1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Camilerde Almanca vaaz talebi

Filiz Kükrekol31 Mart 2005

Almanya’da yabancıların uyum öçütlerinden biri olarak camilerde vaaz ve hutbelerin Almanca verilmesi isteniyor. Bununla asıl amaçlanan ise vaaz ve hutbelerin daha kolay denetlenebilmesi. Ancak Almanya’daki Müslümanlar, bu talebe olumsuz yaklaşıyor...

https://p.dw.com/p/Aaak
Almanya'daki camilerde vaazların Almanca verilmesi isteniyor...
Almanya'daki camilerde vaazların Almanca verilmesi isteniyor...Fotoğraf: AP

Amerikalı bir din adamı, Almanya’daki herhangi bir Pazar duasını İngilizce yaptığında bundan kimse alınmıyor. Yunan Ortodoks kilisesinin ayinlerini ana dilinde yapması da Alman politikacılarını rahatsız etmiyor. Ama Müslümanlar’ın ise ibadet yerlerinde Almanca konuşması isteniyor. Alman Protestan Kilisesi Başpiskoposu Wolfgang Huber, vaazların Almanca verilmesinin yerli halkla Müslüman göçmen arasındaki karşılıklı güvensizliği ortadan kaldıracağını savunuyor.

Baden Württemberg Eyalet Eğitim Bakanlığı’nın kiliselerden sorumlu görevlisi Barbara Lichtenthaeler de Almanca’nın zaten Türk göçmenin anadili haline gelmeye başladığı görüşünde. Lichtenthaeler, bu konudaki görüşlerini “Burada doğan çocuklar okulda anadil olarak Almanca öğreniyorlar. Okul ile dini cemaatler bütünleyici din eğitimi verdiklerine göre, öğrenci durumundakilere tek bir dilden hitap edilmesi doğru olur” şeklinde dile getiriyor.

Amaç denetim yapabilmek

Ama resmi makamlar aynı zamanda camilerde neler konuşulduğunu da denetleyebilmek istiyorlar. Almanya’daki bütün Müslümanlar’dan inançlarından dolayı şüphe edildiği söylenemez. Ama Berlin’deki bir mescitin imamı, Almanlar’ı küçük düşürücü sözler sarfedip intihar saldırılarını göklere çıkarınca, sınırdışı edilmesine karar verildi. Bu olay, bir televizyon ekibinin vaazı kaydedip Almanca’ya tercüme ettirmesiyle ortaya çıkmıştı.

Almanca, bu ülkede doğan çoğu Türk asıllı göçmen için hala yabancı dil sayılıyor. Ebeveynleri de Almanca öğrenmeye zorlanmadıkları için kulaktan dolma Almanca’yla yetiniyorlar. Aynı şey, kısa süre görev yapmak üzere Türkiye’den gönderilen din adamları için de geçerli. Eyalet Eğitim Bakanlığı müsteşarı Lichtenthhaeler sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Önce Almanca’nın önemli olduğu ve mescitlere de ulaşması gerektiği bilincinin yerleşmesi şart. İmam, cemaate örnek olabilmeli. Bunu sadece Alman politikacıları değil ama DİTİB de söylüyor.”

“Din adamı topluma uzak olmamalı”

DİTİB’in Diyalog Sorumlusu Bekir Alboğa da din adamının bulunduğu topluma uzak olmaması gerektiği görüşünde. Alboğa, yeni başlayan uygulama doğrultusunda Alman üniversitelerinden çıkacak ilahiyatçıların Türkiye’den gönderilen din adamlarının yerini alabileceğine ise ihtimal vermiyor. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği yetkilisi, Almanya’daki Türk din adamları hakkında oluşan yargının Ankara’dan gönderilen görevlilere uymadığını da sözlerine ekliyor.