1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Dünyada insan hakları zayıfladı

Sema Emiroğlu14 Ocak 2005

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) dün açıkladığı 2005 yılı raporunda dünyada insan haklarını korumak için kurulan sistemlerin, Sudan’daki Darfur krizi ve Irak’taki Ebu Gureyb skandalı nedeniyle ciddi biçimde zayıfladığı belirtildi...

https://p.dw.com/p/Ab01
Örgüt, Ebu Gureyb ve Guantanamo'da yaşananlar için ABD'nin özel bir savcı atamasını istedi.
Örgüt, Ebu Gureyb ve Guantanamo'da yaşananlar için ABD'nin özel bir savcı atamasını istedi.Fotoğraf: AP

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 2005 yılı raporu dün New York’ta açıklandı. Raporda, ülkelerin insan hakları durumuna açıklık getirilerekş, dünyada insan haklarını korumak için kurulan sistemlerin, Sudan’daki Darfur krizi ve Irak’taki Ebu Gureyb skandalı nedeniyle ciddi biçimde zayıfladığı belirtildi.

“Bu iki tehdit eşit olmamasına rağmen, global insan haklarının yaşamsallığı, her birine verilecek sağlam karşılığa bağlı” denilen raporda, bu karşılıkların, Sudan hükümetinin Darfur’da yaptığı katliamı durdurmak ve Irak, Afganistan ve Guantanamo’daki işkence ve kötü muamelenin tüm sorumlulularını soruşturup yargılamak olduğu vurgulandı.

Örgüt başkanı Kenneth Roth, “Amerikan hükümeti, yurtdışında adaletin yerine gelmesi için bastırmak konusunda giderek daha az muktedir hale geliyor; çünkü yurtiçinde adaletin sağlandığını görmek konusunda isteksiz” dedi. Bağdat’taki Ebu Gureyb Cezaevi’nde ortaya çıkan skandal ve Guantanamo’da tutulan kişilere yapılan muamele ABD’nin saygınlığını gölgelediği belirtilerek ağır eleştirilerde bulunuldu. Örgüt ayrıca Ebu Gureyb ve Guantanamo’da yaşananları incelemek üzere özel bir savcı atamasını talep etti.

Türkiye bölümü

Merkezi New York’ta bulunan örgüt, tüm dünyadaki insan hakları ihlallerini incelediği raporunun Türkiye bölümünde karışık bir tablo çizdi. Örgüt, dün yayınladığı 2005 yılı raporunda, geçen yıl Türkiye’nin insan hakları sicilinin “yavaş ve dengesiz biçimde olsa da” ilerleme kaydetmeye devam ettiğini, ancak reform çabalarında “iki ileri, bir geri adım attığını” bildirdi.

Siyasi şiddet olaylarında 1999’dan bu yana görülen azalmanın, reformları teşvik ettiğine dikkat çeken örgüt, “işte bu nedenledir ki, KONGRA-GEL’in güneydoğudaki saldırılarına yeniden başlaması ve devletin buna, kırsal kesimlerdeki sivilleri etkileyen sert güvenlik operasyonlarıyla karşılık vermesi hayal kırıcı oldu” dedi. Raporda, polis, valiler, savcılar ve hükümet kuruluşlarının, kanunları mümkün olduğunca kısıtlı biçimde yorumlama eğilimlerinden dolayı, reformlarda ileriye doğru atılan her iki adıma karşılık, bir adım geri gidildiği kaydedildi.

İlerlemeler yavaş

Yine de önemli dönüm noktaları gerçekleştiğine dikkat çeken örgüt, aralarında Leyla Zana’nın da yeraldığı ve 10 yıldır hapiste bulunan Kürt asıllı dört eski milletvekilinin serbest bırakılmasını ve devlet televizyonunda ilk kez Kürtçe program yayınlanmasını buna örnek gösterdi. Raporda, Türkiye’de temel özgürlükleri genişletmeye ilişkin ilerlemenin de, hüsran yaratacak kadar yavaş olduğu, ancak geçen yıllarda kaydedilen ilerlemenin sürdüğü vurgulandı.

“İşkence ile mücadelede elde edilen başarılar, kırılgan olmaya devam ediyor ve terörle mücadele operasyonlarına yeniden başlandığı için eski alışkanlıklara geri dönme tehlikesi var” diyen örgüt, 2004’de işkence ve kötü muamele konusunda daha az vakaya rastlandığını bildirdi; “ancak ülkenin her yanında bulunan tutuklular, gözaltında iken polis ve jandarma tarafından dövüldüklerini bildirdiler. Bazı vakalarda hala elektrik şoku, cinsel taciz ve ölüm tehditlerine maruz kaldıklarından şikayet ettiler. Bu tür ihlallerin devamı, karakollardaki zayıf denetimin bir sonucudur ” dedi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü raporunda, Türk hükümetinin, 1990’ların başlarında güneydoğuda evlerini terketmeye zorlanan yüzbinlerce Kürt’ün dönüşü için hala etkili bir çerçeve oluşturmadığı da vurgulandı. İfade özgürlüğü alanında da, artılar ve eksilerin bir arada bulunduğu karışık bir yıl yaşandığını kaydeden örgüt, “gazeteciler ve politikacılar, daha önce hapis cezasına yolaçan açıklamalardan bu kez beraat ettiler; ama savcılar, şiddet içermeyen görüşlerden dolayı soruşturma açmaya devam ettiler ve bazı yazarlar, 2004’de mahkumiyet cezalarını çektiler” dedi.