1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Cenevre Konvansiyonu ne öngörüyor?

Joachim-Schubert Ankenbauer12 Mayıs 2004

Savaş sırasında sivillerin korunmasından, esirlere nasıl davranılacağına dek tarafların savaş kurallarını belirleyen Cenevre Konvansiyonu’nun Irak’ta ihlal edildiği uyarıları geliyor. 190 devletin imza attığı Cenevre Konvansiyonu’nda yer alan kriterleri ve bunların nasıl denetlendiğini DW’de Joachim-Schubert Ankenbauer araştırdı...

https://p.dw.com/p/AbHt
Irak'ta Amerikan askerlerinin Iraklı tutuklara işkence yaptığı iddialarına her gün yenileri ekleniyor...
Irak'ta Amerikan askerlerinin Iraklı tutuklara işkence yaptığı iddialarına her gün yenileri ekleniyor...Fotoğraf: AP/Courtesy of The New Yorker

Savaş, insani değerlerin en ağır şekilde ayaklar altına alınmasıdır. Bu nedenle, 19. yüzyılın sonlarından itibaren savaşlarda insaniyete geçerlilik kazandıracak uluslararası kurallar geliştirilmeye başlanmıştı. İki büyük dünya savaşının etkisiyle 1949 tarihli Cenevre Konvansiyonu hazırlandı. Dört ana bölüm halindeki Konvansiyonu ek protokolleriyle birlikte 190 devlet onayladı.

Cenevre’deki Uluslararası Kızıl Haç Komitesi’nden Florian Westphal, savaştaki temel ilkenin sivillerin korunması olduğunu belirtiyor. Westphal, Konvansiyon’da yer alan bu ilkeyi, ”Sivil halka zarar gelmemesinden çarpışan her iki taraf ta sorumludur. 4. Cenevre Konvansiyonu’nda sivillere saldırılamayacağı, askeri ve sivil hedefler arasında kesin ayrım yapılacağı ve tarafsız kuruluşların sivil halka yardım etmekten alıkonamayacağı yazılıdır” şeklinde açıklıyor.

Temel ilke insani muamele

4. Konvansiyon’a, Irak Savaşı dolayısıyla sık sık atıfta bulunuluyor. Amerikan ve İngiliz askerlerine yöneltilen işkence iddiaları aslında, savaş esirlerine insanca davranılmasını konu alan 3. Konvansiyon’un kapsamına giriyor.

Burada temel ilke, savaş esirlerine insani muamele yapılması ve onlara haysiyet kırıcı davranışlarda bulunulmaması. Öldürme, işkence, sakatlama, tahkir ve eziyet de yasak. Konvansiyon’a göre esirler teşhir edilemez ve savaş esirlerinin tutukluluk şartlarının fotoğrafla nasıl belgeleneceği de kurala bağlanmıştır. Konvansiyon aynı zamanda kimin savaş esiri sayılacağını da tarif ediyor.

Denetleme görevi Kızıl Haç'ın

Cenevre Konvansiyonu’nun takipçisi olmak ise Uluslararası Kızıl Haç Komitesi’nin görevi. Kızıl Haç, savaş bölgesindeki mevcudiyeti ve diplomatik girişimleri ile etkili olmaya çalışmak dışında esirlerle görüşme ve Konvansiyon‘a aykırı davranan taraftarları uyarma hakına sahiptir. Doğrudan kamuoyuna açılmak Kızıl Haç’ın başvurabileceği son çare olarak tanımlanmıştır. Florian Westfal, bu noktada Kızıl Haç’ın en büyük eksiğini şöyle tanımlıyor:

”Silah taşımayan bir insani yardım kuruluşu sadece tarafların onayıyla görevini yapabilir ve kimseyi Cenevre Konvansiyonu’na uymaya zorlayamaz. Kimseyi cezalandırma ya da adalete sevketme yetkimiz yok. Bu görev savaşan ülkelerin yargı organlarına verilmiştir. Konvansiyon böyle diyor.”

Uluslararası Ceza Mahkemesi

Savaş suçlarıyla Konvansiyon ihlallerinin takibatında milli yargı organlarının yeterli olmadığı anlaşıldı ve devletler hhukukuna gerekli eklemeler yapıldı. Uluslararası Ceza Mahkemesi en önemli merci sayılıyor. Ama mahkeme, ABD’ye karışamıyor. Çünkü ABD Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni resmen tanımaya yanaşmıyor.