1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Dünya 125 yıldır Coca Cola içiyor

5 Mayıs 2011

Kahverengi, tatlı ve gazlı bir şuruptan, dünya liderliğine: Coca Cola 125'inci yaş gününü kutluyor. ABD'de eczacı John Pemberton'un 8 Mayıs 1886 yılında ürettiği şurup, zaman içinde bir dünya markasına dönüştü.

https://p.dw.com/p/11AE5
Fotoğraf: AP

Coca Cola'nın 125 yıllık yükselişine ne coğrafi, ne de ideolojik sınırlar engel olabildi. Kapitalizmin sembolü olarak görülen marka, komünist Çin pazarına 30 yıldan uzun bir süre önce girdi. Piyasanın yabancı yatırımcılara açılmasından hemen sonra bu fırsatı değerlendirdi.

Coca Cola, dünya genelinde çok büyük bir kitleye ulaşsa da günümüzde yasaklı olduğu üç ülke var: Küba, Kuzey Kore ve Birma.

Tarifi 2 bin 300 dolara sattı

Coca-Cola Ausstellung in Bonn
Fotoğraf: AP

Coca Cola’nın hikâyesi ABD'nin güneyindeki Georgia eyaletinin Atlanta kentinde bulunan Jacob’s Pharmacy eczanesinde başladı. Eczacı John Pemberton, 8 Mayıs 1886’da koka yaprakları ile kola cevizinden bir şurup yaptı. Şurubun, sodayla karıştırıldığında yorgunluk, baş ağrısı, depresyon ve iktidarsızlığa yardımcı olacağı düşünülmüştü. Ve böylece Coca Cola da ortaya çıkmış oldu.

Ancak içecek, mucidi John Pemberton’a ne şifa ne de zenginlik getirdi. Ölümünden kısa bir süre önce elindeki tarifi 2 bin 300 dolara Asa Candler’a sattı. Candler, bu şuruptan “ulusal bir içecek“ yaratmayı başardı.

Candler, bir misyoner gibi ürününün tanıtımını yaptı. Tarifi geliştirerek tipik ince belli şişeleriyle tüm ABD’ye dağıtımını yaptı. 1896’da, içeceğin bulunuşundan 10 yıl sonra, Candler, Cola’yı ilk kez yurtdışına, Kanada ve Küba'ya ihraç etti.

Küresel markaya dönüşüm

Coca Cola, İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan askerlerinin sırt çantalarında cepheden cepheye dolaşıp küresel bir markaya dönüştü. General Eisenhower, 1942 yılında Amerikan askerlerinin moralini yükseltmek için Avrupa'ya üç milyon şişe Cola ihraç edilmesi emrini bizzat kendisi verdi.

Soğuk Savaş sonrası ise çok hızlı bir şekilde eski Doğu Bloğu ülkelerini de fethetti. Hatta Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ertesi günü firma, Berlin ve diğer Doğu Alman kentlerinde bedava içecek dağıttı.

Öte yandan, Coca Cola zaman zaman sorun ve skandallarla ilgili hesap vermek zorunda da kaldı. Örneğin Amerikan çocuklarının şişmanlığı, Hindistan’daki yeraltı sularının kirlenmesi, zehirli tarım ilaçları ve hatta Kolombiya’daki sendika başkanının öldürülmesinden sorumlu tutuldu. Coca Cola adlı kitabın yazarı Andrea Exler, şöyle konuşuyor: “Ancak tüm bunlar, Coca Cola’nın imajını bozamadı. Bu, günümüzde piyasa uzmanları için de şaşırtıcı. Bu, bu ürünün sırlarından biri ve bugüne kadar da ortaya çıkarılamadı.“

Formül sır gibi saklanıyor

Coca Cola Abfüllanlage in Genshagen Wirtschaft amerikanische Unternehmen in Deutschland
Fotoğraf: AP

Bir başka sır ise Coca Cola’nın formülü. Coca Cola Berlin şubesinin basın sözcüsü Geert Harzmann, “Coca Cola, her yerde aynı formülle üretiliyor. Hatta Coca Cola'da kullanılan su, tabii ki normal su olmasına rağmen firma standartlarına uygun şekilde özel olarak işleniyor" diyor.

Bölgesel olarak biraz daha az ya da fazla tatlı olması gibi hafif farklılıklar olsa da içerik karışımı her zaman aynı. Formül ise bir banka kasasında tutuluyor. Firma ürün için hiçbir zaman patent almadı çünkü ABD'de patent süresi 20 yıl sonra sona eriyor. Uzatabilmek için ise firmanın formülü açıklaması gerekiyor.

Dünyanın en değerli markası olarak kabul edilen Coca Cola'nın formülünü görmekse, para basmak anlamına geleceğinden şirket patent almaktan kaçınıyor. Coca Cola adlı kitabın yazarı gazeteci Andrea Exler: “Araştırmalara göre ’Coca Cola’, ’Okey’ den sonra dünyanın en tanınmış kelimesi. Dünya halkının yüzde 98’inin bu kelimeyi tanıdığı düşünülüyor. Yani dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsun, her 100 kişiden sadece ikisi Coca Cola’yı bilmiyor.“

Bu tatlı, kahverengi, gazlı içecek, değişik kültürlerin bir parçası olmaya da başlamış durumda. Afrika'nın bazı bölgelerinde cenazelerde, Meksika'daki Şamanlar'ın 'arınma törenlerinde' Coca Cola içiliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Monika Griebeler / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Beklan Kulaksızoğlu