli dış politika hedefi ise Bulgaristan’nın NATO ve AB üyeliği oldu.

Aradan geçen zaman içinde Demokratik Güçler Birliği tüm politik hedeflerine ulaştı. Avrupa Birliği, Bulgaristan’da işleyen bir demokratik sistem ve piyasa ekonomisinin varolduğunu kabul etti. Daha önce hiç sahip olmadıkları basın özgürlüğü ve insan haklarına kavuşan Bulgarlar, NATO üyeliğinden sonra 2007 yılında Avrupa Birliği’ne girecek olmaktan mutlular.

Diğer yandan, Bulgaristan’daki diğer politik partilerin, hatta eski Komünist Partisi’nin devamı olan Bulgaristan Sosyalist Partisi’nin bile Demokratik Güçler Birliği’nin politik hedeflerini sessizce benimsedikleri dikkat çekiyor. Dolayısıyla artık kimse Bulgaristan’da bugün varolan sistemi sorgulamıyor.

Şu anda krizdeler

Bulgaristan’da büyük değişimlerin motoru olan Demokratik Güçler Birliği şu anda krizde görünüyor. Hedeflerine ulaştıktan sonra yeni düşünceler geliştiremedi. Ayrıca parti içi çekişmeler ve çok gruplu yapısının yarattığı sorunlar yüzünden bölünmeler yaşadı, sonuçta oy kaybı ve hatta hükümetten çekilme ile sonuçlanan bir sürece girdi. Ivan Kostov başkanlığındaki ilk Demokratik Güçler Birliği hükümeti başarılı reformları ile değil, yolsuzluk ve rüşvet olayları ile hatırlanıyor.

1997 yılında parlamentoda mutlak çoğunluğa erişmiş olan parti, şimdi 25 Haziran’daki seçimlerine iç çekişmelerle zayıflamış ve üçe bölünmüş olarak giriyor, yüzde dört baraöını aşıp aşmayacağı bile belli değil. Demokratik Güçler Birliği’nin tek avuntusu ise belki de görüşlerinin bugünkü sistemin temelini oluşturması.