1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bush Rusya’dan reform istiyor

Ingo Mannteufel23 Şubat 2005

ABD Başkanı George Bush, Avrupalı liderlerin ardından Rusya lideri Vladimir Putin ile biraraya gelmeye hazırlanıyor. Bush-Putin görüşmesinde, Rusya’daki demokratik reformlar ilk sırada yer alacak.

https://p.dw.com/p/Aawc
Rusya-ABD arasında ilişkiler durgun
Rusya-ABD arasında ilişkiler durgunFotoğraf: AP

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George Bush ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yarın Slovakya’nın başkenti Bratislava’da biraraya gelecek. Başkan Bush’un yeniden seçilmesinin ardından yapılacak ilk görüşmede Amerikan Başkanı ve Rus meslekdaşı dostça ilişkilerini vurgulamaya özen gösterecek. Fakat bu görüntü aldatıcı. Rus-Amerikan ilişkilerinde şu anda tamamen durgun ve buluşma öncesi sıkıntılar var. Çünkü Bush hafta başında yaptığı konuşmada Moskova’yı, demokrasi ve hukuk devleti olma çabalarını yenilemeye çağırdı. Rusya’yla diyaloğun merkezine demokratik reformların yerleşmesi gerektiğini söyledi. Bu çağrı, Amerikan-Rus ilişkilerindeki gerginlikleri ortaya koyuyor.

Rus-ABD ilişkileri durgun

Putin de, Bush da diplomaside profesyonel. Geçtiğimiz Kasım ayında Rusya Devlet Başkanı George Bush’u yeniden seçildiği için kutlarken, son dört yılda Washington’la Moskova arasındaki ilişkilerin iyileştiğini öne sürdü. Bush da öyle: Bratislava buluşması öncesi Putin’i bir dost olarak niteledi. Fakat bu erkekler arası dostluğun ve diplomatik sırt sıvazlamaların dışında bir tablo daha var. Rus-Amerikan ilişkilerine durgunluk hakim. Hatta alttan alta bir bunalım yaşandığını söylemek bile olanaklı.

İki ülkenin siyasi elitleri biribirinden hayal kırıklığı duyuyor. Hatta bundan da öte, karşılıklı güvensizlik ve diğer tarafın düşmanca niyetleri olduğu düşünceleri hakim.

Fikir ayrılığı oluşturan konular

Rusya’yla Amerika arasında fikir ayrılığı bulunan yeterli sorun var. Amerikan dış politikasını yönlendiren elit tabaka, Putin yönetimindeki Rusya’yı yeni emperyalist amaçlar taşıyan otoriter bir rejim olma yolunda görüyor. Yukos olayında hukuk devletinin yoksunluğu, Çeçenistan sorunu, medya üzerindeki baskı, vali seçimlerine son verilmesi ve Rus Devlet Başkanı’nın elinde iktidarın yoğunlaşması, Rusya’nın son dört yılda demokrasiden açıkça uzaklaştığı eleştirisine yolaçıyor. Rusya’da demokrasiden atılan geri adımları Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Condolezza Rice bile yüksek sesle dile getirdi.

Washington'un endişesi

Washington, Rusya’nın Ukrayna’daki başkanlık seçimlerine karışmasını ve Suriye, Beyaz Rusya ya da İran gibi ülkelerle iyi ilişkiler içinde bulunmasını endişeyle izliyor. Oysa bu devletler Amerikan yönetimine göre, “zorbalığın ileri uçları”. Rusya’nın, Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’taki askeri müdahelesine karşı çıktığı da unutulmamalı. Geniş anlamında bile ele alınsa, Moskova’nın teröre karşı savaşta Amerika’nın bir müttefiği olduğunu söylemek olanaklı değil.

Batı'ya çifte standart suçlaması

Öte yandan, Moskova’nın Amerika Birleşik Devletleri’yle ilişkilere bakışı da olumlu değil. En son Rus Savunma Bakanı Ivanov’da olduğu gibi, önde gelen Rus politikacılar, demokrasi konusunda kendilerine verilen dersleri gereksiz diyerek, eleştiriyor. Rus diplomatları Batı’nın çifte standart kullandığını savunuyor. Putin ve yönetimi, politikalarının Rusya’nın ulusal çıkarına olduğunu vurguluyor. Rusya’da ekonomik gelişmenin önkoşulu olan istikrarın ancak bu şekilde sağlanabileceğini ve uluslararası terör tehdidi karşısında ülkenin parçalanmasının ancak bu yolla önlenebileceğini söylüyorlar. Onlara göre Washington, Rusya’yı Birleşik Devletler Topluluğu’ndan uzaklaştırmaya çalışıyor.

Özgürlük ve demokrasi değerleri

Bu nedenle Başkan Bush’un Bratislava’daki görüşmede özgürlük ve demokrasi gibi değerleri vurgulaması bekleniyor. Putin’de bunu ulusal çıkarlar ve güvenlik durumuna işaret ederek yanıt verecek. Ama yeni bir bunalım doğması da, yeni bir diyalog başlaması kadar olanaksız görülüyor.

Rusya artık soğuk savaş yıllarında olduğu gibi bir süper güç değil. Sadece Amerikan dış politikasında işlevsel bir rolü olan büyük bir güç. Rusya’nın siyasi ve ekonomik bakımdan gelişmesi, Bush’un ikinci görev döneminin öncelikleri arasında yeralmıyor. Bu öncelikler daha çok, teröre karşı savaş, Irak’ın barışa kavuşturulması ve yeniden inşasıyla, kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi. İran ve Kuzey Kore’yle ilişkileri gözönüne alındığında Kremlin’in bunlara katkısı olabilir. Bu nedenle de Putin dostça sözler işiteceğinden hareket edebilir.